Fatma Kızıl koruyucu hekimliğin amacının bireylerin ve toplumun hastalıklardan korunmasını, hastalıklarla savaşarak ve çevre koşullarını iyileştirerek yaşam kalitesinin arttırılması olduğunu söyledi. Kızıl; “Hastalıklarla baş etmenin en kolay ve ucuz yolunun, hastalığa yakalanmadan önce gerekli önlemlerin alınmasıdır. İnsan vücudunun sağlıklı işleyişi, binlerce denge ve savunma sistemi üzerine kuruludur. Bu denge ve sistemlerin bozulmasına engel olmak için atılan her adım ve çalışma koruyucu hekimlik alanına girer. Bizler koruyucu hekimlik yapmak istiyoruz ama bu hak elimizden alınıyor yapamıyoruz.” dedi.
Koruyucu hekimliğin gelişmesi, toplumun sağlık kalitesinin yükselmesi demektir.
Kızıl ülkemizde ihmal edilen koruyucu hekimlik ile ilgili “Yaşam alanlarımız yani çevre ve doğanın korunmasından beslenmeye, temizlikten aşılanmaya kadar geniş kapsamlı ve çok önemli konuları içermektedir. Koruyucu hekimliğin gelişmesi, toplumun sağlık kalitesinin yükselmesi demektir, bu da ülkeler için en önemli gelişmişlik ölçülerinden birisidir.” dedi.
Fatma Kızıl Maraş Semt Polikliniği’nin altyapı eksiklikleri nedeniyle çok zor koşullarda hizmet verdiğini, yetkililer tarafından semt polikliniğine gereken önemin verilmediğini fakat Maraş bölgesinin yaşlı ve emekli kişilerin ağırlıklı yaşadığı bir bölge olmasının göz ardı edildiğini söyledi.
İlk kurulduğu günden kalma alet ve teçhizat ile aylık ortalama bin hastaya hizmet verilmeye çalışıldığını anlatan Fatma Kızıl “Mağusa’ya yakın olduğu için çok gerekli bir sağlık ocağı olarak görülmüyor, bu bölgenin yaşlı ve emekli olan kişilerin ağırlıklı yaşadığı bir bölge olması göz ardı ediliyor. 112 acil servisin bile burada olması için mücadele veriyoruz.” dedi.
Bulundukları bölge ve başvurular göz önünde bulundurulduğunda merkezdeki sürekli bulunan tek doktorun kendisi olduğunu, haftanın iki günü çocuk doktoru, haftanın 3 günü diş hekimi ve haftanın bir günüde fizik tedavi uzmanının bulunmasının yeterli olmadığını sözlerine ekledi. Maraş Semt Polikliniğinde haftanın bir günü kadın doğum uzmanının bulunmasına rağmen ultrasound cihazının bulunmamasının büyük eksiklik olduğunu belirten Kızıl “Kadın doğum doktorumuz haftada bir gün geldiğinde hastalarını ultrason olmadan muayene etmesi gerekiyor. Günümüz koşullarında bu kabul edilemez. Yıllardır ultrason için bekliyoruz.” Dedi.
Altyapı tamamlanmadan diğer sorunları konuşmanın çok anlamı yok.
Fatma Kızıl “Acil bazı şeylerin yapılması lazım, idrar tahlili, kan tahlili gibi basit tahlillerin sağlık ocaklarında yapılması gerekir. Bizler sağlık ocağımız açıldığı gün alınan sterilizasyon cihazını yirmi yılı aşkın bir süredir kullanıyoruz. Yıllardır ihmal edilen eksikliklerin bir an önce tamamlanmasını istiyoruz. ” dedi.
Yatak bulamayan sandalyede oturuyor
Yetersiz koşullarda çalışmanın yanı sıra nöbet tutan doktorların ertesi gün mesaiye devam etmesinin ve tutulan nöbet sayılarının fazlalığına dikkat çeken Kızıl “Acilde nöbet tuttuktan sonra ertesi gün poliklinik hizmeti vermeye devam ediyoruz ve bu hizmetleri verirken altyapı eksiklikleri ile birlikte pek çok sorunla ve yetersiz koşullarda veriyoruz. Sadece iki yatağımız mevcut ve yatak bulamadığımız zamanlarda hastalarımızı ya sandalyede bekletiyoruz ya da ambulans ile Mağusa Hastanesi’ne gönderiyoruz.” dedi.
Daha çok eğitim almalıyız
Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bireylerin kendisini sürekli eğitmesi ve teknolojiyi takip etmesi gerektiğine vurgu yapan Kızıl sözlerine “Sağlık ocağı hekimleri olarak bu maaşlarla kongre ve eğitimlere gitmemiz mümkün değil, biz hekimlerinde düzenli eğitimlere gönderilmesi gerekli.”
Koruyucu hekimliğin önemine ve ülkemizde bu konunun yeterince ele alınmadığına dikkat çeken Kızıl “Sağlık ocaklarında koruyucu hekimlik yapması gerekir ama bizlerin aşı hariç koruyucu hekimlik yapma şansımız elimizden alındı. Koruyucu hekimlik yapmayı başarabilirsek eğer, daha büyük sağlık sorunlarının önüne geçmiş oluruz. Büyük hastanelerin de yükü azalmış olacaktır.” dedi.
Kızıl “Dünya Sağlık Örgütü’nün Anayasası’nda sağlık tanımı sadece hastalık ya da sakatlık halinin olmamasından ibaret olmadığını ayrıca bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlandığını hatırlattı. Bir bireyin ya da toplumun sağlık düzeyini belirleyen etmenleri, sosyo-kültürel ve ekonomik çevreden bağımsız olarak ele alma olanağı yoktur. Bu nedenle koruyucu hekimliği sadece aşılama çalışmaları olarak görmemek gerekir.
Sağlık bir bütündür, bireyleri tedavi etmek önemli olduğu kadar, hastalığa yakalanmamaları için gereken önlemlerin alınması da önemlidir bu nedenle koruyucu hekimliğe gereken önem mutlaka verilmelidir” dedi.