Kuir Kıbrıs Derneği’nden yapılan açıklamada “Delinen dağlarımıza, kesilen ağaçlarımıza, peşkeş çekilen ormanlarımıza, kirlenen denizimize ve betonlaşan şehirlerimize sahip çıkarak kesişimsel ekolojik bir mücadele vermek mümkün. Hep birlikte geleceği daha güzel ve renkli yapabiliriz” denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Kuir Kıbrıs Derneği uzun yıllardır Kıbrıs’ta ayrımcılık ve ötekileştirmenin son bulması için mücadele etmektedir. Erkek egemen toplumumuzda lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks ve artıları ayrımcılığa uğratan “norm” dışı kabul edip ötekileştiren sistemin son bulması için verilen bu mücadelede kesişimselliğini önemser.
Heteroseksüel, cisgender erkek olmayan herkesi ikincil olarak sayan ve ikili cinsiyet sistemini bir norm olarak dayatan bu sistem aynı zamanda da insan merkezli yaklaşımı ile insan dışı tüm hayvanları da kendi damak tadı, zevki ve ihtiyaçları için sömürür. Bugün Amazonlarda, Afrika’nın büyük bölümünde yaşanan yangınların temeli insan kaynaklı aktivitelerdir ve özellikle Amazon’lardaki yangınlar insanların daha fazla hayvan yiyebilmek ve kar elde etmek amaçlı kullanılacak araziler olabilmesi için yakıldığı düşünülmektedir. İçinde bulunduğumuz yüzyılın en büyük çevre felaketlerinden biri olan Küresel Isınmanın da sebeplerinden birinin endüstriyel et tüketimi olduğu bilinmektedir. Gerek küresel anlamda gerekse yereldeki ekolojik bozulmaya baktığımız zaman eril zihniyetin; Beşparmak dağlarını yerle bir ettiğini, Girne’yi beton yığınına çevirdiğini, bütün plajları süper lüks oteller ile baştan sona kapladığını, denizleri kirletip ormanlık arazileri peşkeş çekip yok ettiğini görmekteyiz. İnsanlığın daha fazla kar ve güç isteği tüm doğayı yok ederken aynı zamanda da cinsiyetler, cinsel yönelimler, türler ve ırklar arası hiyerarşi kurup buradan beslenmektedir. Geçtiğimiz günlerde “Avcıların” hayvanları öldürebilmeleri için devlet tarafından verilen izinli alanların kısıtlanması “avcılar” tarafından protesto edildi ve daha fazla alanda hayvan öldürebilmek için izin alabildiklerini duyurdular. Hali hazırda damak zevkimiz için çiftliklere kapatılan ve güneş yüzü görmeyen tavuklar, suni dölleme yöntemleri ile sürekli üremek için zorlanan büyük baş hayvanlar ve daha bir çok rızası dışı kötü muamele görüp öldürülen hayvanlar varken bir grup insanın spor adı altında vahşi doğada yaşayan hayvanları da öldürebilmek adına taleplerde bulunması bizler için çok üzücüdür. Hiçbir hayvanın meta olarak görülmediği, alınıp satılmadığı ve tabaklarımızda yemek olarak sunulmadığı bir dünya için türcülüğe son vermeliyiz. Hayvanların öldürülmesi ne spor ne de bir meslek olamaz, olmamalı.
Avcıları ve na-vegan herkesi; hissedebilen, sosyalleşebilen, ve öldürülmeye, kullanılmaya rızası olmayan insan dışı tüm hayvanları öldürmek yerine doğamıza sahip çıkmak ve hep birlikte sürdürülebilir bir gelecek için mücadele etmeye çağırıyoruz. Delinen dağlarımıza, kesilen ağaçlarımıza, peşkeş çekilen ormanlarımıza, kirlenen denizimize ve betonlaşan şehirlerimize sahip çıkarak kesişimsel ekolojik bir mücadele vermek mümkün. Hep birlikte geleceği daha güzel ve renkli yapabiliriz.