Küçüklerin Tükenişi

Kıvanç BUHARA

Acımasız, Vicdansız, Kalleş, Vahşi, İnsanlıktan değil; Hayvan olmaktan bile nasibini almayan… Eşit paylaşım, adalet ve insan hakları denince; kırmızı bez parçası görmüş boğaya benzeyenler sanıyorlar ki; Çalışana, emekçiye ne kadar az ücret verilirse, ekonomi o kadar iyiye gidecek, ülke kalkınacak, toplumun tüm bireyleri mutluluktan sarhoş olacak… Çalışanların işlerine son vermekle, onları aç ve açıkta bırakmakla, kendi iflaslarını biraz geciktirirler… İşte o kadar! Az biraz düşünürsek; Yetmeyen asgari ücretle, hatta daha azına çalıştırılan insanlar üretilen ürünleri alamayınca; fabrikatör, sanayici, esnaf kime, neyin ne kadarını nasıl satacak? Ekonomik krizlerin, iflasların suçlusu kim? Açlık sınırında yaşayan, geçinemeyen işçilerin yüzde kaçı geçinemediği için intihar eder? Kaybedecek bir şeyleri olmayanlar; namusuyla, alın teri ile çalışmakla bir şeylere sahip olacaklarına dair umutlarını zaten yitirmişlerdir. Yarı aç, yarı tok, yırtık ayakkabılarla dolaşmaktan utanmazlar. Ancak; Başları dik ve gururludurlar! Onlar için; “- Büyük balık küçük balığı yutar” sözü yok hükmündedir. Büyük fakir, küçük fakirin neyini yutacak, neyini tutacak? İki fakirin birleşmesinden bir zengin çıksa… …Karl Marx komünist manifestoyu yazabilir miydi?     Çok paraya, mala mülke, ihtişamlı, şaşaalı yaşantıya sahip olanlar; Toplum içindeki “ zenginlikten kaynaklanan saygınlığı”, malın- mülkün, paranın, sarayın, yazlığın, villanın kaybı ile birlikte yerini “ fakirleşmenin, her şeyini yitirmenin depresyon” haline bırakır ki… … Bu dönemde kişiye acilen psikolojik destek sağlanmazsa… Bir sonraki eylem korkunçtur, ürkütücüdür, üzücüdür, acı vericidir. Bu düzende değişmeyen kural; “ Büyük, kendinden daha küçüğünü; küçük bir daha küçüğünü ortadan kaldırır” kuralıdır. Zayıfın gözyaşı, sümüğü, salyası; Çırpınması, Yalvarması, Ağlaması boşunadır.   Alın teri ile kazandıklarını yitirmenin derin üzüntüsü, insanları her zaman bunalıma sokar. Serbest rekabet denen vahşi yarış, büyüklerin küçükleri piyasadan silmesi ile sonuçlanır. Nerede mahallenin bakkalı? Nerede çanak çömlek satan seyyar satıcılar? Ya arşınla kumaş satan bezirganlar? Mahalle aralarında taze nor, taze hellim… …Köy yumurtası, halis koyun yoğurdu satan köylü üreticiler nerede?   Devasa alış – veriş merkezleri, süper ve mega market çılgınlıkları içinde; Yakın geçmişten, uzak geleceğe ulaşamadan, Tek elde toplanan kapitalin hışmına uğradılar. Bizimle birlikte bittiler, tükendiler!