BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ekim ayı içinde yoğunluklu bir şekilde müzakerelere başlamak ve kısa bir süre içerisinde sonuç almak düşüncesinde olduklarını belirterek, Rum tarafının çözümü istemesi halinde, Mart ayında her iki tarafın da bir referandumla çözüme ulaşabileceğini söyledi. Eroğlu, New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile Genel Sekreterlik makamında bir araya geldi. Görüşme sonrasında BM'deki gazetecilere açıklama yapan ve ardından da Türkevi'nde bir basın toplantısı düzenleyen Eroğlu, Kıbrıs sorununun çözüm süreci konusunda, BM Genel Sekreteri Ban’ın ''Ekim ayı içinde yoğunluklu bir şekilde müzakerelere başlamak ve kısa bir süre içerisinde sonuç almak'' düşüncesinde olduğunu bildirdi. Ban ile yararlı bir görüşme yaptığını belirten Eroğlu, görüşmenin içeriğine ilişkin, “Kıbrıs Türk tarafı olarak, kapsamlı çözüme yönelik görüşmelere sonuç alıcı ve zaman takvimli bir çerçevede hemen başlamaya hazır olduğumuzu vurguladık'' dedi. Eroğlu, bu konuda topun, Kıbrıs Rum tarafında olduğunu söyledi. Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'e yönelttiği, ''Bugüne kadar yapılan anlaşmalara ve görüşmelerden elde edilen yakınlaşmalara sadık mı değil mi?'' sorusuna karşılık ''Bana bir sürü olumsuzluklar içeren bir mektup yazdı'' diyen Eroğlu, BM'deki gazetecilere hitaben, ''Sizden ricam Sayın Anastasyas’ın BM Genel Sekreteri’ne yazdığı mektubu okumanız ve değerlendirmenizdir'' dedi. Eroğlu, Anastasiadis'in, ''Koşulsuz müzakerelere gelmek isteriz'' sözlerine karşılık, ''Genel Sekreter’e yazdığı mektupta da bir dizi şartlar ileri sürdüğünü göreceksiniz'' dedi. ''Perez de Cuellar ve Boutros Boutros-Ghali döneminde de Rumlar aynı tutumdaydı'' Genel Sekreter Ban'ın görüşmede, ''Bu şansı çok iyi bir şekilde kullanmamız şeklindeki düşüncesini bize ifade etmesi bizi memnun etmiştir'' diyen Eroğlu, ''Bildiğiniz gibi Kırbıs sorunu uzun yıllardan beri devam etmesine rağmen maalesef bir anlaşmaya varılmış değildir. Ancak dünyanın şu gerçeği bilmesi gerekir. BM’nin Annan tarafından ortaya konmuş barış planı Türkler tarafından kabul edilmiş, Rumlar tarafından reddedilmiştir'' dedi. Daha önce de eski BM Genel Sekreterlerden Perez de Cuellar ve Boutros Boutros-Ghali zamanında da anlaşma ve fikirlerin ortaya çıktığını kaydeden Eroğlu, Rumların bu anlaşma taleplerini reddetmesinin, sorunun bugüne kadar çözümsüz kalmasına neden olduğunu kaydetti. Eroğlu, "Türk tarafında çözüm iradesi vardır ve bunu referandumla ispatlamıştır. Rum tarafı ise bugüne kadar ortaya çıkan planları reddederek çözüm iradesinden yoksun olduğunu dünyaya göstermiştir ama neticede Avrupa Topluluğu’na giren onlar olmuştur. Türk tarafı da maalesef AB’nin ambargo ve izolasyonları altında yaşamaya çalışıyor" diye konuştu. ''AB ve BM, anlaşma isteyenle istemeyeni iyi ayırt etmeli" Kırbıs'ın dünya gündeminde uzun süre kalmış bir sorun olduğunu ifade eden Eroğlu, ''Yıllar geçiyor, nesiller değişiyor, gelenekler, görenekler değişiyor. Müzakereleri uzun süre askıda bırakmak, insanlarımızın çözüm umudunu ortadan kaldırıyor. Bu şansı da en iyi şekilde kullanma düşüncesindeyiz. Rumlar da aynı düşüncede olduğu sürece anlaşamamamız için bir neden yoktur diye düşünüyorum'' ifadelerini kullandı. Eroğlu, "Başta Avrupa Birliği olmak üzere BM’nin ve çeşitli kuruluşların gerçekleri görmesi, Kıbrıs’ta anlaşma isteyen, istemeyen tarafların iyice ayırt edilerek ona göre değerlendirilmesini istiyoruz" dedi. Ekim ayında yoğunluklu müzakere Eroğlu, şunları kaydetti: "BM Genel Sekreteri Ban’ın bugün belirttiği gibi ekim ayı içinde yoğunluklu bir şekilde müzakerelere başlamak ve kısa bir süre içerisinde sonuç almak düşüncesindeyiz. Rum tarafı çözüm iradesine sahipse, müzakere masasına (biz Kıbrıs sorununu çözeceğiz) anlayışıyla gelirse, yıl sonuna kadar ana konularda anlaşma, detaylarda ise önümüzdeki yılın ocak-şubat ayına kadar anlaşma sağlanır ve mart ayında da her iki tarafta bir referandumla bu konuda bir çözüme ulaşabiliriz.'' Yıl sonuna kadar kapsamlı bir uzlaşıyı gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirten Eroğlu, bunu geriye kalan bütün konuların sonuçlandırılacağı çok taraflı toplantının takip edeceğini ve bir uzlaşıya varıldığı takdirde, bunun, iki halkın ayrı ayrı ve eş zamanlı referandumuna sunulacağını söyledi. Anastasiadis'in ön koşul içeren mektupları Eroğlu, Rumların, sağlanan kazanımlarından geri adım atmama ve sürecin başlamasına ön koşullar getirme yaklaşımı içinde olduklarını bildirdi. Eroğlu, Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis'in BM Genel Sekreteri Ban ve AB Komisyonu Başkanına gönderdiği mektupları buna örnek gösterdi. “Sayın Anastasiades, mektuplarında, kurulması öngörülen yeni ortaklığın şu anda tamamen bir Rum Devleti olan “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin evrimsel dönüşümüyle ortaya çıkacağından" bahsettiğini belirtti. ''Görüşmelerin hiçbir aşamasında böyle bir pozisyon BM parametresi olmadı'' diyen Eroğlu, şunları kaydetti: ''Biz, görüşmelere ön şart koymama adına, kamuoyu önünde bu tür tartışmalardan kaçınmaya çalışıyoruz. Bunlar kapsamlı çözüm müzakerelerinin, yani görüşme masasının konusudur. Masaya oturmadan bunları tartışmaya açmak, arabayı atın önüne koymak demektir. Ancak oluşacak devletin, yeni bir ortaklık olacağı ve bunun iki tarafın eşit rızasıyla ortaya çıkacağı açıktır. Bunun başka türlüsü düşünülemez. Diğer yandan, güvenlik ve garantileri etkisiz hale getirecek, sulandıracak yaklaşım ve düzenlemeleri kabul edemeyiz.'' ''Kırbıs'ta jest yapması gereken Türk tarafı değildir'' Eroğlu, “Bunların süratle çözümlenmesi isteniyorsa, süratle kapsamlı bir çözüme ulaşmanın önü açılmalıdır. Kaldı ki, Kıbrıs’ta bir çözüm konusunda jest yapması gereken Kıbrıs Türk tarafı değildir. Biz geçmişte ortaya konan BM planlarını kabul etmiş tarafız. Bugün de yapıcı ve proaktif davranan, esneklik gösteren taraf biziz” ifadelerini kullandı. Güven yaratıcı önlem konusunda, Türk tarafının hidrokarbon önerilerine değinen Eroğlu, ''Kültürel miras kapsamında, Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonu için 2,5 milyon Avro harcadık'' dedi. Rum tarafının Türkçeyi yasaklaması Eroğlu, günlük hayatı iyileştirmeye yönelik teknik komite çalışmalarını sürdürürken, Rum tarafının Türkçenin kullanılmasını da yasaklayan bir yasayla çalışmalara engel olduğunu bildirdi. Türk tarafının tüm olumlu tutumuna karşın, izolasyon ve kısıtlamalar altında tutulan tarafın Kıbrıs Türk halkı olduğunu hatırlatan Eroğlu, ''Bu durum genelde medeni dünyanın, özelde ise Avrupa Birliği’nin bir ayıbıdır. Bize bu konuda verilen sözler tutulmamış, alınan kararlar uygulanmamıştır” dedi. ''Geleceğin Kıbrıs'ını birlikte inşa edebiliriz'' Kıbrıs’ta kalıcı bir uzlaşı yoluna çıkarken bir yol haritası olması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, bu konuda elde yeterli malzemenin olduğunu ifade etti. Eroğlu, geleceğin Kıbrıs’ını bunlar üzerine inşa edebileceklerini belirterek, ''Biz bugüne kadar oluşturulan mevcut zemine bağlıyız ve karşı taraftan aynı taahhüdü bekliyoruz. Bugüne kadar elde edilenleri çöpe atar veya yeniden müzakereye kalkarsak bu bizi 45 yıl daha görüşme masasına mahkum eder. Buna ne bizim ne de sürecin tahammülü yoktur'' diye konuştu. Eroğlu, yapılması gerekenin Kıbrıs Rum tarafının da mevcut zemine bağlılığını teyit etmesi ve geriye kalan konuların görüşülmesinin önünü açması olduğunu kaydetti. Türk ve Yunanistan Dışişleri Bakanlarının özel temsilcileri Türkiye ve Yunanistan Dışişleri Bakanlarının özel temsilcilerle attıkları adımı önemli bir gelişme olarak değerlendiren Eroğlu, “Bizim bilgimiz dahilinde gerçekleşen bu adımı olumlu karşılıyor ve destekliyoruz. Tabiatıyla, bu temaslar tam eşitlik ve simetri çerçevesinde yapılacaktır. Biz bunu çok taraflı toplantıya giden bir adım olarak da değerlendiriyoruz” ifadelerini kullandı. ''Türkiye ve KKTC’nin gündeminde Maraş yok'' Maraş ile ilgili bir soruya verdiği cevapta da Eroğlu, Anastasiadis’in Maraş konusunu gündeme getirerek, iç sorunlar nedeniyle, halkını oyalama yoluna girmiş olabileceğini söyledi. Eroğlu, ‘‘Müzakere masasında, 6 konudan biri toprak olduğuna göre en son konuşulacak konudur’’ dedi. Rum tarafının ön şartlar getirerek, Kıbrıs konusunda “Salam gibi parça parça çözüm” mesajı verdiğini belirten Eroğlu, kapsamlı çözüm vurgusu yaparak, Türkiye ve KKTC’nin gündeminde Maraş'ın olmadığını kaydetti. Müzakerelerden çözüm çıkmazsa? Mevcut son şansı sonuna kadar değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Eroğlu, çözüm olmazsa alternatifin ne olacağıyla ilgili bir soruya ise “Çözüm olmazsa elimizi kolumuzu bağlayıp oturacak değiliz'' dedi. Eroğlu, ekonomiyi güçlendireceklerini, turizm, eğitim gibi gelir getiren sektörlere yatırımları artıracaklarını ifade etti. Eroğlu, sürecin BM tarafından sona erdirilmesi halinde ambargoların kaldırılmasını isteyeceklerini dile getirdi.