Külliye, makam arabaları, koruma ordusu ve yangın !..

Külliye, makam arabaları, koruma ordusu ve yangın !..

Geçitköy’de başlayan ve önceleri küçük bir bölgede başlayıp ‘Ne olacak canım’ söndürürüz mentalitesi ile büyüyen yangın, yamaçtan İngiliz Evleri olarak nitelendirilen Antos Vilage ile bölgedeki Yorgoz (Teperbaşı) ormanını ateş topuna döndürdü.  Özellikle Antos Vilage içindeki evlere büyük zarar veren yangın, arazideki yüzyıllık zeytin ve çam ağaçlarını kül ederken,  yaban hayata olumsuz etki yaptı.

ORMANA ÇÖP VE MOLOZ DÖKMEK ALIŞKANLIK OLDU

Yangının çıkma sebebi birçok kişinin biraz atmasyon, biraz sallamasyon iddiları nedeniyle değişik mecralara taşındı. Geçitköy Muhtarı, çöp ve moloz taşıyan bir kamyonun, Elektrik Tellerine temas etmesi sonrasında, kıvılcımların yangına neden olduğunu ileri sürdü. Bunun dışında sapotaj ihtimalinden de bahsediliyor. Polisin kamera kayıtlarını inceleme altına aldığı iddiası sapotaj ihtimalini de güçlendirdi. Da, Ormanlık alanlara çöp ve  moloz dökmenin alışkanlık haline geldiğini görüyoruz. Yine ormanlık alanlara yakın yerlerde Beşparmak büyük yangınında olduğu gibi kuru ot ve anız yakmak adetten oldu.  Dünya umurlarında olmayan bazı beyin arızalı kişiler Kamyon ile geliyor, moloz ve çam parçaları ve yansıtıcı özelliği olan ısı derecesini artıran matal parçaları ile dolu çöpü ormana bırakıyor. Güneş vurunca, baruta dönüşen kuru otlar tutuşuncada al başına belayı durumu hasıl oluyor. Peki denetim?

ORMAN İÇİNDEKİ ELEKTRİK TELLERİ TEHLİKELİ

Ormanlık alan içerisinden geçen elektrik telleride büyük tehlike yaratıyor. Tellerin bir birine çarpması kıvılcım oluşturduğundan yangına neden oluyor. 2 sene önce çıkan ve ODTÜ kampına kadar dayanan büyük yangın hatırlayın ne demek istediğimi anlarsınız. Yangının söndürülmesi sonrasında aklı evvel, orman düşmanı birisi Akdeniz köyü yolunda, taşlara sardığı pamuk parçalarını ateşleyerek ormanı yakmaya çalışmıştı. Bir vatandaş olayı fark etmese o bölgedeki büyük ormanda yangından payını alacaktı. Tutuklanan şahıs ‘Canım öyle istedi yaktım’ demişti. Bence yasalar tadil edilerek artırılmalı ve yargıçlarımızın bunlara, bizim canımızda öyle istedi al sana 15 yıl hapislik demesinin önü açılmalı. Ağızlarını değil makamlarını çalıştırması gerekenler, ormanları kasten yakanlar ile yanmasına neden olanlara en ağır ceza öngören yasaları hayata geçirmeli.

KORUMA KONVOYU ERDOĞAN MI GELDİ DEDİRTTİ

Hanım köylü olduk ya, eşimin akrabaları, Tepebaşındaki yangın başlar başlamaz telefona sarıldı. Enişte Panağra (Geçitköy) yanındaki şantiye yanında yangın başladı. Bölge ateş altında dedi. Arabaya atlayarak yola koyuldum. Asomato (kılıçaslan) Kördemen (Gökhan) köylerini geçtiğim anda, arkamda gelen konvoyu fark ettim. Yol dar, önünde mavi-kırmızı ışıklar saçan koruma aracının, yoldan çekilmemi isteyen vijj, von, vun sesleri ile irkildim. Be gavvollem nereye çekileyim derken, yanımdan geçen konvoya baktım.  Muhalefete sataşmaktan, kendisine eleştiri getirenleri mahkemeye vermekten başka  birşey düşünmeyen ‘Cumhur’un arabasının, uzayıp giden tren yoluna dönüşen koruma konvoyu yanımdan geçerken Uuuu banayiyamu diyemedim. Sadece Erdoğan’da mı geldi da yangına gidiyor diye düşündüm. Ve tek başına dünyayı dolaşan Baba Denktaş aklıma geldi.

KKTC’YE KONUŞLANDIRILAN YANGIN HELİKOPTERLERİ NEREDE?

Yangın başladığında önceleri, havada yangın helikopteri ile uçak yoktu. Tarım eski Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun teslim aldığı ve Başkent Lefkoşa'daki Sanayi Bölgesi'nde Orman Dairesinin bulunduğu alana konuşlandırılacak olan helikopteri göremedim. İki yıl önceki Yorgoz ormanı - Kalkanlı yangınından sonra Tarım Bakanı Dursun Oğuz basının karşısına geçerek, "yangın helikopteri artık burada konuşlanacak" dediği o helikopteri de havada göremedim. Ama havadan müdahale olmadığı için yangının, Mavi Köşk tarafına sıçradığını, oradan Antos Vilage evlerinin çatılarını pencerelerini hasara uğrattıktan sonra, ağaçlık alanı küle dönürdüğünü gördüm. Ayrıca karşı alana sıçrayan yangının, İtfaiyenin, bölge halkının, Çamlıbel polisinin, özellikle askerin müdahalesi ile büyük ormana sıçramadan önlendiğine tanık oldum.  Yangının eğer ana yolun karşı tarafına sıçramış olması halinde ‘Yandı gülüm Keten helva’ türküsünü koro halinde söylemeye başlayacağımızı gözlemledim. Polis Genel Müdürü Ahmet Soyalan ile Polis Müdürü Zafer bey düzeni sağlamak için koşuşturup durdu. Çamlıbel Karakol polisleri ile takviye gelen polisler, yangında can kaybı olmasın diye yolda gerekli tedbirleri alırken, bence en büyük teşekkürü, bölge halkı ile canlarını ortaya koyarak alevleri söndürmeye çalışan itfaiye ile asker hak etti.

GÜNEY’DEN YARDIM TALEBİ SİLİHTAR SARAYI DUVARINA ÇARPTI

Alevler büyürken, Güney’den uçak gönderelim mesajı geldi. Ancak ne be ama Rum’a mı kaldık düşüncesinde olan Vatan, Millet Sakarya kitabı yazarı, Milli Vatancılar,  ‘Nayır’ Nolamaz’ı bastı. Güney’den gelecek yardımı ellerinin tersi ile itti. Güneyden yardım talebi Silihtardaki Saray’ın duvarından geri dönünce, olan  ormanlarımızdaki çam ağaçları ile zeytin ağaçlarına oldu. Neyseki, daha sonra Barış Gücü yangın helikopteri ile Türkiye’den yangın söndürme helikopteri geldi de yangının önü alındı.

KÜLLİYE, KORUMA ORDUSUNA HARCANANLAR İLE ALINAMAZMI?

Peki ‘Külliye’ meraklısı ‘Cumhurumuza, ‘Külliye yapılacağına, bir yangın helikopter alınamazmı? Veya Askerdeki bir helikoptere  gerekli aparatlar takılarak gerektiğinde yangına müdahale etmesi sağlanamazmı? Cumhurbaşkanına 20 koruma ve ailesine sağlanan makam araçlarına harcanacak paranın yanısıra, eskiden bir tane koruması bile olmayan, ancak tek ayak üstünde bir tane yetmedi 3 koruma isteyen, Zorlu Töre’nin makam ve  koruma arabası ile 3 korumasına yapılacak harcama yangın helikopteri alımına harcansa ‘Kadı Günah’mı yazar? Hatta bir muka yaramayan, taş üstüne taşı geçtim, kağıt üstüne kale koymayan, süs bitkisi gibi yaşayan, bazı dış temsilciliklere harcanacak paralar yangın helikopteri alımı için harcanamazmı?

CUMHUR EV LAMBASI OLMA YERİNE PROJEKTÖR OLUP ÜLKEYİ AYDINLATMALI

Ayşaba’ Cumhur halk demektir. Cumhur başkanı külliyeyi yapacağım ısrarı yerine, bir başka deyişle sadece kendisini aydınlatacak olan ev lambası olma yerine, sokak lambası ve cadde projektörü olmalı ve ülkeyi aydınlatmalı. Sokak kabadayısı gibi muhalefetle ikide bir kavga etmemelidir.  Sosyal medyada dövizin TL’yi evire çevire dövdüğü, ağzını burnunu kırdığı pozisyona düşmemelidir. Buna fırsat vermemelidir. Erdoğan’a şirin gözükme ayaklarında her eleştiri yapana, toplantılarda konuşmacı olanlara, müdahale edip, Erdoğan’ı savunur duruma düşmemelidir. Allah aşkına artık sussun ve memlekete sakinlik gelsin dedi. 

GÜNÜN KARİKATÜRÜ

Fıkra

Havayı dövmeye devam et

Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu.

İki boksör ringde kıyasıya dövüşüyorlardı.

Ama birinin durumu pek kötüydü.

Yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu.

Raund arasında menejerine sordu:

 "Maçı almam için bir şansım var mı?"

Menejeri bir yandan terini kurularken diğer taraftan:

"Elbette var, diye cevap verdi.

Etrafındaki havayı dönmeye devam et.

 Böylelikle rakibini zatüreden öldürebilirsin.