Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan 44 yaşındaki genel cerrah Uğur Duman, nisanda yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalandı. Tedavisinin ardından iyileşen ve işinin başına dönen Duman, hastalık sürecini AA muhabirine anlattı.
Duman, hastalığın belirtilerinin kişiden kişiye değişkenlik gösterdiğini, kendisinde hafif öksürükle başladığını söyledi.
Kalp rahatsızlığı nedeniyle bu bulguları ciddiye aldığını dile getiren Duman, şöyle konuştu:
"Pandemi döneminde olmadığımızı varsaydığımızda çok dikkate almayacağım, çok hafif bir öksürükle başladı. Eşlik eden bir kalp rahatsızlığımın bulunması sebebiyle bunun biraz altını araştırmak istedim ve durumu meslektaşlarımla paylaştım. Onlar da gereken tetkikleri yaptı. İlk önce yapılan görüntülemede akciğer bulguları tespit edildi. Aynı gün alınan testle de virüs enfeksiyonu açısından pozitif olduğumuz kesinleşmiş oldu."
Duman, izolasyonu sağlayabilmek için ağırlıklı olarak tedavilerin hastane koşullarında sağlandığını belirterek, "Ama hastalığı nispeten birçok kişiye göre daha hafif bulgularla atlatıyor olmam ve evimde kendimi izole edebilmek için yeterli şartlarımın bulunması nedeniyle tedavimi evde aldım. 5 günlük ilaç tedavisi sonrasında, gerekli karantina koşullarını sağlayarak 14 günlük izolasyon sürecini de sağladıktan sonra tekrar işimin başına döndüm." dedi.
"En çok hissettiğim şey yalnızlık duygusuydu"
Hastalığın günlük hayata da negatif etkileri olduğunu anlatan Duman, şöyle devam etti:
"Hastalığı geçirdiğim dönemde en çok hissettiğim şey yalnızlık duygusuydu. Her şeyden, herkesten, tüm sevdiklerinizden izole kalmanız gerekiyor. En çok bu insanı rahatsız ediyor. Yalnızlık duygusu, yalnız kalmış olmak ve buna zorunlu olmak. Hastalığın bendeki kalıcı etkisi, bir sabah uyandım, 'Dünyanın kokusu yok.' dedim. Bu enfeksiyonu atlatalı yaklaşık 2 ay oldu hala dünyanın hemen hemen hiçbir detayının kokusu yok benim için. Çok hafif bir düzelme var ama istenen düzeyde değil. Yediğiniz yemeğin kokusu olmuyor. Mesela bir çiçeği koklamak istiyorsunuz kokusu olmuyor."
Hastalığın en önemli özelliğinin çok hızlı ve kolay yayılabilmesi olduğunu ifade eden Duman, bundan korunmak için sosyal ortamlarda mesafeyi koruyabilmenin, teması en aza indirmenin önemini vurguladı.
"Hiç kimsenin gençliğine, sağlığına güvenmemesi gerekiyor"
Kişisel koruyucu tedbirlere harfiyen uymak gerektiğini belirten Duman, şunları kaydetti:
"Bu konuda Sağlık Bakanlığı adım adım sürekli kılavuzlar, tedbirler, kamu spotları yayınlıyor. Doğru, biz bir toplumuz. Kültürel özelliklerimiz, '40 yıllık alışkanlıklarımız.' dediğimiz şeyler var. Bir arada olmamız gereken çeşitli organizasyonlarımız da var. Sosyal hayatımızın da bir şekilde devam etmesi gerekiyor ama bu hastalığa özel tedbirlerle bunun yapılması gerekiyor.
Mutlaka olabildiğince az sayıda insanla bir araya gelmeye çalışmak, organizasyon, düğün yada cenazelerde olabildiğince az sayıda kişiyi aynı ortamda bulundurmak önemli. Kişisel korunma tedbirleri içerisinde en önemlisi kullandığımız maskelerimiz. Basit bir kağıt maskedir ama inanılmaz bir koruyuculuğu var düşündüğünüz zaman. Biz sürekli temas halinde bulunan bir toplumuz. Bir süreliğine bu alışkanlıklarımızdan biraz uzaklaşmamız gerekiyor."
Duman, hastalığın klinik bulgularının çok değişken olduğuna dikkati çekerek, "Hiç kimsenin gençliğine, sağlığına güvenmemesi, 'Ben şöyle sağlıklıyım, bana hiçbir şey olmaz.' gibi bir düşünceye girmemesi gerekiyor. Bir kişi bu hastalığı çok hafif, belli belirsiz bulgularla atlatabilirken, aynı yaş grubunda ve benzer sağlık profiline sahip başka birinin yoğun bakımda takip edilmesi gerekebiliyor. Akciğerdeki hastalık çok yaygın hale gelebiliyor, belki de uzun vadede kalıcı hasar bırakabiliyor." diye konuştu.
Koronavirüsün vücutta uzun vadede bırakabileceği hasarlara ilişkin net bilgilerin halen bulunmadığına dikkati çeken Duman, bu bilgiler olgunlaşana ve virüs kontrol altına alınana kadar yapılabilecek en güzel şeyin, gerekli tedbirleri almak olduğunu sözlerine ekledi.