Mülteci kadınların karşılaştıkları şiddet kaçış esnasında ve uluslararası korumaya erişebilmek amacıyla gittikleri ülkelerde de devam edebilmektedir. Özellikle de mültecilerin kaçış için kullanabilecekleri yasal yollar ortadan kaldırıldığında, başvurmak zorunda kaldıkları düzensiz yollarda veya varış ülkelerinde mülteci kadınlar şiddete karşı savunmasız kalabilmektedir. Özellikle de sığındıkları ülkelerde, temel hizmetler karşılığında cinsel ilişkiye zorlanmakta, hayatta kalmak için iradeleri dışında evlendirilmekte, doğup büyüdükleri coğrafyanın sağladığı sosyal destek mekanizmalarından uzakta, aile içi şiddete karşı savunmasız kalabilmektedirler.
İstanbul Sözleşmesi Kıbrıs’ın kuzey kesiminde iç hukukun parçasıdır. Bu Sözleşme’nin 60. Maddesinde kadının sadece kadın olması sebebiyle maruz kaldığı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet veya zulümden kaynaklanan, bir başka ülkeye sığınma hakkı tanınmaktadır. Bu hak Kıbrıs’ın kuzeyinde sistematik olarak ihlal edilmektedir. Bunun yanı sıra, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yetkililerin kadına yönelik şiddeti önleme konusundaki isteksizlik ve yetersizlikleri mülteci kadınları da etkilemektedir.
Kadınlar hem cinsel sömürü hem de emek sömürüsü nedeni ile insan ticareti mağdurlarının çoğunluğunu oluşturmaktadır. Kıbrıs’ın kuzeyinde yüzlerce göçmen kadın, başta gece kulüplerinde olmak üzere kölelik şartlarında çalışmaya zorlanmakta, cinsel, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddeti en ağır şekillerde deneyimlemektedir. Mecliste onaylanan
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi ve İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol (Palermo Protokolü) uyarınca devletin kadınların cinsel sömürü amaçlı insan ticaretine maruz kalmasını önleme, mağdurlar için destek mekanizmaları oluşturma ve insan ticareti suçunun etkin şekilde cezalandırılmasını sağlamaya ilişkin yükümlülükleri bulunmaktadır.
Ancak Kıbrıs’ın kuzeyinde insan ticaretine karşı önleyici ve insan ticareti mağdurlarını koruyucu politikalar ve yasal düzenlemeler bulunmamakta; konu sadece insan ticaretinin suç kapsamına alındığı Fasıl 154 Ceza Yasası tahtında yer alan bir madde ile düzenlenmektedir. Geçtiğimiz yıl ceza yasasına eklenen bu maddenin insan tacirlerinin cezalandırılmasında ne kadar etkin şekilde kullanıldığına dair ise sivil toplum örgütlerinin olumsuz deneyimleri mevcuttur.
Bu bağlamda Mülteci Hakları Derneği olarak, yetkililere Kıbrıs’ın kuzey yarısındaki tüm kadınların temel haklarını ve güvenliklerini temin etme sorumluluklarını hatırlatır, bu doğrultuda, bir an önce, özellikle de:
1. İç hukukumuzun parçası olan uluslararası sözleşmeler çerçevesindeki yükümlülükleri uyarınca savaşa ve zulme geri göndermeme ilkesinin tanınması için gerekli yasal veya diğer tedbirleri almaları;
2. Statüsü ve ikamet durumuna bakılmaksızın, korumaya ihtiyacı olan, kadına yönelik şiddet mağdurlarının hayatlarının risk altında olabileceği, işkenceye, insanlık dışı muameleye veya cezalandırılmaya maruz kalabilecekleri hiçbir ülkeye hiçbir durum altında iade edilmeyeceklerini güvence altına almak üzere gerekli yasal veya diğer önlemleri almaları;
3. İnsan ticaretini önleme ve mağdurları korumayı da kapsayan kapsamlı bir yasal düzenleme hazırlamaları, birçok paydaşı olan bu suçla etkin mücadele edebilmek için yerel strateji ve eylem planı oluşturmaları ve ilgili koordinasyon mekanizmalarını kurmaları ve hayata geçirmeleri;
4. Toplumsal cinsiyet temelli veya cinsiyetlendirilmiş şiddete maruz kalan kadınlara sağlanan hizmetlerin göçmen kadınları kapsayıcı bir şekilde geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi
ile ilgili adım atmalarını talep etmekteyiz.