Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Beliz Belgen Kaygısız “Kronik Bel Ağrılı Hastalarda Fizyoterapi ve Rehabilitasyonun Önemi” üzerine bilgilendirmelerde bulundu.
Bel ağrısının, kas iskelet sistemi yaralanmaları arasında en sık görülen sorunlardan biri olduğunu belirten Kaygısız, “Günümüzde erişkin populasyonun %75-85’i yaşamlarının bir döneminde bel ağrısıyla karşılaşmakta ve ilerleyen zaman içinde bu kişilerin %80-85’inde bel ağrısı tekrarlamaktadır” dedi. Kaygısız, sıklıkla görülen sağlık sorunlarından biri olan bel ağrısının, tıbbi harcamalar, fonksiyonel yetersizlikler, iş gücü kaybı ve sakatlığın önemli nedenleri arasında olduğunu ayrıca, ağrı korkusuna bağlı hareket kısıtlılığı, yaşam kalitesinde azalma, depresyona, uyku düzeninde azalma da görülen sorunlar arasında yer aldığını ifade etti. “Son yıllarda yapılan toplum temelli çalışmalarda, özellikle gelişmiş toplumlarda iş gücü kayıplarında önemli bir neden olarak gösterilen kronik bel ağrısı, 45 yaş altında en sık fonksiyonel yetersizlik sebebi olarak da bildirilmektedir” diyen Kaygısız, birçok değişik nedene bağlı olarak gelişebilen bel ağrısı ataklarının %95’i ilk 6 haftada iyileşme göstermekte, %5’inde ise semptomlar ve fonksiyonel yetersizlik devam ederek kronik duruma gelmekte olduğunu dile getirdi.
Fizyoterapi uygulamaları sırasında hastaların aktif katılımı ile yapılan dinamik bel ve omurga egzersizleri ile bel ağrısının tedavisinde etkin sonuçlar elde ediliyor
“Eski yıllarda 6 ayı geçen bel ağrısı kronik olarak kabul edilirken, günümüzde bu süre 6 haftaya kadar inmiştir. Kronik bel ağrısı olan kişilerin aktivitelerini kısıtlaması sonucunda kas kuvveti, dayanıklılık ve esneklikte azalma olduğu açıklanmıştır. Ayrıca ayakta durma, yürüme, merdiven çıkma, eğilme ve ağırlık kaldırma gibi günlük yaşam aktivitelerinde duruş bozuklukları ve vücut mekaniğinde bozulma görülebilmektedir” diyen Kaygısız, son yıllarda yapılan çalışmalar bel ağrısı nedeninin uzman bir doktor tarafından belirlenmesinin ardından multidisipliner bir yaklaşım ile, ağrı ile birlikte fonksiyonel yetersizliği ve psikososyal sorunları iyileştirilip kronik bel ağrılı hastaların aktif yaşam ile aktif çalışma hayatına kazandırılmaları esas hedef olarak belirtilmekte olduğuna dikkat çekti. Kaygısız sözlerine şöyle devam ederek, “Bel ağrısı tedavisinde medikal tedavi/ilaç tedavisi ile birlikte değişik fizyoterapi uygulamalarını içeren konservatif tedavi programları ve koruyucu rehabilitasyon programları tedavinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Birçok güncel çalışmada fizyoterapi uygulamaları sırasında hastaların aktif katılımı ile yapılan dinamik bel ve omurga egzersizleri ile bel ağrısının tedavisinde etkin sonuçlar elde edildiği, ağrının ve tekrarlamaların önlenebileceği belirtilmektedir” dedi.
Kaygısız: Bel ağrılı hastaların fizyoterapi programlarında en önemli prensip, hastaya en uygun egzersiz programının verilmesidir
“Her egzersiz yönteminin etkinliğinin farklı olması nedeniyle bel ağrılı hastaların fizyoterapi programlarında en önemli prensip, hastaya en uygun egzersiz programının verilmesidir” diyen Kaygısız, egzersiz eğitiminde temel amacın, kas kuvvetini, esnekliği, enduransı arttırmak, gövde stabilitesini kazandırmak ve yaralanmış dokunun iyileşmesine katkıda bulunmak olduğunu ve egzersiz tedavisinin, ağrı, kas kuvveti, esneklik, endurans, fonksiyonellik ve yaşam kalitesi üzerine olumlu etkileri ve güvenli olması nedeniyle, fizyoterapi programlarında en sık tercih edilen ve programın önemli bir kısmını oluşturan tedavi yöntemi olduğunu belirtti.
Kaygısız son olarak, “Bel ağrısına neden olan problemli bölgenin ağrı oluşmadan korunması da oluşan bel ağrısını tedavi etmek kadar önemlidir. Fizyoterapistler tarafından yürütülen koruyucu rehabilitasyon uygulamaları çerçevesinde ise bel ağrısının önlenmesi açısından, ağrıyı başlatan ve devam ettiren faktörleri tanımak ve bu faktörleri önlemek çok önemlidir. Bel ağrısının önlenmesi açısından, omurgayı destekleyen gövde kaslarının kuvveti, enduransı, esnekliği ve omurganın stabilizasyonunun değerlendirilmesi ve yapılacak uygulamalar ile bu alanların desteklenmesi de oldukça önemlidir” dedi.