Taşel’de 21 Ağustos Cuma gün, ardından süresiz greve gidileceği açıkça belli olan bir grev yaşandı. DEV-İŞ’e bağlı Emek-İş sendikamızın süresiz greve başlayabilmesi için önceden bildirim yapması gereken yasal süre Cuma gün mesai bitiminde doluyordu. Buna rağmen sendika tarafı tüm iyi niyetini kullanarak, Cumaartesi başlatabileceği süresiz grevi hemen başlatmayıp, İşvereni ve Hükümeti uyardı. İşvereni sağduyuya dönmesi için, hükümeti ise %33 hissesine sahip olduğu kuruma sahip çıkması ve gerekli tavrı koyması için uyardı.
İşveren bildik işveren. Sendikanın yıllardır tanıdığı işverenin öyle kolay sağduyuya dönmeyeceğini de bildiği için fabrika önünde sabahlara kadar süren vardiya usulü Gözlem başlattı. Güvenmemekte de haklı olduğunu herkes gördü. Adamlar hafta sonu olduğuna bile bakmadan ileride başlaması muhtemel bir süresiz grevi kırmaya yönelik fabrikadan yasa dışı ürün çıkarmaya kalkıştılar. Fakat DEV-İŞ’in tedbirli davranışı ve fabrikayı gözleme alması sonucu Gümrüğün ve Polisin engeline takıldılar.
Neden işveren güvenilir değildi. Çünkü geçmişte de defalarca sendikasızlaştırma girişimleri yapmıştı. O kadar mı, Bitti mi? Yookk daha bitmedi. Adamlarla oturup anlaşırsınız ertesi gün cırlarlar. Yazdığınız bir cümleden ertesi gün nasıl başka anlam çıkarırlar diye oturup plan yaparlar. Sonunda anlaştığınız sözleşmeyi “Biz yazıyoruz da imzalayalım” derler, siz, “ama bizde bilgiyasarda yazılı biz hallederiz” dersiniz, onlar ısrar ederler “Biz yazacağız” diye. Sonuçta yazarlar ama kontrol edersiniz konuşulup anlaşılan başka, yazılan başka olur.” Ya tutarsa”cılar. Kaş ile Göz arası meselesi!!!
Şimdi bir kez daha tosladılar, bu gidişle daha çok da toslarlar. Sonuçta Kıbrıs ve Türkiye’deki yöneticiler de işveren vekili olarak çalışanlar. “Bazan sorun çıkıp, bir süre sonra çözülmesi de işlerine mi yarar” diye de düşünmeden edemiyorum. Bilmeyenler için belirteyim; Taşe’lin %67 hissesi Türkiye menşeli “Mey”e, Mey ise İngilterenin içki devi “Diego”ya ait. Hani o Johny Walker’lere, Smirnof’lara vs ye de sahip olan Dieggo.
Olayın bir de, %33 şirket hisseli işvereni hükümet yanı var. Onların durumu daha da vahim. Taşel şirketi kurulalı beri bu şirkete yönetici atayan ve Taşel’i Hükümetin bir bakanlığına bağlayan hükümetler geldi geçti. Değişe değişe sonuçta ayni partilerin hükümetleri, ayni bakanlıklara burayı bağladılar, oraya yönetici atadılar. İşte o yöneticiler devletin %33 hissesi olan bu yerin yönetiminde, muhasebesinde aktif olmalılar ki bu yaşananlar bilinsin ve vaktinde engel olunsun.
Gelin görün ki, onların da öyle derdi yook!!!. Ama en azından 21 Ağustos’tan bu yana 3 gün uyarı ve hafta sonu, 3 gün de süresiz grevde 6 gün geçti, 7. güne girdik hala daha tavır yok. Birinci gün yetkililer “Araştırıp meseleyi anlayalım” dediler. İkinci gün “İşyerinden ürün çıkışının gümrük kontrolunda olacağını” bilmezdiler, bin bereket Güç-SEN üyesi gümrükçüler görevlerini yapıp onlara da anlattılar. 3. gün Pazar gün idi, tatil kesintiye uğratılamaz!!! 4. gün Allah rızasına bir arabuluculuk girişimleri var. 5. gün Salı idi fakat Salı sallanır, 6. gün Çarşamba idi, gene bir şey olmaz, Çarşamba çarşafa dolanır.
Evet bu gün süreç başlayalı 7. gün, Hükümetten hala daha tık yok. Daha konuyu anlamamışlar herhalde. Yani “%33 hisse sahibi olmak ne demek?”, “şirkete yönetici atamak ne demek?” Belli ki, ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyorlar daha!!! Bundan dört yıl önce bu iş yerinde 37 gün süren grevde 37. gün de daha anlamamışlardı!!! Yani gerçekten şükürler olsun ki burası sendikalı ve işçileri birlik, yoksa bunlar anlayana kadar gerçekten yandılardı.
Mehmet Seyis