KTOS'tan Özel Eğitim Okulları Hakkında Açıklama

KTOS'tan Özel Eğitim Okulları Hakkında Açıklama

Gerçek eğitim gündemlerimizden biri özel eğitim okullarımızın güncel durumu ve bu okullarda yaşanan tam gün eğitim fiyaskosudur. Hükümet ve bakanlığın bu konuda da yetersiz ve bilinçsiz olması nedeniyle okullarımızda çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.  Altı başlık altında kamuoyuna özel eğitimin ne olduğunu, ihtiyaçlarımızın ne olduğunu ve bu bağlamda neler yapılması gerektiğini anlatacağız.

A. Özel eğitim okulları ne yapar?

  1. Özel eğitim okulları ve programları, öğrenmede zorluklar veya engeller yaşayan çocuklarımız içindir. Bu anlamda, genel eğitim programlarında sağlanmayan desteği sağlarlar.
  2. Bu okullar ve programlar, öğrenmeyi her çocuğun farklı ihtiyaçlarına hitap edecek şekilde uyarlar. Bu bağlamda, çok çeşitli yaklaşımlar ve hizmetler sunarlar.
  3. Özel eğitim okulları, eğitim sorunları olan öğrencilere hitap etmeleri bakımından diğer örgün eğitim okullarından farklıdır.
  4. Özel eğitim okulları bu farklılıklarından dolayı öğrencilere doğru desteği sağlamak için tasarlanmalı, yeterli sayıda öğretmene, resim/müzik ve benzeri öğretmenlere, personele, bakıcıya, öğretme yardımcılarına, fizik tedavi uzmanına ve birçok eğitim materyaline sahip olmalıdır.
  5. Özel eğitimde "herkese uyan tek" bir yaklaşım yoktur. Bunun yerine, her öğrencinin farklı ihtiyaçlarını karşılamak için özelleştirilmiş programlar sunulur. Bu sadece öğrenmeyi değil aynı zamanda öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını da içerir.

 

 

 

 

 

B. Özel eğitim okulları nasıl olmalıdır?

  1. Özel eğitim okullarında bireyselleştirilmiş eğitim, küçük sınıflar, düşük öğretmen-öğrenci oranları, uzman öğretmenler, müstakil sınıflar ve atölyeler temel gereksinimlerdir.
  2. Kuzey Kıbrıs’ta özel eğitim okulu olarak kullanılan 7 okulun sadece bir tanesi okul olarak tasarlanmış, geriye kalan 6 tanesi ise farklı binalardan dönüştürülmüştür. Ülkemizin öncelikli ihtiyacı tam donanımlı özel eğitim okulları inşa edilmesidir.
  3. Tam donanımlı bir okulda dil ve konuşma terapisti, fizik tedavi, duyu bütünleme, drama, müzik, spor, resim gibi birçok fiziki ve eğitsel alanın olması gerekmektedir. Dil konuşma odası, duyu bütünleme odası, iş öğreti, seramik, oymacılık, ev ekonomisi, ergoterapi, teknoloji tasarım, sera, ahşap, modelaj ve dikiş gibi atölyeler okullarda kurulmalıdır.
  4. Fiziksel alan yanında, özel eğitim okullarına farklı dallarda (müzik, resim, beden eğitimi vb.) eğitim verebilecek özel eğitim öğretmenleri atanması gereklidir.

 

 

C. Özel eğitim okullarında personel ihtiyacı nedir?

  1. Engel grubuna uygun eğitim programını uygulamada öğretmene yardımcı olma ile ilgili yeterlikleri kazanmış kişiler, yani özel eğitim öğretmen yardımcıları atanmalıdır.
  2. Özel eğitim gereksinimi olan öğrencilerin okul ve sosyal hayatında, toplumsal davranışlarına destek verebilecek, çevreye ve hayat şartlarına uyum göstermesi için çalışan bakıcılara da ihtiyaçları vardır. 
  3. Hademeler, okuldaki eğitim ve öğretim faaliyetlerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde sürdürülmesini sağlar. Tam gün eğitime geçilmesi halinde okullarımızda hademe sayısının artırılması ihtiyacı doğacaktır.

 

 

 

 

 

D. Özel eğitim okullarında öğrencilerin beslenmesi nasıl tasarlanmalıdır?

  1. Özel eğitim okullarının hâlihazırda yeterli bir bütçesi yoktur. Dolayısıyla, beslenme saatinde yeterli gıda sağlama imkânı bile olmayan bu okullarda tam gün eğitime geçilmesi halinde öğle yemeklerinde ne yapılacağı çok önemli bir sorundur. Bunu yaşayarak deneyimledik.
  2. Mevcut okullarımızın çoğunda yemekhane yoktur.  Var olan yemekhaneler ise çok küçüktür ve yetersizdir. Birçok okulda öğrenciler beslenme saatlerini dönüşümlü yapmak durumundadır. Mutfak eşyaları bile düzgün çalışmamaktadır.
  3. Özel ihtiyaçlı çocuklarımızın tümü için aynı besin verilemez.  Kimi öğrenciler katı beslenirken kimi öğrenciler sıvı beslenmektedir. Bazı besinlere karşı hassasiyeti olan öğrencilerimiz var.
  4. Öğle yemeklerinin ücretlerinin aileler tarafından karşılanması maddi imkânsızlıktan dolayı mümkün ve gerçekçi değildir.

 

E. Özel eğitim okullarında çağdaş pedagojik yaklaşımlar nedir?

  1. Ülkemizdeki özel eğitim okulları hâlihazırda yetersizdir ve yaş gruplarına göre ayrılmamıştır. 3 yaştan 18 yaşa kadar çocukların bir alanda olması şu an dahi pedagojik olarak uygun değildir. Okul öncesi, ilkokul seviyesi, ortaokul seviyesi ve 18 yaş yetişkin çocukların aynı ortamda eğitim alması hem riskli hem de uygunsuzdur.
  2. 3-4 yaşındaki bir gelişimsel yetersizliği olan bir öğrenciyle 17 yaşında ağır otizmli veya zihinsel yetersizliği olan çocukların hiçbir gelişim özelliği dikkate alınmadan hâlihazırda öğlene kadar bile birlikte olmaları yanlışken, gerekli düzenlemeler yapılmadan tam gün eğitime geçilmesi halinde bu uygulamanın çocuklar için kaosa dönüşeceği ve gelişimlerinin göz ardı edileceği aşikârdır.
  3. Kaç öğrencinin okula tam gün boyunca devam edebileceği araştırılmamıştır. Tarafımızca bir okulda veliler ve öğretmenlerle birlikte yapılan araştırmada, okula devam eden öğrencilerin sadece %30’u tam gün okulda kalma yeterliğine sahiptir. Öğrencilerin %45’i tam gün okulda kalması uygun değildir. Öğrencilerin %35’inin velisi ise öğrenciyi tam gün okulda bırakmak istememektedir.

 

 

 

F. Özel eğitim okullarında sürenin uzamasını karşılayacak fiziksel ihtiyaçlar nelerdir?

  1. Tam gün eğitimde öğrenciler okulda uzun süreli zaman geçireceği için okullar içerisinde hem çeşitli atölyeler hem de çocukların verimli zaman geçireceği spor, sanat, kültürel ve eğlenceli aktivitelerin yapılabileceği alanlar oluşturulmalıdır.
  2. Tüm okullarda çocukların öğle arasında vakit geçirebileceği büyük ve geniş kapalı alanlara ihtiyaç vardır. Ayrıca, bu alanlar iklim koşullarından dolayı da gereklidir.
  3. Tam gün eğitim ile ilgili tek sorunumuz donanım değildir. Öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin de buna hazır olması gerekir. Hazır bulunuşluk eğitim öğretim süreci için son derece önemlidir. Öğretme süreçleri için ön koşul niteliğinde ve çok önemli bir unsur olan hazır bulunuşluk eğitimden sorumlu Bakanlık tarafından göz ardı edilmektedir.
  4. Bir özel eğitim öğretmeninin dinlenmeden sürekli ağır bir iş yapmasını beklemek ne mesleki ne de pedagojik olarak uygundur.
  5. Okul binalarının fiziksel eksiklikleri ve personel eksiklikleri giderilmeden, eğitim programları yeniden düzenlenmeden tam gün eğitime geçilmesinin hiçbir pedagojik amacı ve eğitsel faydası yoktur. Eğitimden çok siyasi kaygı güden bu şekilde amaçsız ve faydasız bir uygulama hem öğretmenler hem de öğrenciler için yorucu bir sistem yaratacaktır.
  6. Ülkemizde sınav barajını geçmiş ve atama bekleyen özel eğitim öğretmenlerimiz varken, ülkemizde özel eğitim okullarında tam gün eğitimin önündeki engel öğretmen eksikliğiymiş gibi bir algı yaratılarak Türkiye’den öğretmen getirilmesi tam bir fiyaskodur. Bu konuda hiçbir makul gerekçe sunulamıyor olması, bu tercihin eğitsel değil siyasi olduğu izlenimi yaratmaktadır.
  7. Tüm bu yukarıda sayılanlar dikkate alındıktan sonra özel eğitim okullarının çalışma saatleri, Türkiye veya diğer ülkelerin çalışma saatleri örnek alınarak yeniden düzenlenecekse de, bu düzenleme Öğretmenler Yasasında belirtilen şekilde yetkili sendika ile istişare edilerek ve ön çalışma yapılarak uygulamaya geçmelidir.