Meclis Genel Kurulu toplantısı, güncel konuşmalarla sona erdi.
Güncel konuşmaların tamamlanmasının ardından soru sahipleri veya sorulara yanıt verecekler salonda olmamasından dolayı sorular bölümündeki işlemler yapılmayarak toplantı kapatıldı.
Meclis Genel Kurulu, bundan sonraki birleşimini 4 Şubat Pazartesi günü yapacak.
HASİPOĞLU
Güncel konuşmalar bölümünde söz alan UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, “Kıbrıslı Türk Parlamenterlerin Avrupa’da Temsiliyet Hakkı” başlıklı konuşma yaptı ve temsiliyet konusunda dünyadaki örneklere değindi.
Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında bir vizyon sorunu olduğunu söyleyen Hasipoğlu “federasyon adası alternatifi bu gemi için eğri bir sefer konumunda, artık farklı rotaların farklı seyir defterlerinin yazılması gerektiğini” kaydetti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Meclis’i Kıbrıs sorunuyla ilgili dışlama düşüncesi olmadığı açıklamasına değinen Hasipoğlu, ülkenin hedefe ulaşacağı sefere çıkmak gerektiğini bildirdi.
GÜRÇAĞ
UBP Milletvekili İzlem Gürçağ, “Devlet Kolejlerine Kayıt Yaptırma Hakkı” hakkında konuştu.
Kolej sınavının yöntemi ve kontenjanlar hakkında bilgi veren Gürçağ, kayıt yaptırma hakkı elde edemeyen çocukların mutsuz, motivasyonu düşük ve kendini değersiz hisseden bir noktaya geldiğini belirtti.
Bu psikolojik yükün çocukların ileriki hayatlarına da yansıdığını söyleyen Gürçağ, eğitimde amacın mutlu ve faydalı bireyler yetiştirmek olduğunu anlattı.
KKTC’deki eğitim sisteminin bunu ne kadar yapabildiğinin ortada olduğunu ifade eden Gürçağ, çocukların sınavlara hazırlanabilmek için ev, okul, dershane, özel ders arasında mekik dokuduğunu belirtti.
Üçüncü ülke vatandaşlarının çocuklarının sorgusuz sualsiz kolejlere kayıt yaptırdığını söyleyen Gürçağ bununla ilgili de bilgi istedi. Gürçağ, üçüncü ülke vatandaşlarının önce hazırlık sınıflarında okutulup dil eğitimi alması gerektiğini dile getirdi.
Gürçağ gereken eğitim standardının tüm okullarda sağlanabilmesi gerektiğini anlattı.
ÖZYİĞİT
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit yanıt konuşmasında, Gürçağ’ın kolej sınavları ile ilgili söylediği her şeye katıldığını ancak sınavları yine mensubu olduğu partinin geri getirdiğini söyledi.
Yarışmacı sınavların yaş fark etmeksizin kişileri psikolojik sıkıntıya soktuğuna işaret eden Özyiğit, önceliğin çocuklar olduğunu ve bu yarışmacı sınavlardan belli bir yaşa kadar uzak tutmak için adımlar attıklarını kaydetti.
Bir gecede her şeyin değişemeyeceğini, hedeflerinin kolej sınavları yerine doğru bir uygulama sistemi getirmek olduğunu ifade eden Özyiğit, kolej sınavlarının özel ders bakımından bir rant olduğunu belirterek, hedefin tam gün eğitim olduğunu vurguladı.
“Özel kurslar, dersler ya özel okullara dönüşecek veya tamamen kaldırılacak” diyen Özyiğit, önemli olanın çocukların oyun oynaması, teknolojik bağımlılığı azaltma, sosyal saatleri artırma olduğunu kaydetti.
Özyiğit, bunun kangren olmuş bir sorun olduğuna işaret ederek, kursların, kolej sınavlarının, yarışmacı sınavların yanlışlığına inanç belirtti, kolejlerin devam edeceğini ancak kolej sınavlarına yeni bir bakış açısı getirme kararlılığında olduğunu vurguladı.
Bu yönde alınacak kararın parlamentoda hep birlikte alınacağını ve tek başlarına adım atmayacaklarını, çünkü “Milli Eğitimin” ulusal olduğunu ifade eden Özyiğit, ana dili Türkçe olmayan çocuklara yönelik çalışmalar da yapıldığını anlattı.
Özyiğit, eğitimde hep birlikte adım atacaklarını kaydetti.
SANER
UBP Gazimağusa Milletvekili Ersan Saner, “Asgari Ücret” konusunda yaptığı güncel konuşmada, kürsüden sözlerini tartarak söyleyeceğini ifade ederek, muhalefette söylediklerini iktidara geldiklerinde unutmamaları için bunu yaptığını kaydetti ve geçmiş dönemde muhalefette yapılan konuşanların bugün iktidardakiler tarafından unutulduğunu savundu.
Saner, kendi hükümetleri döneminde asgari ücret konusunda, muhalefette olan şimdiki bakanların ve parti başkanlarının kendilerini topa tuttuğunu ve sert eleştirilerde bulunduğunu anımsatarak, CTP, HP ve TDP’nin asgari ücret ile ilgili geçmişte yaptığı açıklamaları dile getirdi.
Kendilerini “halk düşmanı” olarak niteleyenlerin bugün belirlediği yeni asgari ücret ile halkı ne kadar düşündüğünü gösterdiğini, ayrıca son belirlenen asgari ücretin Ocak değil Şubat ayından itibaren geçerli olacağını dile getiren Saner, hükümete; “geçmişte bize verdikleri akılların bugün hangisini hayata geçirdiler acaba” diye sordu.
Saner, 2 kişinin asgari ücret ile bırakın ev almayı, geçinemeyeceğini bile belirterek, ailelere “Allah yardımcınız olsun” dedi ve geçmişte, asgari ücretin 2016’da 3 bin 500 TL olmasını söyleyen partinin bugün 2019’da asgari ücreti 3 bin 150 TL olarak belirlediğini kaydetti.
2016-2018 arası döviz kurları ile asgari ücreti değerlendiren Saner, insanların bu rakamlara bakılarak nasıl fakirleştirildiğinin görüleceğini belirtti. Saner, ülkede yeni belirlenen asgari ücretten bakanın bile memnun olmadığını kaydetti.
Ersan Saner, “sol zihniyetin mangalda kül bırakmadığını” ancak uygulamada tüm bunları unuttuğunu ileri sürerek, Çalışma Bakanı Zeki Çeler’in muhalefet ve hükümet döneminde asgari ücret ve gençlere yönelik açıklamalarını okudu, asgari ücretin neden Şubat ayından itibaren geçerli olduğunu sordu, bunun bilinçli olarak yapıldığını savundu. Saner, Çeler’in, sözünü tutmadıklarından dolayı halk gözünde “kandırıkçı” olarak anıldığını iddia etti.
Muhalefette akıl verenlerin bugün akıl verdiklerini hükümette neden yapamadığını soran Saner, Çeler’e “asgari ücretin şubat ayından itibaren geçerli olmasından ötürü sosyal sigortaların kaybı ne kadardır biliyor musunuz” diye sorması üzerine “7 milyon TL civarı” cevabı aldı. Bunun üzerine Çeler ile rakam üzerine değerlendirme yapan ve konuyu yakından takip edeceğini söyleyen Saner, en çok ölümlü iş kazasının 2018 yılında yaşandığını kaydetti, iş sağlığı ve güvenliğinin önemine işaret etti.
Denetimin nasıl yapıldığını soran Saner, ölen 10 kişinin hesabını kimin vereceğini sordu.
ÇELER
Çalışma Bakanı Zeki Çeler, asgari ücret ile ilgili içinin rahat olduğunu belirterek, bu konuda rakam vermediğini, bunun bilindiğini kaydetti.
Çeler, asgari ücretlinin ev alma konusundaki açıklamalarının orada olduğunu, asgari ücret ve burs tüzüğü ile ilgili değişiklik gerektiği sözlerini unutmadığını, muhalefette daha dikkatli konuşulması gerektiğine katıldığını söyledi. Çeler, asgari ücretin değişmeyeceğini, rakamın 3 bin 150 TL olarak kalacağını, işveren ve işçilerin bu rakamı beğenmediğini kaydetti ve bu konudaki çalışma ve görüşmeleri anlattı.
Çeler, asgari ücret belirlenirken yapılan çalışmaları anlatarak, ayrıca bu konuda bir tüzük çalışması yaptıklarını ve özel sektörde sendikalaşmanın önünü açmak için adım attıklarını kaydetti.
Ortak noktayı bularak ve kimsenin hakkını yemeden ve yedirmeden adımları atmaya çalıştıklarını, kimseyi kandırmaya çalışmadığını, doğruyu söylemeye devam edeceğini ifade eden Çeler, ölümlü kazaların artış göstermesini üzüntüyle karşıladıklarını, bu konuda önlem ve denetimlerin artırılması için çalıştıklarını, izinleri yavaşlattıklarını, inşaatlara kamera sistemi dahil önlemlerin artırılacağını vurguladı.
Çeler, ölümlü kazalarda tutuklama yaptıramadıklarını, bunu düzeltmeye çalıştıklarını belirterek, ölen insanların ailesine neyin hesabını vereceklerini sordu, “para var huzur var” diyen kişilerin inşaatlarında meydana gelen bu kazalara karşı denetim ve önlemlerin artırılacağını kaydetti.
Saner de yeniden söz alarak, Çeler’in açıklamalarını değerlendirdi, bazı sorular sordu ve Çeler ile çalışma yaşamına dair karşılıklı değerlendirmelerde bulundu.
TÖRE
UBP Milletvekili Zorlu Töre, “Ulusal Duruş” konulu güncel konuşma yaptı. Töre, Kıbrıs sorununda ortak bir duruş olması ve bunun da ulusal olması gerektiğini belirterek, Türkiye’ye yönelik bazı açıklamaları eleştirdi, bu eleştirilerin yanlışlığına işaret etti. Töre, bunun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Töre, Kıbrıs müzakere sürecinde harita verilmesinin yanlış olduğunu, bunun Kıbrıs Türk halkını olumsuz etkilediğini ifade ederek, Kıbrıs davasında ulusal duruşun şart olduğunu dile getirdi, devlete sahip çıkılmasının önemine değindi, tüm partilerin ulusal duruşa sahip çıkması gerektiğini söyledi.
Töre, Meclisin Kıbrıs konusunda olağan üstü toplantı yapması gerektiğini ve Cumhurbaşkanının da katılması gerektiğini ifade ederek, bazı yaklaşımları doğru görmediğini söyledi ve bunların mecliste konuşulmasının şart olduğunu kaydetti.
ZAROĞLU
YDP Milletvekili Bertan Zaroğlu, “Ülkedeki Yolsuzluklar” ile ilgili güncel konuşma yaptı. Zaroğlu, ilk olarak Dome Otel konusuna değinerek, yasalarda milletvekillerinin devlete ait ihalelere katılamayacağının yer aldığını ancak kendisinin herhangi bir ihaleye katılmadığını, sadece teklif yaptığını, teklifinin geçerli olduğunu belirtti. Zaroğlu, 2008 yılında bu otelin bir milletvekiline verildiğini savundu.
Hükümeti oluşturan partilerin bugüne kadar yolsuzlukların üzerine gideceğini söylediğini ancak herhangi bir adım atmadığını ileri sürüp bu konuda Kıb-Tek hurda ihalesinin olduğunu ifade eden Zaroğlu, bu ihalede yaşanan yanlışlıkları anlattı, hükümete Kıb-Tek ile ilgili bazı sorular yöneltti ve yolsuzlukların araştırılmasını istedi.
Zaroğlu, zeytinyağı kooperatifi ile ilgili de bazı iddialarda bulunarak, burada da soruşturma yapılmasının önemine işaret etti. Zaroğlu, Şeker Sigorta’da da bazı iddialar yaşandığını ifade ederek, yapılan bazı ödemeleri okudu, iddialar gündeme getirdi ve isimler vererek bu ödemelerin araştırılmasını istedi.
“Yamalı bohça”, “al gülüm ver gülüm” diye nitelemelerde bulunduğu hükümetin, bu konuda hiçbir ses çıkarmadığını, “sen benim ben de senin yolsuzluğunu örteyim” diyerek çalıştığını savunan Zaroğlu, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’a eleştirilerde bulundu.
AKANSOY
CTP Milletvekili Asım Akansoy, “Kıbrıs konusunda son gelişmeler” konulu konuşma yaptı. Akansoy, hükümet olarak çeşitli farklılıkları bilerek yola çıktıklarını, bu hassas yolda devam ettiklerini, Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın çalışma ve yorumlarını da bu bilinç içinde değerlendirdiklerini anlattı.
Akansoy, Avrupa Parlamentosundaki Kıbrıs Türk halkına ait 2 sandalye hakkı ile ilgili yapılan konuşma ve girişimleri de anlatarak, bu hakkın dayanağının Kıbrıs Türk halkının yüzde 65 ile “evet” dediği Annan Planı olduğunu kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ziyaretine de değinen Akansoy, bu konudaki açıklama ve görüşmeleri değerlendirdi, görüşmelerden yaptığı tespitin; müzakerelerin devam edeceği, ucu açık olmayacağı, Kıbrıs Türk halkının haklarının korunacağı, masadan kaçılmayacağı gibi olduğunu belirtti.
Akansoy, müzakerelerin Kıbrıs Türk halkı açısından önemli olduğu kadar tüm aktörler tarafından da büyük önem taşıdığını, tek başlarına bir süreç yürütmediklerini, Türkiye ile koordine içinde çalışıldığını, tek başına kimsenin bir şey yapmadığını vurguladı.
Kıbrıs Türk halkının haklarının, güvenliğinin, siyasi eşitliğinin büyük önem taşıdığını, geçmiş dönemde bu konuda ciddi gelişmeler ilerlemeler sağlandığını vurgulayan Akansoy, BM yetkilisinin ileriki günlerde adaya geleceğini, Cumhurbaşkanı’nın tüm geçmişi silerek yeni bir konuyu gündeme getirmesinin yeni arayışlar aramasının mümkün olmadığını kaydetti.
Federasyon dışında bir konunun görüşülmesinin bu aşamada zor olduğunu, Rum liderin açıklamalarla yanlışlar yaptığını, “suyu bulandırdığını”, buna katılmadıklarını ancak buna uyarak yeni adımlar atılmasının beklenmesinin yanlış olduğunu anlatan Akansoy, müzakerelerde her şeyin görüşülebileceğini ancak önemli olanın her iki tarafın da kabul edebileceği konular olduğunu vurguladı.
Siyasi eşitliğin olmazsa olmaz olduğunu ifade eden Akansoy, yeni sulara açılmaları durumunda kaybolabilecekleri veya bulgurdan bile olabileceklerini kaydetti.
Kıbrıs konusunda bugüne kadarki kazanımlardan vazgeçmeden Türkiye ile birlikte Rum tarafına masaya gel demeleri gerektiğini ve bunu dünyaya doğru bir şekilde anlatmaları gerektiğini ifade eden Akansoy, Kıbrıs Türk halkının bir birini yormadan bu konuda birlik olması gerektiğini belirtti.
Siyasetin öznesinin Meclis değil halk olduğunu vurgulayan Akansoy, Kıbrıs konusunda gerçeklerden kaçılmaması gerektiğini, halkın belirsizlikten bıktığını, Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruyan 11 Şubat 2014 belgesinin mutlaka korunması, sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.