Mesele sadece kükürt oranı yüksek yakıt mı?

Derviş DOĞAN

Değil elbette. 3.5’in altında 1.5 oranında ki kükürt oranı çevreyi kirletmiyor, insanları zehirlemiyor mu? Tabi ki zehirliyor. Burada yapılması elzem olan kükürt oranının düşürülmesi değil sadece. Bu yakıtların tüketildiği santraller de bacalara filtre takılmasıdır. Takılmasını zorunlu kılmaktır. Ha bugün takılacak, ha yarın takılacak deyip deyip yıllardır havaya bırakılan zehirle birlikte nefes alıp veriyoruz. Peki neden? Çünkü hükümetlerin ilgili işletme olan AKSA üzeeinde bir yaptırım gücü yoktur. Eğer olsaydı bugün bu işletmenin çalıştırdığı santrallere elzem olan, filtreleme bacaların takılması sağlanırdı. Bu tabi ki söz konusu işletmeye ağır bir mali yükümlülük getireceğinden konu bu alanda sorumluluk almış bakanların becerksizliği ya da ilgili şirket ile kurdukları ilişkilerden mütevellit bir türlü başarılamadı. AKSA bu anlamda kontrolü elinde tuttu. Nitekim en son yaşanan hadise de bundan farklı bir durum yok. Bakanlar Kurulu önceden oturup bir karar alıyor. Bu karara göre bundan sonra AKSA santraller için yakıt ithal ederken bu yakıtın 3.5 oranında kükürt içermesi yerine 1.5 oranında kükürt içermesi öngörülüyordu. Bu ilgili işletmeye de bildirildi. Ve dendi ki 3.5 oranında kükürt içeren yakıt artık ithal etmeyin. Oran 1.5 olacak. Malumunuz olduğu üzere adaya gelen yakıt türü 3.5 oranında kükürt ihtiva ediyordu. AKSA mazaret olarak 1.5 oranında kükürt içeren yakıt bulamadığını 3.5 oranında kükürt içeren yakıt almak durumunda kaldığını söylüyordu. Dolayısı ile bu yakıta ithal izni verilmediği takdirde santraller çalıştırılmayacak ve ülke elektriksiz kalacaktı. Nitekim bu kartı masaya sürdü AKSA. İthal etmiş bulunduğum 3.5 oranında ki yakıtı bir kez daha ya kullanırım,ya şartarleri indiririm dedi. Olay bu kadar açıktı. Bunun üzerine bakanlar kurulu da son kez diyerek önceden aldığı kararı iptal ediyordu ve yakıtın santraller de kullanılması sağlanıyordu. Burada hükümet dik durduydu, durmadıydı konusunda değilim. Burada söz konusu işletme için hükümetlerin her dönem tavizkar tavırlar içerisinde olmalarının nedenlerini anlamaya çalışıyorum. Yoksa olabilir. Yakıtın ithali önceden ayarlanabilir. Gerekli ödemeleri de yapılmış olabilir. AKSA kükürt oranı yüksek yakıtla yıllardır bacasız filtresiz borulardan soluduğumuz havaya zehir bırakarak elektrik üretiyordu zaten. Defalarca zehirlendik. Şimdi bir kez daha üretecekler. Burada esas olan AKSA’nın işletiminde olan santrallere neden bunca zamandır filtreleme sistemi taktırmayı zorunlu kılacak bir otorite yapısının olmamasıdır. Bence kaygı duymamız gereken nokta tam da burasıdır.