Rum tarafından, Türkiye’nin Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki tek yanlı faaliyetlerine karşı tavrının, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına ivme katamayacağı ve Saipem 12000 sondaj gemisinin 3’üncü parseldeki “Supya” hedefine erişmesine müsaade etse bile sorunun çözülmeyeceği yönünde görüşler ortaya konuluyor.
Rum Sözcü Nikos Hristodulidis, Saipem 12000’in 3’üncü parseldeki “Supya” hedefine ilerlemesi meselesinin önümüzdeki 24 saat içerisinde çözülebileceğini söylerken Müzakereci Andreas Mavroyannis “Türkiye’nin bu tavrı ile Kıbrıs sorunu çözülemez” iddiasında bulundu.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, Doğu Akdeniz’deki durum normale döner dönmez müzakerelerin yeniden başlaması yönünde inisiyatif alacağını söylediği bir dönemde Mavroyannis’in bu “şaşırtıcı” açıklamasının “soru işaretleri yarattığına” dikkat çekildi.
Fileleftheros “Müzakerelere De ‘Supya’… Türkiye’nin MEB’deki Agresifliği Kıbrıs Sorununda Da Yan Etkilere Neden Oluyor” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Rum yönetiminin yürütmekte olduğu diplomatik perde gerisinde “Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklerin değil, öncelikle Doğu Akdeniz’deki kendi çıkarlarıyla ilgilendiği” mesajını verdiğini yazdı.
Habere göre Rum Sözcü Nikos Hristodulidis dün RİK’e yaptığı açıklamada, Saipem 12000’in sondaj hedefine ilerleme sorununun önümüzdeki 24 saat içerisinde çözülebileceğini söyledi ancak, bu dönemde yürütmekte oldukları diplomatik çabalara olumsuz etki yapmaması için daha fazla detay vermekten kaçındı.
Gazete, Hristodulidis’in kinayeli bir şekilde, dışa yansıyan görüntünün perde gerisinde olanlardan çok farklı olduğunu söyleyerek, perde gerisindeki sürecin çok daha iyi olduğu imasında bulunduğunu kaydetti.
Gazeteye göre Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis ise Türkiye’nin, “Ege’de ve “Kıbrıs’ın deniz bölgelerinde yayılmacılık emelleri güttüğünü” iddia etti. Faaliyetlerinin, Türkiye’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığı ve egemenliğine itiraz ettiğini ve aynı şeyi yapmaya devam edebileceğini gösterdiğini” de öne sürdü.
Türkiye’nin, eylemleriyle Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’taki çıkarlarını koruduğu argümanının temelsiz olduğunu savunan Mavroyannis, doğal kaynakların federasyon çerçevesinde yönetilmesini belirleyen Talat-Hristofyas yakınlaşmasının son müzakerelerde teyit edildiğini söyledi.
Andreas Mavroyannis “egemenlik haklarımızı kullanmayı müzakereler çerçevesinde görüşemeyiz. Türkiye’nin yaptığı çok ileri gidiyor ve iki toplumun müzakereleri çerçevesinde çözülemez” ifadesini kullandı.
“Türkiye’nin tezlerine katıldığı için Kıbrıs Türk toplumunun ifşa olduğunu” savunan Mavroyannis “ciddi hiç kimsenin, Türkiye’nin Kıbrıs’taki eylemlerinin Deniz Hukuku Sözleşmesi ile uyumlu olduğunu söyleyemeyeceğini, Türkiye’yi ilk protesto etmesi gerekenlerin de Kıbrıslı Türkler olduğunu” iddia etti.
Alithia “Müzakereci Andreas Mavroyannis’ten Şaşırtan Açıklama… Çözüm Olabilir Mi Düşünelim” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in MEB’deki durum normale döner dönmez müzakerelerin yeniden başlaması için inisiyatif alma tezini ortaya koyduğu bir dönemde Rum Müzakereci Mavroyannis’in “çözüm arayışının nafile olduğuna” dair şaşırtan bir açıklama yaptığına işaret etti.
Gazete, Mavroyannis’in dün “Alpha” ya yaptığı açıklamasının “zamanlaması açısından şaşkınlık ve soru işareti yarattığına” dikkat çekerek, şunu yazdı: “Mavroyannis, ne az ne de çok; ‘böyle bir Türkiye ile Kıbrıs sorununu çözebilir miyiz düşünmemiz gerek’ dedi.”
Habere göre, konuşmasının hiçbir yerinde, Rum tarafının müzakereleri terk etmesi gerektiğini söylemeyen, aksine adil bir çözüm için ellerinden geleni yapmaya devam etmeleri gerektiğini söyleyen Mavroyannis, “diplomatik deneyimine ve bugüne kadar uyguladığı, Anastasiadis’in müzakere çabasını olumsuz etkileyecek herhangi bir şey söylememe taktiğine uymayan bir çıkış yaparak” şunları söyledi:
“Türkiye’nin Kıbrıs’ın deniz bölgelerinde, İmia’dakinden (Kardak) Ege’dekinden farkı olmayan talepleri var. Bunlar Kıbrıs sorununun çözümüyle ve taktik hareketlerle sınırlı kalmayan yayılmacılık emellerini gösteriyor. Ben, böyle tezlerle ve böyle yaklaşımlarla Kıbrıs sorununu çözebilir miyiz düşünmemiz gerekir derim. Bu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığına ve egemenlik haklarına bugün de, muhtemelen çözümden sonra da itiraz eden bir yaklaşımdır. Böyle bir yaklaşımla Kıbrıs sorununu nasıl çözebiliriz?”
Politis, Rum eski müzakere heyeti üyelerinden, eski başsavcı Alekos Markidis’in, Kıbrıs sorununda kritik bir süreçten geçildiğine dikkat çekerek, Yoannis Kasulidis’in ayrılma kararını gözden geçirmesini ve bir süre daha Dışişleri Bakanlığı’nda kalmasını istediğini yazdı.
Habere göre Markidis, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “deneyim sahibi ve Kıbrıs sorununun çözümüne bağlılığı konusunda muteber” diye nitelediği Kasulidis’in, “Kıbrıs’ın çıkarları için hayati rol oynamak üzere görevinde kalması gerektiği” görüşünü ortaya koydu.
Gazete Markidis’in, “MEB’deki vukuatlar nedeniyle yaşanmakta olan kriz döneminde” Kasulidis’in yerine atanan Sözcü Nikos Hristoduldis’in birkaç ay daha bekleyebileceğini” kaydederek “Hristodulidis’in Kasulidis’in sahip olduğu niteliklere de itibara da sahip olmadığını” ima ettiğini yazdı.