KTTO: Asgari ücret artışlarının refah artışı getirmeyeceğini herkes bilmeli

KTTO tarafından, 2024 yılının ikinci asgari ücretiyle ilgili bir açıklama yapıldı ve asgari ücretin yeniden belirlenmesi talebinde bulunuldu.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO), 2024 yılının ikinci asgari ücretiyle ilgili önemli bir duyuru yaptı.

KTTO yetkilileri, Asgari Ücret Komisyonu'nun toplantılarının ardından brüt 34 bin 70 Türk Lirası olarak belirlenen yeni asgari ücretle ilgili açıklamalar yaparak, bu asgari ücretle çalışan bir kişinin işletmelere aylık maliyetinin yaklaşık 40 bin TL olacağını ve çalışanların eline net 29 bin 640 TL geçeceğini vurguladı.

KTTO'dan yapılan açıklamada, asgari ücretin çalışanların yaşam kalitesini korumayı hedeflediğini belirterek, mevcut yüksek enflasyon ortamında bu uygulamanın bir kısır döngüye dönüşme riskine dikkat çekildi.

KTTO, artan fiyatların asgari ücrete yansımasıyla birlikte fiyatların daha da artacağı ve hayat pahalılığının yeniden yükselebileceği uyarısında bulundu.

"KISIR DÖNGÜYE GİRİLMEMESİ İÇİN ACİL TEDBİRLER ALINMALI"

KTTO, bu durumun ne çalışanlara refah getireceğini ne de işletmeleri ayakta tutacağını vurgulayarak, bu kısır döngüye girilmemesi için acil tedbirler alınması gerektiğini belirtti.

KTTO'dan yapılan açıklamada, "Dış talebin canlılığı ile ayakta duran küçük ve orta ölçekli işletmelerin enflasyon düzeyinde veya üzerinde yapılacak asgari ücret artışlarının personel giderlerini şişirmesi karşısında rekabet güçlerini yitirerek iflas edecekleri, bunun istihdam ve gelir kaybına neden olacağı da bu süreçte mutlaka dikkate alınmalıdır" ifadeleri kullanıldı.

KTTO'dan yapılan tam açıklama şöyle:

"Asgari Ücret Komisyonu, 2024 yılının ikinci asgari ücretini belirlemek için gerekli toplantıları yapmış ve yeni bir karar üretmiştir. Brüt 34 bin 70 Türk Lirası olarak belirlenen asgari ücretle çalışan bir kişinin işletmelere olacak aylık maliyeti 40 bin TL dolaylarına yükselirken, çalışanların eline net 29 bin 640 TL geçecektir.

Çalışanların yaşam kalitesini korumayı amaçlayan asgari ücret uygulaması, bugünkü yüksek enflasyon ortamında bir kısır döngüye dönüşmek üzeredir. Artan fiyatların körüklediği hayat pahalılığının asgari ücrete aynı oranda yansıtılma, yükselen asgari ücretin fiyatları yeniden yükseltmesi ile hayat pahalılığının biraz daha artması; artan hayat pahalılığın asgari ücreti yeniden yükseltmesi ve bu sürecin sürekli tekrarlanması ile yaşanacak bir kısır döngü, ne çalışanlara refah getirecek, ne de işletmeleri ayakta tutmaya yardımcı olacaktır. Bu kısır döngüye girilmemesi için hemen tedbir alınması ve yeni asgari ücretin belirlenmesi sürecinde bu gerçeğin de dikkate alınması gerekmektedir.

Asgari ücret artışlarının refah artışı getirmeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Gerçek anlamda bir refah artışı istiyorsak ülkemizin mukayeseli avantajlarını doğru saptamak ve bu alanlarda artan bir verimlilikle dış talebi canlı tutacak şekilde çalışmamız gerekecektir. Gerçek refah artışının ancak bu şekilde sağlanabileceği, ülkemizde zaman zaman görülen refah artışının dış talepten kaynaklandığı gerçeği ile de örtüşmektedir.

Dış talebin canlılığı ile ayakta duran küçük ve orta ölçekli işletmelerin enflasyon düzeyinde veya üzerinde yapılacak asgari ücret artışlarının personel giderlerini şişirmesi karşısında rekabet güçlerini yitirerek iflas edecekleri, bunun istihdam ve gelir kaybına neden olacağı da bu süreçte mutlaka dikkate alınmalıdır.

Dört ayda bir sağlanacak yapay ücret artışlarının bizi gerçeklerden koparmak, ülkemizi pahalı hale getirerek dıştan gelen talebi zayıflatmak ve ülke ekonomisine zarar vermek tehlikesini içinde taşımakta olduğu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Çalışanların refah artışı konusunda duyarlı olan çevreleri, asgari ücret artışlarına bilimsel gerçekleri de dikkate alarak yaklaşmaya ve popülizmden uzak durmaya çağırıyoruz."