Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, Saman kalbur içinde, Tellaklar deve iken, Berberler pire iken, Anamızın kucağında, Birimiz ağlar, Birimiz güler, Ötekimiz tepinirken… Memleketin birinde, Kıbrıslı Türklerinde ADAY OLDUĞU, Seçmenlerin yemeden doyduğu, Kimin kime ne koyduğu Belli olmayan Bir SEÇİM TİYATROSU VARMIŞ… Gel gelelim, Attan inelim, Eşeğe binelim, Dere tepe düz gidelim Derken… Ve dereyi geçerken; Paçamız ıslanmasın, Gözümüz yaşlanmasın, Akrep akılsız kurbağayı sokar mı? dedik… Ne halt ettik, Ne nane yedik, Bilemedik… Kandık, Kandırıldık, Küstük, darıldık, Bilerek, bilmeyerek, Emperyalizmin ipine sarıldık. Kuyuya indik, kuyuda kaldık. Bağırdık, yırtındık, çıkamadık. Ve anladık ki: KANDIRILDIK… Tarihten beri, İki adım geri, Bir santim ileri, Bu Adaya geldik geleli, Bilesiniz ki; İSTENMEDİK... İyi niyet, kötü niyet, Ve nihayet; Adımız YANNİ, NİKOLİ, MİHALAKİ Değil ise… İsevi, Musevi, Ve Sünnetli değil iseniz… Yollarına dil dökseniz, Altın döşeseniz, Aşkınız tek taraflı kala kaldı. Eski şarkı, Eski hikâye, “YA TAKSİM, YA ÖLÜM”. Sonuçta: “Herkes çeker gider, Bu aşk burada biter.”