KKTC Cumhurbaşkanı, Sayın Mustafa Akıncı, kahvaltılı basın toplantısında, uzunca konuştu, birçok konuya değindi ve Türk tarafı olarak bizler için nelerin önemli olduğunu vurguladı. Kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu'nun, Rum lider ile 11 Şubat 2014 de imzaladıkları anlaşmayı-protokolü, parametreleri aynen kabul ettiğini açıkladı. Yönetim, güç paylaşımı, dönüşümlü Başkanlık vs. konularda, karşılıklı görüşlerin ortaya konduğunu, Türk tarafının çekince koyduğu veya kabul edemeyeceği sorunları KIRMIZI, Rum tarafının itirazlarını-sıkıntılarını MAVİ ve anlaşılan hususları da SİYAH renkte kağıda yazdıklarını duyurdu. Ancaaak, maalesef, hiç detaya, ayrıntılara inmedi. Mal mülk, toprak konusunun da fazla üzerinde durmadı. Sadece, “toprak yüzdelik, köy adı, bölge adı, harita masaya gelmemiştir... gelmeyecek...en azından....” deyiverdi. Hatırlatmam gerekecek. BM Temsilcisi Eide, , kısa bir süre önce, müzakerelerle ilgili yaptığı açıklamada, “liderler, toprak, mülk konularını ele almaya başladı” demişti. Yalan mı söyledi? Ne idi görüşülen. Madem ki masaya ne harita, ne yüzdelik, ne köy ne de bölge adı gelmedi. Halkımızı derinden endişelendiren, korkutan toprak, mal mülk, yeniden göç olasılığı hiç mi ellenmedi? Güzelyurt Sivil Toplum Platformumu, durup dururken mi haykırıyor. “Güzelyurt’tan çıkmayız, yeniden göç etmeyiz, mal mülk, toprak konularında bir anlaşmaya varılsa bile direneceğiz, referandum da olursa HAYIR diyeceğiz. Bizim Güneyde bıraktıklarımızın yerlerinde yeller esiyor. Ama biz, nüfus mübadelesi çerçevesinde BM gözetiminde buralara yerleştik, baktık, tımar ettik, geliştirdik, şimdi 41 sene sonra, terk edip göçe mi mecbur olacağız. Kabul etmeyiz. Kesinlikle karşıyız, direneceğiz. Toprak verilecekse sınır boylarında verilsin...” ve daha çok anlamlı konuşmalar yaptı Diyalog TV programında Güzelyurt'taki Baflılar. Onlar gibi, birçok kurum, kuruluş, örgüt Toprak, mal mülk, tapu vs. konularında ne yapacaklarını bilemiyor, yalnız, vermek niyetinde olmadıklarını belirtiyor. Sayın Akıncı, SİYAH kalemle yazılan konular, MAVİ ve KIRMIZI renkli kalemlerle yazılan, kayda alınan konular ne idi. Onları da açıklamadı. Çok diplomatik sözler ve ifadelerle, çoğu önemli konuları teğet geçti. Türk tarafı için özgürlük, eşitlik, yönetim, dönüşümlü başkanlık, iki bölgeli federasyon çok önemlidir vurgusunu yaptı. Bunları bilmeyen mi kaldı... Zaten, bu kabak tadı veren sözler artık halkı usandırdı. 1977-79 dan beri dinliyor. Makarios-Denktaş, sonra Kiprianu-Denktaş, “iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federal çözümü kabul ettiklerini” belirtip altına da imzaları atmadılar mı? Hala daha ayni gazel okunuyor. Bir yere varılamıyor ve varılmayacak. Çünkü MAVİ ve KIRMIZI yazılan konular, itirazlar, sıkıntılar hiç düzeltilmeyecektir. Hele hele, asker, garantiler ve yerleşik dedikleri meselelerinde hiç bir zaman uzlaşma, anlaşma sağlanamayacaktır. Bunları, Sayın Akıncı da, çok iyi biliyor ve tahmin de ediyor. Ama iyi niyetli, yapıcı, çözüm arayıcı davranışlarını sürdürmeye gayret ediyor. Güven artırıcı bazı konularda ilerleme kaydedilmiş. Onları da, ne olduklarını da, ne gibi anlaşmalar ve ilerlemeler kaydedildi açıkça, net ve kesin olarak kimse bilmiyor. Çalışmalar yapılıyor, teknik komiteler uğraşıyor....Kesin, elle tutulur, somut ne var elimizde ? Bilenler bilmeyenlere de anlatsın da halkımız da öğrensin. Bu yazıyı kaleme aldığım için Sayın Akıncının barışçıl, iyi niyetli çalışmalarını desteklemediğim zannedilmesin. Çözüm, barış, kalıcı, kabul edilebilir, şerefli bir anlaşma için uğraş verenlerin yanında durmamak, onları desteklememek akıl karı değildir. Federal bir çözüm, iki bölgelilik hüviyeti ve siyasi eşitlik arz ediyorsa, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını, güvenliğini ve geleceğini garanti altına alıyorsa, yapılacak referandumdan EVET çıkabilir. Rum tarafı da, çözüm ve anlaşma şartlarını sineye çekerse, megali idea hayallerinin asla gerçekleşmeyeceğine kanaat getirirlerse, onlardan da bir EVET çıkması mümkün. Yine de, emin değilim. Çünkü Ortodoks kilisesi, eski EOKAcılar, ELAMcılar, Omirular, Papadapuloslar, Samsonlar şimdiden olumsuz ve tehditkar davranışlar sergiliyorlar. Anastasiades ve Ulusal Konseyi, şer kuvvetlere karşı, ne kadar dayanabilir ki!! Sayın Cumhurbaşkanımız, müzakere masasında, ekibi ile iyi niyet ve yapıcı tutumu sürdürürken, lütfen, karşı tarafın yaklaşımlarını da iyi değerlendiriversin.