KAHİRE Mısır 25 Ocak 2011 devriminden bu yana ekonomik krizle boğuşuyor ancak son zamanlarda ülkede içinden çıkılması imkansızlaşan bir durgunluğun hakim olduğu belirtiliyor. Siyasi ve güvenlik alanındaki istikrarsızlığın hizmet sektörünü etkilemesi sebebiyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH) büyük yara aldığı kaydediliyor. GSYİH'ye yaklaşık yüzde 52 katkı sağlayan hizmet sektörü, toplu taşıma araçlarının seferlerinin durdurulması, kafeterya ve restoranların kepenk indirmesi, turizm sektöründeki durgunluk sebebiyle durma noktasına geldi. Söz konusu sektörlerde durgunluk yaşanmasına neden olan en önemli faktörün, sokağa çıkma yasağı olduğu ifade ediliyor. Ülkenin içinde bulunduğu siyasi istikrarsızlık, güvenlik sıkıntıları ve sokağa çıkma yasağı, ekonomiye büyük ölçüde zarar verirken, IMF Başkanı Christine Lagarde'ın "geçiş hükümetiyle yönetilen bir ülkeyle kredi anlaşması yapılamayacağı" yönündeki açıklamaları, uluslararası kurumların kapılarının da Mısır'ın yüzüne kapandığının işareti olarak görülüyor. Mısır'ın geçici Başbakanı Hazım Biblavi hükümetinin, ekonominin her geçen gün kötüleşmesi karşısında vergilerde zamma gitmekten başka çaresi olmadığı savunuluyor. Mısır ek yardımlara muhtaç Ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin darbe ile görevinden uzaklaştırılmasından sonra Körfez ülkelerinden 12 milyar Amerikan doları tutarında yardım sözü alan Mısır'daki yönetim, yaklaşık 32,3 milyar dolarlık bütçe açığını kapatmak için 20 milyar dolar ek yardıma ihtiyaç duyuyor. Başbakan Yardımcısı ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ziyad Bahaaddin yaptığı açıklamada, Mısır'ın, Körfez ülkelerinin yatırımlarıyla finanse edilecek bir Marshall Planı'na ihtiyaç duyduğunu belirtmiş, Maliye Bakanı Ahmed Celal ise ülkede siyasi uzlaşma sağlanmadan ekonominin belini doğrultmasının mümkün olmadığını savunmuştu. - Körfez ülkelerinin yardımı Körfez ülkelerinden beklenen ekonomik yardım paketinin Mısır ekonomisini kalkındırması noktasında bazı tereddütler bulunuyor. Özellikle dış borcun katlanacak olması bu tereddütlerin başında geliyor. Uzmanlar ayrıca Mısır'a yardım vaadinde bulunan Körfez ülkelerinin, Suriye rejiminin karşısında yer almasına dikkati çekiyor. Uzmanlara göre, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bir şekilde görevini bırakmasının ardından bu ülkelerin yardımları Suriye'nin imarına dönük olacak, dolayısıyla Mısır yönetiminin, ekonomi politikasını Körfez ülkelerine endekslememesi kendi yararına olacak. Mısır'a 1967 yılından itibaren başta Körfez ülkeleri başta olmak üzere Libya ve Cezayir gibi ülkeler önemli miktarlarda yardımda bulunmuş, ancak 1978 yılında İsrail ile imzalanan Camp David Barış Anlaşması'nın ardından bu ülkeye para akışı kesilmişti. Irak'ın 1990 yılında Kuveyt'i işgaliyle patlak veren Körfez Savaşı'nda Kahire yönetiminin Kuveyt'in yanında yer alması üzerine Arap ülkeleri Mısır'a yeniden yardım etmişti. Bu çerçevede Mısır'ın yaklaşık 7 milyar dolarlık borcu silinmişti. Mısır'da 1992 yılında meydana gelen depremin verdiği hasarın giderilmesi ve yaraların sarılabilmesi amacıyla Arap ülkeleri tarafından Mısır'a 9,2 milyar dolar tutarında yardım paketi gönderilmişti.