11Şubat belgesi temelinde başlayan Derviş Eroğlu-Anastasiyadis görüşmeleri. Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı (Toplum Lideri) seçilmesinden dolayı çözüme doğru bir ivme kazanmıştır.
Çözüme doğru kazanılan bu ivmenin tetikçisi da başta Akıncı ve BM genel sekreteri olmuştur.
Akıncı’nın seçimlerde ortaya koyduğu çözüm vizyonu adanın her iki tarafında yaşayan çözüm yanlısı Rum ve Türkleri harekete geçirmiştir.
Bu hareketliliğe en büyük destek da BM genel sekreterinden gelmiştir.
Seçimden sonra başlayan görüşmeler toplumda çözüm yönünde büyük bir heyecan yaratmıştır.
İlk toplantılar sonrası sağlanan yakınlaşma ve ilerlemeler her iki topluma umut vermiştir. İki lider arasında varılan mutabakatların iki tarafın hükümetlerince yeterince sağlanamamıştır.
Başlangıçta iki tarafın liderlerinin karşılıklı etkinliklerde buluşmaları da bu beklentiyi tırmandırmıştır.
Ben sıkça güneye geçen biri değilim.Leymosun’da iki liderin birlikte izleyeceği ve Yaşar Ersoy’un oynadığı Faize Özdemirciler’in yazdığı bir oyunu izlemeye gittim.Gerçekten gerek salonda gerekse salon dışında Rum barış tanlılarının Akıncıya gösterdikleri ilgi görülmeye değerdi.Dakikalarca Akıncı Akıncı nidaları yükseldi.
Sonrasında hem iki lider arasında alınan kararların hayat bulmaması hem de daha çok uğraş verilmesi gereken maddelerin görüşülmeye başlaması ile birlikte bir momentum kaybedilmiştir.
Mesela varılan uzlaşmanın gereği olarak roaming sistemleri birleştirilememiş. Açılması karara bağlanan Derinya ve Aplıç kapıları hala daha açılamamıştır.
Güneyde yaşanan seçimle da bir yavaşlama nedeni olmuştur.
Güneydeki seçimler sonrası Akıncı sonuca ulaşmanın hızlandırıcı görüşmeler ve be görüşmeler sonrası %’li konferansın Eyül sonu itibarı ile mümkün olması temelinde bir program ortaya koymuştur.
BM genel sekreterinin bu programa onay vermesi diğer tarafların da bu programa geçit vermesi ile ciddi bir görüşme süreci başlamıştır.
Bu süreçte her iki tarafın Şahinlerinin, Bülbüllerinin söyledikleri ve yaptıkları yorumları tartışacak değilim. Onlar kendi üzerlerine düşenleri yapacaklardır.
UBP genel başkanı, DP genel başkanı veya onların bakan ve milletvekilleri, yandaş yazarçizer ve konuşan takımı haliyle çözüme ulaşılmasın diye yalvar yakar olacaklardır.
Gelinen noktada benim tespitlerim ve kritik günler başlığını atmamın nedenlerini sizlerle paylaşmak istedim.
Baştan itibaren Kıbrıs konusunda sıkça fikir beyan etmeyen ancak ses verecekse sadece garantiler konusunda ses veren bir Aleksis Çipras hükümeti.
Çözüm yanlısı görünmekle birlikte gelecek tepkilerden korkan. Denktaş gibi Gönyeliye bile gitmem deyip her yere giden Anastasiyadis.
Baştan itibaren son sözünü hep saklı tutan Tayyip Erdoğan.
Çözüm yönünde en kararlı duran BM ve Akıncı.
Galiba sonunda bu ikili. Amerika,Rusya,AB ve Türkiye’yi da yanlarına alarak bir çözüm sürecine girildi.Tabi ki belirleyici süreç 14 Eylül 2016’ya kadar yapılacak görüşmeler ve sonrası yapılacak yapılması planlanan 5’li zirve.