Hatırlayacaksınız,Ercan olayı Yüksek Yönetim Denetçisi tarafından deşifre edildikten sonra Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu çıkmış ve şebekelerden bahsetmişti.
Ve bu şebeklerle mücadele etmeyi sürdüreceklerini söylemişti.
Oysa konu 11 milyin 250 bin dolarlık bir hizmet alımının sorgulanmasıydı.
Burada iddia edilen bakanın yetkisini aşan kararlar vermesiydi.
Lakin Tahsin Bey konuyu şebekelere getirmiş, hatta yaptığı bu yanlış icraatı deşifre eden yüksek yönetim denetçisi Emine Dizdarlı’yı da bu şebekelerin yönlendirebileceğine vurgu yapmıştı.
Ve/ fakat bugüne kadar ne Tahsin Bey, ne de adli makamlar Tahsin Bey’in mücadele içerisinde olduğu bu şebekeleri açıklayamamışlardır.
Bu olayın üzerine çok zaman geçmeden ülkede süregelen adli vakalarda patlamalar yaşandı.
Bunun üzerine polis genel müdürlüğü tarafından bir açıklama yapıldı.
Ve bu açıklamada dendi ki, “mafya tarafından tehdit ediliyoruz.
Fakat bu bizleri yıldırmayacaktır, halkımız endişeye kapılmasın, kararlılıkla suç örgütlerinin üzerine gitmeye devam edeceğiz.”
Eyvallah dedik.
Çok geçmedi kürtaj olayı patladı.
Konuya müdahil olduğu iddia edilen 4 doktor tutukladı.
Bu 4 doktordan 2’si sağlık gerekçeleri ile Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde müşade altında tutuluyorlarken, bu kez de ülkenin önemli doktorlarından birisi olan Dr.Gülgün Vaiz tehdit edildiklerini açıkladı.
Bunun hemen akabinde de yine ülkenin önemli doktorlarından olan ve ayrıca Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde Başhekim Yardımcısı olarak çalışan Dr. Bülent Dizdarlı’dan çarpıcı bir açıklama daha geldi.
Ve Dr. Bülent Dizdarlı mafya sağlığa el attı dedi.
Velhasıl buradan anlıyoruz ki Kuzey Kıbrıs’ta devlet mafya etkisi altında.
Zira bakanı çıkıp şebekelerle mücadele ettiğini belirtiyor.
Bu şebekeler haliyle mafya oluyor.
Polisi çıkıp mafya tarafından tehdit edildiğini açıklıyor.
Doktoru çıkıp tehdit ediliyoruz diyor.
Bir başka doktor çıkıp mafyanın sağlığa da el attığını söylüyor.
Bu insanların hepsi de devleti temsil ediyorlar.
Bu devletin bakanı, bu devletin polisi, bu devletin doktoru.
Hepsinin de serzenişi mafya noktasında birleşiyor.
Peki bu neyi gösteriyor?
Yani bugün mafya, devletin farklı kurumlarının işlevine kadar müdahale edebilecek alan yaratmışsa kendine, bunun bir tek açıklaması olur.
O da devlet mafya ilişkilerinin geldiği ürkütücü noktadır.
Mafyanın aslında devlet içerisinde olduğudur.
Peki bu nasıl açıklanır?
Galiba ilk yazmam gerekeni en sonuna bıraktım.
Çökmüş yapının, işlevini yitirmiş bozuk sistemin yarattığı boşluktan yararlanan gruplar var bu ülkede.
Bu gruplar hemen hemen devletin her kurumunda etkili.
Şöyle bir başınızı kaldırın ve bu kurumlarda zamanı ile sabit gelirle çalışmış veyahut halen çalışmakta olan bir takım insanların sürdürdükleri hayatların standartına bakın.
Kendilerinin veyahut aile bireylerinin edindikleri mallara, mülklere bakın.
Hatta mümkünse iyice bakın.
Çünkü devlette mafyanın bu kadar etkili olmasının cevabı buralarda saklıdır.
Hoş artık saklı mıdır?
O da tartışılır.
Çünkü herşey ayan beyan ortadadır.
Siz görmesini bilin yeter.