Kusios: “Müzakerelere Crans Montana’dan devam etmeye hazırız ama Türk uyuşmazlığı engel oluyor”

Kusios: “Müzakerelere Crans Montana’dan devam etmeye hazırız ama Türk uyuşmazlığı engel oluyor”

Rum Hükümet Sözcüsü Kiriakos Kusios dün Kıbrıs sorunu, kapalı bölge Maraş, Fransız savaş uçaklarının Güney Kıbrıs’ta konuşlanması ve AB’nin Türkiye’ye yönelik tutumuna ilişkin çeşitli açıklamalarda bulundu.

Fileleftheros gazetesi, Rum Hükümet Sözcüsü Kiriakos Kusios’un dün yaptığı açıklamada, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerine devam etmeye hazır olduğu mesajını verdiğini yazdı.

Habere göre Kusios, “Omorfo Belediye Meclisi” üyelerinden oluşan bir heyeti kabulünde yaptığı açıklamada, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerine devam etmeye hazır olduğunu iddia etti.

“MÜZAKERELERE CRANS MONTANA’DA KALDIĞI YERDEN DEVAM ETMEYE HAZIRIZ AMA TÜRK UYUŞMAZLIĞI MÜSAADE ETMİYOR”

Kıbrıs Rum tarafının, müzakerelere Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmeye hazır olduğu ancak Türk uyuşmazlığının buna müsaade etmediği iddiasında bulunan Kusios, Kıbrıs Rum tarafının bilindik tezlerini yineledi.

Gazete, sözde “Omorfo Belediye Başkanı” Viktoras Haciavraam’ın ise görüşmede, Omorfo kökenli Rumların görüşlerini içeren bir mektubu Anastasiadis’e iletilmek üzere Kusios’a sunduğunu belirtti.

Haciavraam görüşmede yaptığı konuşmada ise, “sorunun Türkiye’den kaynaklandığını bildiklerini ancak şu anda çözüme her zamankinden çok ihtiyaç olduğunu” belirterek “birçok kuşağın gelip geçtiğini ve artık en azından kurtarabileceklerini de kaybetmek istemediklerini” vurguladı.

Haciavraam, söz konusu mektubu hali hazırda BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üye ülkesine ilettiklerini, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e iletilmek üzere BM’ye de vereceklerini sözlerine ekledi.

“HİÇ KİMSEYE BAĞLI DEĞİLİZ”

Gazete bir diğer haberinde ise, Kusios’un, Fransız savaş uçaklarının Güney Kıbrıs’a konuşlanması konusunda Türkiye ve KKTC’den gelen tepkilere ilişkin yaptığı açıklamaya da yer verdi.

Kusios, “hiçbir devlete ve de özellikle işgal altındaki topraklarımızda sözde faaliyet gösteren bir işgal oluşumunun tezlerine bağlı olmadıklarını” ifade ederek “Kıbrıs bağımsız, egemen ve AB ile BM’ye tam üye olan bir ülkedir” şeklinde konuştu.

Bölgede istikrarsızlık olmasını veya Kıbrıs’ı militarize etmeyi amaçlamadıklarını iddia eden Kusios,  “ancak kendi çıkarlarımızı koruma hakkına sahibiz” şeklinde konuştu.

AB VE BM’YE CESARETSİZLİK SUÇLAMASI

Öte yandan Haravgi gazetesi, Kusios ve Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in AB ve BM’ye karşı eleştirilerde bulunduklarını, böylece Kıbrıs Rum kesiminin tezlerinin AB ve BM’de kabul görmediğini de kabul etmiş olduklarını yazdı.

Hristodulidis’in dün Fileleftheros gazetesine verdiği röportajda BM’ye yönelik eleştirilerde bulunduğunu hatırlatan gazete, Rum sözcünün de dün benzer açıklamalarda bulunduğunu aktardı.

Habere göre Kusios, özellikle Avrupa Birliği’ne yönelik eleştirilerde bulunarak AB’nin, “Doğu Akdeniz’de yaşananlar konusunda rol üstlenme ve caydırıcı politikalar uygulama konusunda cesaretsiz olduğu” iddiasında bulundu.

Türkiye’yi yatıştırma girişimleri ve kendilerine verilen dayanışma mesajlarının, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini engellemeye yetmediğini belirten Kusios, gerek kendileri gerekse Yunanistan tarafından yürütülen diplomatik girişimlerin sonuçlarından memnun olmadıklarını da vurguladı.

Kusios, yaşanacak gelişmelerle birlikte Türkiye’nin en sonunda bazı mesajlar alacağına inandıklarını, eğer bu gerçekleşmezse de, Avrupalı ortakları ve uluslararası toplumun en nihayetinde Türkiye’ye bedel ödetecek önlemler alacaklarına inanmak istediklerini sözlerine ekledi.

Haravgi gazetesi bir diğer haberinde ise, Kusios’un kapalı bölge Maraş konusunda da bir açıklamada bulunarak Anastasiadis’in bu konudaki sözlerini hatırlattığını yazdı.

Habere göre Kusios, kapalı bölge Maraş’ın, Kıbrıs sorunu ve Türkiye’nin AB sürecinde özlü bir role sahip olduğunu iddia ederek, Maraş’ın açılması planlarının uygulanmasının Kıbrıs sorununun çözümü ve Türkiye’nin AB’ye katılımında ciddi bir sorun teşkil edeceğini savundu.