İSTANBUL - FATİH OKUMUŞ / FATİH ÖNER Mısır'da ordu tarafından göreve getirilen geçici Cumhurbaşkanı Adli Mahmud Muhammed Mansur'un ilan ettiği 33 maddelik geçici anayasa, uzmanlar tarafından "darbe anayasası" olarak nitelendirildi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Can, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mısır Geçici Cumhurbaşkanı Mansur'un ilan ettiği 33 maddelik anayasal kararnamenin yargı bağımsızlığını düzenleyen 16-20. maddelerinin, "kim iktidara gelirse gersin, 27 Mayıs'ta olduğu gibi eski rejimin yargısını dokunulmaz kılmak istediğini" belirtti. Geçici Mısır anayasasının bir vesayet sistemi getirdiğini savunan Can şunları söyledi: "Bir genel vesayet kurumu olarak Milli Güvenlik Kurulu (MGK) getiriliyor. MGK üzerinden ordu, sistemi kontrol ediyor. 24. madde ile geçici cumhurbaşkanı yasama yetkisi ile donatılıyor. İcra, bakanlar kurulunda. Yasama ve yürütme cumhurbaşkanında toplanıyor. Bu diktatörlüktür. Mısır'da 'rafine diktatörlük' kuruldu, 27 Mayıs'ta olduğu gibi." 27 Mayıs'ın mantığı da böyleydi İlk maddelere bakınca sanki sonuna kadar özgürlük verildiği intibaı uyandırıldığına, böylece darbenin demokratik gibi lanse edildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Can, Mısır'daki durumu 27 Mayıs'la mukayese etti: "27 Mayıs'ın mantığı da böyleydi. Demokratik hareket olarak algılandı, demokrasi bayramı ilan edildi. Tıpkı 27 Mayıs'ta olduğu gibi komisyon kuruluyor. 27 Mayıs darbesinden sonra da yüksek yargıçlar, hocalar geldi, taslak hazırlandı, daha sonra CHP'nin önerdiği kişilerden, sendika ve odalardan katılımla Temsilciler Meclisi kuruldu. 50 kişinin yapısına bakın, Temsilciler Meclisi kuruluşu ile aynı. İkinci Tahrir'de toplananlar buraya gelmiş. Buradaki dinamikler neyse, 27 Mayıs'a giden yolu döşeyen yapıların tamamen bu komisyonda bir araya geldiği görülüyor." Anayasa Hukukçusu Osman Can, Mısır'ın geleceğine ilişkin şu öngörülerde bulundu: "Vesayet sistemi inşa edilecek, diktatörlük vesayet sistemi olarak öne çıkacak. Erkler ayrılıyor gibi olacak. Sistemi güvence altına aldıktan sonra en az 7-8 ay gibi bir süre zarfında zaten demokrasiye geçiş olmayacak." Darbeye karşı çıkan Mısır halkı üzerine ateş açılarak katliam yapılmıştır Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Avukat Necati Ceylan, "Ordu, Mısır'da halkın iradesine karşı darbe yaparak halkın çoğunluğunun oyuyla seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi görevden almış ve anayasayı askıya almıştır. Darbeciler geniş çaplı tutuklamalar başlatmış, darbeye karşı çıkan Mısır halkı üzerine ateş açılarak katliam yapılmıştır" dedi. Mısır'ın geçici Cumhurbaşkanı Mansur tarafından ilan edilen 33 maddelik anayasayı "darbecilerin anayasası" olarak nitelendiren Ceylan, şöyle konuştu: "Bu anayasa Mısır halkının anayasası değil egemen güçlerin ve ordunun güvenliğini sağlayan, onların hak ve menfaatlerini koruyan, iktidarda kalmalarını teminat altına alan bir anayasa olacaktır. İktidarın asıl sahibi Mısır halkıdır. Anayasa yapılacaksa veya değiştirilecekse Mısır halkı veya onun temsilcileri yapmalıdır. Anayasa yapma yetkisini darbe ile gelenlerin oluşturduğu komisyon veya kurucu meclislere tanımak Mısır halkının egemenliğini yok saymaktır." Halka sunularak kabul edilse dahi yok hükmündedir Darbe anayasasının halkoyundan geçirilse bile meşruiyet kazanmayacağına dikkati çeken Ceylan şöyle devam etti: "Bu sebeple, geçici anayasa ile oluşturulacak komisyonun hazırlayacağı anayasayı halka sunularak kabul edilse dahi yok hükmündedir. Çünkü silahların gölgesinde yapılacak referandum ve seçimler halkın gerçek iradesini gösteremez. Ülkemizde de darbelerden sonra yapılan 1961 Anayasası olsun 1982 Anayasası olsun milletin gerçek iradesi ile yapılan anayasalar olmadığından milletimize dar gelmiştir. 1982 Anayasası çöpe atılmalı, hiç anayasa olmasa bu günkü anayasadan daha iyidir." Avukat Necati Ceylan geçici Mısır anayasasını içeriği bakımından şöyle analiz etti: "Geçici anayasada daha şimdiden temel hak ve hürriyetlere aykırı maddeler bulunmaktadır. Bazı hak ve özgürlükler sıralanmış, arkasından herkesin kendine göre yorumlayıcı muğlak maddelere de yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi'ne verilen geniş yetkilerle, geçmişte olduğu gibi kanunlar keyfi ve ölçüsüz şekilde iptal edilebilecektir. Bu anayasanın göz boyamak halkı kandırmak için yapıldığı çok açıktır." Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Necati Ceylan, "Bu sebeple meşru yönetimi darbe ile deviren zorbalığa karşı Mısır halkı iradesine sahip çıkmalı, darbeye karşı direnmelidir. Geçici anayasayı ve oluşturulacak komisyonun yapacağı anayasa değişikliklerini tanımamalıdır" diyerek sözlerini sonlandırdı. 1982 anayasasının gerisinde Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Refik Korkusuz Mısır'da geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur tarafından yayınlanan geçici Mısır anayasasının 1982 anayasasından bile geri olduğunu söyledi. Mısır'da ilan edilen geçici anayasanın "Mübarek dönemindeki iktidar yanlılarının yetki ve selahiyetlerinde hiçbir değişilik yapılmasını istemediği"nin altını çizen Korkusuz, şu değerlendirmelerde bulundu: "Mısır anayasa taslağı 1982 yılında kabul edilen anayasanın çok gerisinde, askeri hükümet döneminde çıkarılan MGK kararlarına çok uygun. Bireysel özgürlüklerle ilgili 6. madde, 1982 anayasısının ilk haline benzer bir düzenleme. Türkiye'de bunun yanlışlığı görülüp, AB müktesebatı doğrultusunda kişi hak ve özgürlükleri temelinde geliştirilmiştir." "Yargıç ve hakimlerin bağımsızlığını düzenleyen 17. ve 18. maddelerin getirdiği hükümler, askeri vesayetin sivil iktidarları kontrol etmesi için, kendi atadıkları hakimler vasıtasıyla geliştirdikleri çağdaş bir formüldür" tespitini yapan Korkusuz, anayasanın cumhurbaşkanına ancak bir onbaşı kadar teminat tanımadığını tespitinde bulundu. "Anayasa kararnamesinin 23. maddesinin hükmü, uygulamada, cumhurbaşkanlarına, başbakan ve hükümet üyelerine bir onbaşı kadar teminat tanımıyor. Zira, cumhurbaşkanının sorumlulukları var, ancak güvencesi yok. Nitekim, uygulamada da aynısı oldu." "Sistemin askeri vesayeti pekiştirecek bir anlayış üzerine kurulmuş" olduğunu belirten Prof. Dr. Refik Korkusuz, referandumdan ret çıkması halinde ne yapılacağının düzenlenmemiş olduğuna dikkati çekti. Korkusuz, "Bunun anlamı, anayasa metni onaylanıncaya kadar bu hükümler geçerli olacak demektir" şeklinde sözlerini tamamladı.