Ne yazık ki; En büyük hatamız, zamanında ve yerinde önlem almamak… Her işimizi “ Yumurta kapıya dayandıktan sonra, “ halletmeye çalışırız ve sonuçta da her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırırız! Ağlamak, sızlanmak… Ve, Suçu başkalarında aramakta üstümüze yoktur! Bizi “ devlet “ olarak tanıdığını deklere eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, özde değil sözde tanıdığından… … gerçekte tanıdığı ülkenin “ Kıbrıs Cumhuriyeti “ olduğunu her fırsatta gözümüze sokmuştur! Biz sustukça, bizi ahmaklar sınıfına koydular! “ Nasıl olmasa sesini çıkaran yok!” Sorgulayan, itiraz eden olmayınca, her seferinde çulu sırtımıza vurdular, dehdehleyip bu günlere kadar sürdüler! Sizi bilmiyorum, ancak ben kendimi aşağılanmış hissediyorum. Devlet ilan ettik. Dünya bizi tanımadı! Yıllarca Kıbrıs’ın kuzeyine hapsolduk; ambargo yedik. İnsandan sayılmadık yani! Nedense; Türkiye, bizi tanıtmak için kılını kıpırdatmadı. Tanımak isteyen ülkelere de engel oldu! 1974 Temmuzunun üstünden uzun yıllar geçti… “ Duble” yollarda nice canlarımızı yitirdik; kalkındığımızı sandık. Halı ve çim sahalarda top koşturduk; fakat hiç bir spor dalında bir adım ilerleyemedik! Bu güne kadar ne dünyadan ne de Türkiye’den Kuzeye gelen spor takımı olmadı. Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar geldiler… İşçiler, işsizler; Hırsızlar, ursuzlar, kaçaklar geldiler. Sanatçılar, kumarcılar, üç kağıtçılar… Gelmeyen kim kaldı? Yoluna öldüğümüz Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe nerede? TFF neredeydi? Korkmuşlar ceza yemekten… Ve korkulan olmuş KKTC’de! En büyük aymazlık nedir biliyor musunuz? Olacağını bildiklerinizden korkmak! Korkuyoruz… Sağır yılandan korkmadık; KOP’tan, FIFA’dan, KTFF’den korktuğumuz kadar! Son günlerde, KKTC’de iki kişiden çoook korktuk… Hasan SERTOĞLU ve Mustafa AKINCI’dan öylesine korktuk ki… Eski Başbakanlardan yaşlı, muhterem bir zat, bir tv kanalında, hanımefendi adayımızı göklere çıkardıktan sonra, Akıncı için “ – Akıncı çok barışçı, korkuyorum “ dedi! Kurşun döktürsek yararı olur mu acaba?