Alevtina Şernina 91 yaşında. Küçük bir kız çocuğuyken, 2’nci Dünya Savaşı’nda, 8 Eylül 1941-27 Ocak 1944 arasında süren Leningrad Kuşatması sırasında oradaydı; hayatta kaldı.
Leningrad’da Alman kuşatması başladıktan 81 yıl sonra yaşadığı kent yine kuşatıldı. Ukrayna’nın ikinci büyük kenti Harkov’da yaşayan Şernina bu kez de Rus ordusunun kuşatması altında. Üstelik ilerleyen yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle oturduğu apartmanın merdivenlerinden inip sığınağa bile gidemiyor.
Onun öyküsünü basına anlatan gelini Natalia, Şernina’nın destek almadan yürüyemediğini, kalbiyle ilgili sorunlar nedeniyle aşağı inemediğini anlatarak isyan etti: “Bombalar burnunun dibine kadar geldi. Apartmandaki camlar kırıldı ama o orada korumasız halde kaldı.”
Rusya’nın işgali öncesinde kayınvalidesinin konuşabildiğini ancak işgal başladıktan sonra yaşlı kadının ‘sustuğunu’ söyleyen Natalia, bombardımanlar sırasında kendisinin de çok korktuğunu ifade etti: “Mutfakta çay koyuyordum. Neye uğradığımı şaşırdım. Ne olduğunu anlayamadan camların ardında ateş topları gördüm. Camlar sarsıldı.”
Kayınvalidesinin kırık camdan içeri soğuk hava giren evinde, benzi solmuş halde üzerinde battaniye, yanında elektrikli ısıtıcıyla oturduğunu anlatan Natalia şunları söyledi: “Onun küçücük bir kızken Leningrad’da yaşadıklarını biliyorum. O zaman da açlık, soğuk ve çatışma içindeymiş ve şimdi bu ileri yaşında yine aynı koşullar altında. Bunu kabullenemiyorum. Çocukluğunda yaşadıklarını hayatının sonunda tekrar yaşaması beni çok üzüyor.“
Rus birliklerini Leningrad’ı 872 gün süreyle kuşatma altında tutan ‘faşistlerle’ karşılaştıran Natalia: “Bunlar kimi, neyi savunmak için geldi” diyerek tepki gösterdi.
Kayınvalidesinin yüz binlerce insanın öldüğü, tarihi en kanlı kuşatmalarından birinde hayatta kaldığına dair resmi belgeyi gösteren Natalia, Rus sınırına 40 kilometre mesafedeki Harkov’u işgal başladıktan sonra çok sayıda insanın terk ettiğini ancak o ve ailesinin işgal ne kadar sürerse sürsün kalacağını söyledi: “Alevtina’yı bu halde bir yere götüremeyiz. O bu haldeyken biz de gidemeyiz. Ayrıca kızım da doktor, bir doğum hastanesinde çalışıyor. İşgal başladıktan sonra işe gitmek için günde 10 kilometre yürüyor çünkü kentte toplu ulaşım çalışmıyor. Hastanede çalışan doktorların sadece üçte biri kaldı. Her siren sesi duyulduğunda içimi korku kaplıyor Alevtina’yı nasıl koruyacağız diye. Aşağı taşımaya çalışsak bile zamanında yetiştiremeyiz.”