Detay kelimesi pek çok kez farklı durumlarda kullandığımız bir kelimedir. - Detaylar iyi olmamış, biraz daha çalışmak gerek. - Detayları geç, konunun özeti nedir? - Şablonu bitiriyorum ama detaylar zaman alacak! - Anlat bakalım tüm detayları bilmek isyiyorum... Detay kelimesinin gazetecilikteki önemi de tartışılmazdır. Bilgi almak, konulardan haberdar olmak, bir konuyu olduğu gibi “tarafsız” ve “doğru” olarak öğrenmek, ya da ilk bakışta görünmeyen tüm ayrıntıları derinlemesine incelemek... Kuşkusuz bilgi almak hepimizin en doğal hakkı ama bilgiyi kaynağından, tüm detayları ile almak bir ayrıcalıktır. Detaylar bir resmin bütününü oluşturan küçük parçalardır. Tüm ayrıntıları sunmak, parçalar üzerinde düşünmeye ve bütünü daha net görmeyi sağlamak ise bir başarı işidir. DETAY gazetesinin bütünü daha iyi görmeye ve gösermeye niyet ederek yola çıkamasını büyük bir sevinçle karşıladım. DETAY gazetesinde haftalık yazılarımla sizlerle buluşacağım için ben de çok heyecanlıyım. Tüm Detay Gazetesi ekibine başarılar dilerim. ------ “Çözüm Olmak” işte bütün mesele bu! Kıbrıs’ta doğmuşsanız ilk duyduğunuz kelimeler olmasa da sıklıkla, Kıbrıs sorunu, çözümsüzlük, görüşmeler, antlaşmalar, BM Kıbrıs Temsilcisi... gibi kelimeleri duyuyorsunuz. Özellikle son zamanlarda barış umudunun yeniden yeşerdiği ülkemizde, daha olumlu cümleler duymak yüzümüzü güldürüyor. Bu kez olacak mı? Bu sorun tarihin tozlu sayfalarına gömülebilecek mi? Dilerim gelecek günler tüm karamsar senaryoları unutturur. “Çözüm yapmak” ya da “çözüm olmak”. Bu iki kavramın farklılığı son zamanlarda dikkatimi çekiyor. Büyük bir keyifle okuduğum Evren’den Torpilim Var isimli kitabın yazarı olan Aykut Öğut’un Amerika’da yaşayan hocası Darel Rutherford tarafından yazılan kitabın ismi “ Çözüm Olmak”. Kitabın verdiği mesaj çok net. Çaba ve çırpınış içinde hırsla sürdürülen mücadele kazanım sağlamaz ; ama sevgi ve kabul ile çıkılan yolda çözüm kendiliğinden yakalanır. Bu kitabı okudukça yıllardır süren müzakereler, yarıda kalan görüşmeler ve yaşanan hayal kırıklıklarını düşünmeden edemedim. Umut filzlerinin yeşerdiği bu günlerde dilerim çözüm olmanın yolunu buluruz...
Geleneksel Zamanlar, Dijital Mekânlar, Değişen Beklentiler… Eski zamanlarda televizyon ve radyonun cazibesini yitireceği, gazete okumadan bir gün geçirilebileceği düşünülmezken bugün evlere gazete girmez, trafikte olunan zaman dışında (ki ciddi şekilde sadece CD’den ya da ipod üzerinden müzik dinleyen bir kitle de mevcut) radyo dinlenmez, hatta ve hatta televizyon tek başına izlenmez oldu. Tek başına diyorum, çünkü televizyon izlerken bile PC, dizüstü bilgisayar ya da akıllı telefonlarında başka bir medya aracı ile ilgilenen kişi sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Özün sözü, her geçen gün toplu medya araçları yerini daha “kişisel” medya mecralarına bırakıyor. Haberleri son dakika bildirimlerinden, SMS aboneliklerinden öğrenmek varken niye uğraşalım ki! Facebook, Twitter, Instegram hem eğlenceli, hem ücretsiz…
Metotlar Değişiyor Halkla İlişkiler alanında kurumların medyada haberlerinin yer alması çok önemli. Bu nedenle medya ile ilişkiler hep güçlü olmalı. Ama görünen o ki hem kitlesel mecraların önemini yitirmesi, hem de teknolojinin sunduğu yeni mecralar gelenekleri kırarken yapılan işlerin kalitesini de arttıracak. Tüketici, okuyucu yada adına her ne derseniz son kullanıcı dikkatini çeken konu hakkında daha fazlasını talep edecek ve bilgiyi siz ona sunmadan kendisi bilgiye ulaşmaya çalışacaktır. Kaliteli yapılan her iş fark yaratacak. Diğer taraftan, günümüzde alışıla gelmiş kampanyalar, fiyat kırmalar, indirimler de tüketicinin dikkatini çekmek için çok başarılı taktikler değil. Bunu yerine viral medyada adından söz ettirecek kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri yürütmek, kazancını yine halkla paylaşmak, marka farkındalık yaratmakta önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmakta. Bugün hem dünyada hem de ülkemizde bu konuda ciddi şekilde çalışan firmalar bulunuyor. Negatiften beslenmeyen, pozitif değerler üzerine kurulmuş olan bir anlayışla hareket etmenin farklılığı da fark edilmekte. Bazı örnekler verecek olursak, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Coca-Cola şirketinin 2006 yılında başlattığı “Her Damla Değer Katar” (Every Drop Matters) projesi, Banat’ın Sağlıklı bir hayat için Temiz Dişler projesi, ve ülkemizde benim de Yönetim Kurulunda görev aldığım ve 2011 yılından bu yana fark yaratan projelere imza atan “bir dünya daha var projesi” ile Limasol Sosyal Sorumluluk Kurumu bu örneklerden sadece bazıları. Görünen o ki dijital teknoloji bizlere yeni mecralar kazandırmakla kalmıyor, yeni beklentilerimizin oluşmasına da ciddi şekilde katkı salıyor.