LEFKOŞA SEVDALISI BİR ŞAİR: MEHMET LEVENT

Uzm.Çağın ZORT (M.A)

Lefkoşa sevdalısı bir şair olan Mehmet Levent, 1946 yılında Lefkoşa’da doğdu. Liseyi bitirdikten sonra gazetecilik yaptı. Gazeteciliğe de yine Lefkoşa’da “ Akın” ile başlar ve daha sonra 1965- 1070 yılları arasında yayınlanan “ Öğrencinin Sesi” gazetesini kurar ve yönetir. Mehmet Levent, daha İngiliz döneminde haksızlıklara, şiirleriyle isyan eder…1976 yılında kamu hizmetine girmiştir. 1976’dan 1997’ye kadar, Gençlik Dairesi, Kıbrıs Türk Folkloru Araştırma-Eğitim Merkezi'nde eğitmen olarak çalıştı. Şair Mehmet Levent, pek çok yarışmalarda ödüller kazandı. Özellikle Ulusal Direniş Dönemi’nde şiirleriyle öne çıkan şair, daha sonraları ulusal şiir yanında sosyal konularda da şiirler yazmaya devam etti. Şiirleri, yalın bir yapıdadır. Kolayca anlaşılabilen bir üslûba sahiptir. Mehmet Levent’in “Özgürlük ve Barış Marşı” adlı şiiri, Ulusal Marş Yarışması’nda birincilik almıştır. Eserleri: Sensizlik, 1963, şiir; Erenköy Mektubu, 1965, şiir; Bir Uçtan Bir Uca, 1965, şiir; İçimizdeki Sen, 1967, şiir; Barış Harekâtı, 1975, şiir; Talasemia Çiçekleri Açmasın, 1983, 1987, şiir; Duy Acının Sesini, 1986, şiir; Folklorik Skeçler, 1987, şiir; Bu Vatan Bizim, 1989, şiir; Lefkoşa Beni Duyuyor musun? 1995, şiir; Aşkın Seyir Defteri, 1998; Beni Gök Kuşağının Altında Bekle, 1999.   ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER: Lefkoşa'nın soyulan temiz yanı, ondan ayrı kalamaz. Öylesine bir tutku ile bütünleşti ki Lefkoşa ile kaya yarıklarına kök salmış yüz yıllık zeytin ağacı gibi yok etmek için ikisini de yaşamlarından söküp koparmak parçalamak gerek. Böylesi bir sevgi koca yüreğinde çocukluk ve gençlik anıları ile kaldı. Mehmet Levent bizlere belgesel boyutlarda uzun soluklu bir şiir yazdı, Lefkoşa...   Yağmurunda sırılsıklam ıslandım Rüzgârında yaprak yaprak savruldum On beşinde sevdalara tutuldum Aşkın beni sarhoş etti Lefkoşa Sen yasemin gözlüm, akasya saçlım Sen hurma ağaçlım, Dikili Taşlım Sen telli duvaklım, sen gelin başlım Aşkın beni sarhoş etti Lefkoşa Üç günde hasretin başıma vurur Andıkça adım içim burkulur Saraylar gözümde hep zindan olur Aşkın beni sarhoş etti Lefkoşa Sen içimde yangın, başımda duman Sen çağlar içinde bir sonsuz zaman Sen bitmez çilelim, sen karasevdam Aşkın beni sarhoş etti Lefkoşa… Bu Vatan Bizim adlı kitapla şair, “ 1571’den Günümüze Kıbrıs Türkünün Ulusal Mücadelesi” konulu oratoryo metni yazma yarışması birinciliğini de alır.   “ ve bir gün hain gözler çöreklendi üstümüze artık ne gecemiz gece ne günümüz gün başımızda sömürgecilerin kılıcı yüreğimizde zehirden beter bir acı boynu bükük yetimler gibi kalakaldık yürekten değil çaresizlikten selam durduk sömürgecinin bayrağına marşına yüreğimize ay-yıldızın aydınlığı vurdukça inandık bir gün mutlaka kara bulutların kaçacağına bu toprak bizim vatanımız…”     (Bu Vatan Bizim)     Güfte yarışmasında birinci seçilen şiiri:   ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ “Selam sana Mücahit, Mehmetçik selam sana Selam bu topraklardan fışkıran şehit kana Barışa, özgürlüğe, bağımsızlığa selam Selam aya yıldıza, ak yarınlara selam… Türk doğduk, Türk yaşadık, yine Türk kalacağız Hepimiz bir Mücahit, burçlarında sancağız Dağlar gibi direndik, yıkılmadık yıllardır Dün vardık, bugün varız, yarın var olacağız Akdeniz göklerinde güvercinler salınsın Özgürlük şarkıları, dağa taşa yazılsın Hakkın ve adaletin bükülmez kolu gibi Yaşasın Kuzey Kıbrıs, Cumhuriyet yaşasın…”  Şairin, “TALASEMİA ÇİÇEKLERİ AÇMASIN”  adlı şiir kitabı büyük yankı uyandıran bir kitaptı. Neredeyse günümüze kadar uzanan AKDENİZ ANEMİSİ adıyla da bilinen hastalık, genetiktir. Toplumun dinmeyen yarasıdır o yıllarda. Hemen her evde bir tane vardır, bağrı yakan… O yılların olanaksızlıklarıyla insanları çaresiz kılan… Bu kitap o yıllarda bir misyonu üstlenmiş ve Talasemia toplum gündemine oturmuştu: “ Biz talasemia çiçekleriyiz Kanla beslenen… Boynumuz büküktür Ve sarı sarıdır yüzlerimiz Ne ekmek ne su Ne hava ne güneş Yaşamamıza yetmez İçimizdeki canavar Aç bırakmaya gelmez Kan gerek bize kan Onbeşte bir, yirmide bir, ayda bir Ama her zaman…” BİR TALASEMİALI ÇOCUĞUN YAŞAMINDAN KESİTLER Ben içinizden biriyim ablalar abiler, Belki sizin çocuğunuz, Belki komşunuzun çocuğu Kardeşiniz belki Yahut herhangi biri içinizden.   Nasıl oldu bilmiyorum Talasemia derler bir korkunç vampir Daha doğar doğmaz giriverdi küçücük bedenime Ve artan iştahla her gün Başladı kanımı işlemeye..   Hayal meyal hatırlarım şimdi Bir doktor dönüşüydü Annemin babamın boynu büküldü Bakıp bakıp yüzüme Gözlerinden oluk oluk yaşlar döküldü Bense ne olduğunu anlayamadım…   Aldılar götürdüler Küçücük bedenimi Bir yatağa yatırdılar Etrafımda beyazlar giymiş ablalar Başucumda bir şişe kan Tuttular ellerimden ayaklarımdan Ve koluma bir iğne batırdılar   Bağışla beni öğretmenim Dün okula gelemedim Kan alma günümmüş Hastaneye götürdü babam Oysa yeni bir konu vermişsiniz Bileşik yazıya geçmişsiniz Baba yazmış arkadaşlarım Ne olur Kızmayın bana öğretmenim Size söz veririm Yarından geç olmaz ben de Baba yazmayı öğrenirim…         KAYNAKÇA Atun, Suna. Kıbrıs Türk Edebiyatı. SAMTAY VAKFI Yayınları:36. Lefkoşa, 2009. Fedai, Harid. Kıbrıs Türk Kültürü Bildiriler 1. Ankara, 2002. Kıbrıs Türk Edebiyatı.KKTC Eğitim Bakanlığı Yayınları. Kasım, 1989. Serdar, Gülgün. Şairlerimiz Şiirlerimiz. Lefkoşa, 2000. Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi. Cilt 9. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1997. http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=4010 http://www.starkibris.net/index.asp?haberID=131197