Maliye Bakanı Birikim Özgür, Türkiye'nin, adaya deniz altından su taşınması projesine ilişkin taahhütlerini yerine getirdiğini belirterek, suyun yönetim ve işletmesiyle ilgili hükümetler arası anlaşmanın önümüzdeki günlerde imzalanacağını söyledi.
Özgür, AA muhabirine su projesi başta olmak üzere adadaki ekonomik gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ile KKTC arasında 2010'da varılan anlaşmayla KKTC’ye deniz altından su taşınmasının kararlaştırıldığını hatırlatan Özgür, "Türkiye, bu konuda taahhütlerini yerine getirmiş bulunuyor. Özveriyle bu aşamaya gelindi. Biz bunun bilincindeyiz" dedi.
Türkiye'den KKTC'ye gelen suyun yönetim ve işletmesiyle ilgili temasları hakkında bilgi veren Özgür, hükümetler arası bir anlaşmanın hazırlandığını söyledi.
“ALTERNATİFLİ BİRKAÇ ANLAŞMA METNİ HAZIRLADIK”
İki devletin anlaşmayla birlikte KKTC’ye taşınan suyun verimli şekilde Kıbrıs halkına sunulabilmesi için gerekli altyapıyı oluşturacaklarını belirten Özgür, "8-9 Şubat'ta gerçekleştirdiğimiz toplantılarda iki devletin, tabii ki başbakanlarımızın, hükümetlerimizin onayına sunacağımız, alternatifli birkaç anlaşma metni hazırladık. Bu önerilerden birini iki devlet belirleyecek ve uygulamaya sokacak gibi görünüyor" diye konuştu.
Su projesini "Kıbrıs tarihinin en büyük yatırımı olarak" niteleyen Özgür, "Çok hızlı bir şekilde bu projenin geriye kalan kısmının tamamlanması adına biz, üzerimize düşeni bundan sonra da yapacağız" dedi.
Dünyada bir ülkeden diğer bir ülkeye deniz altından ilk defa su taşındığının altını çizen Özgür, yap-işlet-devret ihalesi sonrasında görevlendirilecek işletmenin haklarını ve sorumluluklarını belirleyen anlaşmanın önümüzdeki günlerde iki devlet arasında imzalanacağı bilgisini verdi.
Özgür, "İnşallah bütün dünya bu güzel projenin nihayete vardığını, halkımızın da bu nimetten en iyi şekilde yararlandığını görebilecek" diye konuştu.
"600-700 MİLYON TL CİVARI ALTYAPI YATIRIMI OLACAK"
Suyun tüketilmesinde önceliği günlük kullanıma vereceklerini belirten Özgür, 4-5 yıl içinde suyun dağıtımı için 600-700 milyon TL civarında altyapı yatırımı yapılacağını söyledi.
Özgür, sözlerine şöyle devam etti:
"Yatırımlar yap-işlet-devret modeliyle olacağı için bu, ülkemize dış sermaye girişi anlamını da taşıyor. Dolayısıyla daha altyapı çalışmaları devam ederken ekonomimize de ciddi bir katkı sağlamış olacak. Kuşkusuz bu altyapı çalışmaları öngörülen zirai sulamaları da kapsayacak. İkinci bir ihaleyi de zirai sulama amaçlı gündeme getireceğiz. Dolayısıyla Türkiye ile belirleyeceğimiz alanlara zirai sulama amaçlı sular da taşınacak. Bu da tabii ki tarım sektörümüzün doğru stratejilerle gelişmesine ve ekonomimize süründürülebilir bir şekilde katkı yapmasına hizmet edecek bir konu olacak"
“KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE DURABİLECEK BİR SİSTEMİ KKTC’DE TESİS EDELİM"
Türkiye ve KKTC arasında henüz imzalanmayan 2016-2018 ekonomik programından beklentilerini de dile getiren Özgür, ülkesinde uzun yıllardır süren izolasyonların neticesinde bütçe açıklarının meydana geldiğini ve bu bağlamda Türkiye’nin KKTC'ye sunduğu hibe ve kredi hizmetlerinin devam ettirilebilmesinin büyük önem taşıdığını dile getirdi.
"Biz Kıbrıs Türkleri olarak, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için sürdürülebilir bir ekonominin oluşturulmasını ve bu maksatla da yapısal bir değişimin hayata geçirilmesini istiyoruz" diyen Özgür, KKTC’de uzun yıllar içinde kamu ağırlıklı bir rejim oluştuğuna dikkat çekerek, köklü reformlara ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
2016-2018 programını oluştururken bazı reformları hayata geçireceklerini Türkiye'ye ilettiklerini aktaran Özgür, "Biz bu reformları hayata geçirirken siz, bizim yanımızda durun bize destek olun, koşullu bir destek olsun bu dedik. Sizin taahhütleriniz de belli olsun, bizim taahhütlerimiz de belli olsun.
Hatta yıllar içinde bizim bütçemize destek vermeyi tamamen durdurun. Biz, altyapımızı ve özel sektörümüzü geliştirmek için Türkiye’nin kaynaklarını kullanıyor olalım. Ve bu reformları yaptıktan sonra da herkesin arzusu olan kendi ayakları üstünde durabilecek bir sistemi KKTC’de tesis edelim. Bu da Kıbrıs’ta çözüme ve barışa katkı yapacak önemli bir hamledir diye ben düşünüyorum" ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE İLE KKTC ARASINDA TESİS EDİLECEK BİR ELEKTRİK KABLO HATTI İSTİYORUZ"
Özgür, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve İsrail'in Doğu Akdeniz'deki enerjinin kullanımı konusunda işbirliği başlattıklarını ve yakın geçmişte bu üç ülke liderinin de Güney Kıbrıs’ta bir araya geldiğini anımsatarak, ortaya çıkan yeni enerji kaynaklarının bölgedeki barışa ciddi katkı sağlayacağına inandığını söyledi.
İsrail ile Güney Kıbrıs arasında elektrik hatlarının birbirine bağlanması projesinin başlatıldığını hatırlatan Özgür, "Çok iyi bilinmektedir ki ihracat yolu sadece doğalgaz için değil aynı zamanda doğalgazın elektriğe dönüştürülerek de Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması gibi bir takım açılımlara da gebedir.
Bu noktada ben şunu söyleyebilirim, eğer Türkiye ile KKTC arasında bir elektrik kablo projesi hemen başlatılırsa ve eş zamanlı olarak muadil bir adım atılırsa Güney Kıbrıs ile İsrail arasındaki başlatılan projeye ciddi bir katkımız olur. Doğu Akdeniz bölgesindeki enterkonnekte sistemin içine girmemize de yardım edecek bir adım olur. Dolayısıyla, Türkiye ile KKTC arasında tesis edilecek bir elektrik kablo hattı istiyoruz" görüşünü dile getirdi.
"ELEKTRİK KABLOSU, KIBRIS'IN TAMAMINDA BARIŞIN TETİKÇİSİ OLUR”
Tesis edilecek elektrik kablosunun sadece barışa hizmet edeceğine vurgu yapan Özgür, "Ülkelerimiz arasındaki elektrik kablosu, Kıbrıs'ın tamamında bir çözümün ve barışın tetikçisi olur. Biz bunu çok istiyoruz. Bu projeyi başlatmak ve nihayete erdirmek aynı zamanda ülkelerimiz açısından bir prestijdir. Aynen su projesi gibi" dedi.
Rumların artık enerji konusunda tek alternatiflerinin Türkiye ile işbirliği olduğunu bildiklerine işaret eden Özgür, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aklın yolu birdir. Türkiye ile kavga yerine işbirliği yapılması gerektiğini artık Kıbrıslı Rumlar da görmüştür. KKTC ve Türkiye arasındaki elektrik kablosuyla Doğu Akdeniz'in doğalgaz rezervlerini Avrupa'ya taşımak mümkün olacaktır"
Özgür, gerek Türkiye gerekse KKTC’nin çok ciddi enerji ithalatı sorunu olduğunu vurgulayarak projeyle milli servetten büyük tasarruf yapılacağına dikkati çekti.
"EKONOMİK ALANDA YAPISAL BİR DÖNÜŞÜM İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Rum yönetimiyle müzakerelerin olumlu sonuçlanması durumunda KKTC'nin AB ile ekonomik olarak entegrasyonuna ilişkin de bilgiler veren Özgür, AB’ye girdikten sonra Yunanistan’ın düştüğü duruma düşmemek için kamu maliyesindeki borçları dengelemeleri gerektiğini belirtti.
AB’ye entegrasyonda en önemli konuların başında yapısal dönüşümün geldiğini vurgulayan Özgür, "Çözüme hazırlanma konusunda motivasyonumuz çok yüksek. Ama, Kıbrıs’ta çözüm olsa da olmasa da biz kendi ayaklarımız üzerinde durmak amacıyla ekonomik alanda yapısal bir dönüşüm için çalışıyoruz" dedi.
Özgür, çözüm halinde KKTC'ye uygulanan izolasyonların kalkacağını ve AB fonlarından çok daha fazla yararlanacağını öngördüklerini ifade ederek, başta turizm olmak üzere birçok alanda büyük bir potansiyele ulaşacaklarını tahmin ettiklerini söyledi.
"MÜLKİYET KONUSUNDA BİR TAKIM AÇILIMLAR YAPMAYA İHTİYACIMIZ OLABİLİR"
Kıbrıslı Rumların uzun süredir direnmesine rağmen, adada güç paylaşımı konusunda Kıbrıslı Türklerin eşitlik talebi olduğunu hatırlatan Özgür, şunları kaydetti:
"Ama görünen o ki artık bir denge var. Rumlar güç paylaşımı konusunda biraz geri adım atacaklar. Bizim de buna mukabil mülkiyet meselesinde bazı adımlar atmamız gerekecek. Bu dengeyi ve siyasi eşitliğimizi gözetmek adına toprak ve mülkiyet konusunda bir takım açılımlar yapmaya ihtiyacımız olabilir."
Mülkiyet ve toprak sorununun, çözümün önündeki en büyük engeller olduğunu ve sorunu çözerken finansmana ihtiyaç duyulacağını anlatan Özgür, "Sadece Türkiye değil, Kıbrıs konusuyla ilgili büyük devletler de gerek hibe, gerekse düşük faizli krediler şeklinde bu mülkiyet konusundaki çözüme katkı yapmayı öngörebilirler. Bu konuda ellerini taşın altına koyabilirler. İngiltere ve ABD bu noktada ilk akla gelen ülkelerdir. Bu, somutlaştırılması gereken bir süreç" dedi.