Türkiye'nin büyük bölümünü etkisi altına alan kuraklık nedeniyle geçen yıl belli ürünlerde rekolte kaybı yaşanmış, bu da gıda fiyatlarında artışa sebep olmuştu. Meteoroloji uzmanlarına göre, Türkiye, coğrafi konumu ve iklim itibariyle kuraklığa yatkın bir ülke. Bu nedenle su kaynaklarını tasarruflu kullanması gerekiyor.
Dün yapılan 1. Su Şurası'na canlı bağlantıyla katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, su kaynaklarının doğru kullanımı amacıyla "Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Havza Bazlı Su Verimliliği Eylem Planları" hazırlanacağını belirterek alınacak önlemleri sıraladı.
Peki kuraklıkta son durum ne?
Soruyu İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen ile İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Deniz Demirhan cevapladı.
Prof. Dr. Orhan Şen / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Kuraklık sürüyor. 2022'de de sıkıntı devam edecek"
Prof. Dr. Şen, kuraklığın devam ettiğini söyledi. Şen'e göre kuraklık bir senede bitmez. Ayrıca iklim değişikliğinden dolayı Türkiye zaten kuraklık riski altında.
Tarım açısından kuraklık riskinin devam ettiğini vurgulayan Şen, "2022'de de sıkıntı devam edecek. Kuraklıkla ilgili Türkiye'nin çok önemli işler yapması lazım. Cumhurbaşkanı da 'önlem alacağız' diyor. Nedir o önlemler?" dedi.
"Buharlaşmayı önleyecek çalışmalar yapılacak" diyen Prof. Dr. Şen, "Bazı yörelerde yağış artırımı çalışmaları yapabilir. Başka türlü yolu yok. Temiz suyun yüzde 75'i tarımsal sulamaya, yüzde 3'ü içmeye, geri kalanı sanayiye gidiyor. O açıdan yetmiyor su" diye konuştu.
Şen, Ocak'tan sonra yağışların azalacağını iddia etti / Fotoğraf: AA
"Yılbaşına kadar yağışlar az, ocak, şubat ve martta normal, sonrasında yine azalacak"
Şen, bu yıl kasım ve aralık ayında yağışların az olacağını, 2022'nin ilk üç ayında biraz normale yaklaşacağını ondan sonra yine azalacağını belirterek, "Hiç yağmayacak diye bir şey yok ama işte bu ne oluyor yağışlardaki azlık yani meteorolojik kuraklık sonra hidrolojik kuraklığa dönüşüyor. Hidrolojik kuraklık da nedir barajlardaki akarsulardaki suyun azalmasıdır. Dolayısıyla sulamayla ilgili sorunların çıkmasıdır" ifadelerini kullandı.
"Tarımsal kuraklığın sonundan sosyoekonomik kuraklık da meydana gelir"
Türkiye'nin her zaman kuraklık riski altında olduğunu hatırlatan Şen, bundan dolayı ülkenin tarım politikasını gözden geçirmesi gerektiğini kaydederek, şunları ifade etti:
"Daha az su tüketen ürünlere yönelmeliyiz. Çok su gerektiren ürünlerden vazgeçilmesi lazım. Onları ithal edebilirsin. Hangi bölgede ne ekilebilir onu uzmanlarla kararlaştırılması lazım. Su olmayan yerde çok su gerektiren ürün ekersen o tarımdan verim de alamazsın, üründe eksik olur. Tarımsal kuraklığın sonunda sosyoekonomik kuraklık da meydana gelir."
Dr. Deniz Demirhan / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Eylülde yağan yağışların kuraklığa etkisi olmadı"
Deniz Demirhan da kuraklığın sürdüğünü, geçen eylül ayının kısmen yağışlı geçmesinin bu durumu değiştirmediğini belirtti.
Demirhan, yağışların bir dönem fazla olmasının kuraklığın tam olarak geçmesi anlamına gelmediğini, eylülde yağışların görüldüğünü fakat bunun etkisinin az olduğunu vurguladı.
"Yağışların nerede görüldüğü önemli" diyen Demirhan, "Uzun vadede kuraklığın geçtiğini söylemek için eskiden olduğu gibi sonbaharda düzenli yağışların olması kış ayında da beklenen karın olması gerekli. Ancak biz bunu henüz yaşayamadık. Geçen eylülde özellikle Karadeniz bölgesinde çok artmıştı dönemsel olarak. Bu yağış evet havzaların dolmasına katkı sağladı ancak şehir merkezlerinde gerçekleşen yağışlar ise su baskınlarına, heyelana neden oldu. Bu şekilde yağan kuvvetli yağışları ve asfalta betona gelen suyu saklayamadığımız için kuraklık sürecine katkısı olduğunu söyleyemiyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye'nin 2030'a kadar su fakiri olma ihtimali çok yüksek"
Demirhan ayrıca Türkiye'nin 2030'a kadar su fakiri olma ihtimalinin çok yüksek olduğuna dikkati çekerek, dünyanın iklim politikalarında değişikliğe gidilerek önlemler alınmaması halinde 2100 yılına kadar sıcaklıkların artmasının normal olduğunu vurgulayarak "Sıcak ve kurak bir döneme giriyoruz" uyarısı yaptı.
Baki Remzi Suiçmez / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Tarımda yine kriz yılı olacak"
Peki süren kuraklığın devam etmesi ve gelecek yılda da etkili olması tarımı nasıl etkiliyor ve etkileyecek?
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Suiçmez, "Kuraklık bir periyod. Bir anda kesilmez" dedi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün (MGM) aylık verilerine baktıklarını ve herhangi bir olumluluk göremediklerini dile getiren Suiçmez, "Güncel MGM ve TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi) verileri açıklandıkça net oranlar söyleyebiliriz. 2022 yılı tarımda yine kriz yılı olacak" ifadelerini kullandı.
Kuraklık çiftçileri zorluyor / Fotoğraf: AA
"Kuraklığa karşı önlemler kağıt üstünde kaldı"
Kuraklığın yaşanması muhtemel tarım krizinin önemli nedenlerinden biri olmakla birlikte başka nedenlerin de bulunduğunu sıralayan Suiçmez, şunları söyledi:
Destekler açıklanmadı. Mevcut destekler yetersiz. Kuraklığa karşı alınacağı söylenen önlemlerin hepsi kağıt üstünde kaldı. Maliyet giderleri çok yüksek. Geçen sene Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kuraklığa karşı destek altında çok az ürüne, az bir destek verildi. Sulu tarım yapmak isteyen çiftçi kuraklıktan dolayı ne yapacağı konusunda bilgilendirilmediğinden beklemede. 2022 yılı bize göre yine tarımda üretici ve tüketici açısından kriz yılı olacak.
Abdullah Melik / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Gelecek sene temel gıda ürünlerinde ciddi artış yaşanacak"
Geçen yıl kuraklığın en ağır etkilediği bölgelerin başında Güneydoğu geliyordu.
Bu bölgede özellikle kuru tarım yapılan alanlarda ciddi rekolte kayıpları yaşandı.
Buradaki son durumu ZMO Şanlıurfa Başkanı Abdullah Melik, değerlendirdi.
Melik, kasıma gelmelerine karşın doğru dürüst yağış olmadığını aktararak, mevcut durumda değişiklik olmazsa gelecek sene de kuraklığın olacağını kaydetti.
"Önlem yok. Ne GAP'ı bitirdiler ne kuraklığa karşı doğru dürüst önlem alındı" ifadelerini kullanan Abdullah Melik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kuraklığa karşı ödeneceği söylenen miktarda ödenmedi. Buğday, arpa, kırmızı mercimekte kuru tarım yapacaklar daha tarlasını bile süremedi. Çünkü ellerinde para yok. Mazot ve gübre fiyatları arttı. Birçok tarla boş sürülmeden bekliyor. Gelecek yol gıda fiyatları hızlı biçimde artış gösterecek. Arpa ve saman üretimi olmayınca yem fiyatları da artacak. Bu et ve süt ürünlerini de artıracak. Temel gıda ürünlerinde ciddi artış yaşanacak."