Konjonktür ve Talat

Cenk DİLER

Önce KONJONKTÜR kelimesinin kısaca anlamına bakalım.

  1. Ekonomik, sosyal, politik alanlarda istatistiklerden, olgulardan, nesnel durumlardan yararlanarak olayların gelecekteki gelişimiyle ilgili tahmin.
  2. Bir ülkenin ekonomik durumunu belirleyen öğelerin tümü.(Kaynak: http://konjonktur.nedir.com/#ixzz3WGBzocAx ).

İşletmelerde DURUMSALLIK YAKLAŞIMI ise; “Yönetim kurallarının evrensel olduğunu tüm olaylara uygulanabileceğini” görüşüne sahip klasik yönetim teorisyenlerinin ortaya koyduğu “en iyi yol” anlayışından oldukça FARKLIDIR. Yönetimde her zaman geçerli olabilecek “en iyi yol” yoktur. En iyi; içinde bulunulan duruma göre değişir ( Kaynak: http://barisbaraz.com/wp-content/uploads/Durumsallik.pdf ). Peki, POLİTİKA ne demek?

  1. Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, siyasa, siyaset.
  2. Yöntem.
  3. Bir ereğe varmak için karşısındakilerin duygularını okşamak, zayıf noktalarından ya da aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanmak gibi yollarla işini yürütme( Kaynak: http://politika.nedir.com/#ixzz3WGRq7Sbt ).

Son olarak SİYASET’in tanımını da yapalım: Belli bir toplumda ÇATIŞMA halinde olan çıkarların UZLAŞTIRILMASI faaliyetidir. Bu uzlaştırma faaliyeti ise yönetim erkinin elde bulunması ile gerçekleşir.( Kaynak: http://siyaset.nedir.com/#ixzz3WGSRjNEp ). Şimdi de siyasetçi/politikacı İkinci Cumhurbaşkanı Talat’ın KONJONKTÜR kavramına yaklaşımına değinelim. Sayın Talat 2009 yılında diyor ki: “ KTFF asla KOP’a üye OLAMAZ.” Sayın Talat 2013 yılında da diyor ki: “ KTFF’nin KOP’a üye olmasını DESTEKLİYORUM.” Sonra da bu TUTARSIZLIK/ÇELİŞKİ/TAKİYYE’nin; KONJENKTÜRden kaynaklandığını söyleyiveriyor. Neymiş? 2009 yılında barışa yakınMIŞIK! Yakın mıydık? Aşağıda açıklayacağım. Sevsinler! Bu GARİP davranışı, sabah GÜNAYDIN KIBRIS Programı’nda dile getirirken, izleyicilerden bu durumu betimleyen sözcükler geliyor mesaj kutusuna, örneğin: “Çevir da gaz yandı.” “Dün dündür, bugün bugündür.” “Nabza göre şerbet.” “Politika yalan söyleme sanatıdır.” “Hedefe ulaşmak için her şey mubahtır.” Yazıklar olsun eğer politika ve siyaset dedikleri bu ise. Ama emin olun ki asla bu değil. Acaba, Sayın Talat bunu ilk kez mi yapıyor? Ya da “Uğruna Leyla” olduğu BARIŞ için mi bunu yapıyor? Hiç sanmıyorum ve bunun böyle olduğuna inanmıyorum. Şimdi çok sıkı durun. Neden inanmadığımı açık ve net olarak sizlere de kanıtlayacağım. Barışa YAKIN olarak vurguladığı 2009 yılında İkinci Cumhurbaşkanı “BARIŞ”ı SAHTE ÜMİT olarak görüyor. Bu mudur? Evet budur! Dr. Cemal Mert, bu hususu “Dokuz Köyden Kovulanlar İçin ONUNCU KÖY” adlı kitabının 174’üncü sayfasında bir dostla mailleşirken ortaya koyuyor. Bugüne kadar da bir yalanlama gelmediğine göre doğruluğu kendiliğinden kanıtlanmış oluyor. Eğer bir kavramı SAHTE olarak görüyor ve bunu hiç çekinmeden Parti Meclisinizde dile getirmekten çekinmiyorsanız, bu nasıl bir politikadır? Bu nasıl bir siyasetçilik anlayışıdır? Yoksa KONJONKTÜRden kastınız bu mu? Politika anlayışınız yoksa bu mudur? Barışa inanmıyorsanız bunu açıkça dillendirmelisiniz. Çünkü siz çok barışçı da olsanız, bu dans tek başına oynanan türden değildir. Zaten TUTARSIZ açıklamalarınız da MUHATABI tanıdıkça daha da artmış ve siz de İÇ TRÜBİNLERE ve herhalde OY UĞRUNA çelişik birçok açıklamada bulunmuştunuz. Yok, eğer BARIŞa inanıyorsanız, bunu her şart ve ortamda KONJONKTÜR ne isterse olsun (ki yukarıdaki tanımından anlaşılıyor ki TUTARSIZLIK değildir) BARIŞ ve illa ki BARIŞ demeye devam edeceksiniz. Bu halk artık MAHALLEYE oynayan siyasetçilerden bıkmıştır. Partinin başına tekrar geçmek için yoğun tempo çalışmalar sürdürdüğünüz, program ve eylem planları hazırladığınız şu günlerde, halka KONJONKTÜREL davranmamalısınız. Bu halk KANDIRILMAKTAN usandı bıktı. Birileri GİDERKEN, diğerleri GERİ gelecekse eğer doğru isimlere oynanmalıdır diye düşünüyorum. Haksız mıyım?