KAHİRE Seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı yapılan darbe, Rabiatül Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki katliam, kriz ve kaosla dolu bir yılı geride bırakan Mısır halkı yeni yıla büyük umutlarla girdi. Ülkeyi 30 yılı aşkın bir süre dikta rejimiyle yöneten Hüsnü Mübarek'in devrilmesinin ardından seçimle işbaşına gelen Muhammed Mursi yönetiminde yeni yıla giren Mısır, 2013'ü "bahar" havasında geçecek bir yıl olarak hayal etmişti. Ancak eski rejim yanlıları Mursi'nin aldığı ekonomik ve siyasi kararları bahane ederek 2013'ün daha ilk günlerinden başlayarak sokakları yeni bir gösteri alanına çevirdi. Mursi'nin 4 Ocak'ta Hişam Kandil Hükümeti'ndeki 10 bakanı değiştirerek, aralarında şu anki İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim'in de olduğu bakanları göreve getirmesi protestoları dindirmedi. Danıştay'ın 13 Ocak'ta devrik cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ve dönemin İçişleri Bakanı Habib Adli'nin "göstericileri öldürmek" suçundan yargılandığı mahkemenin yeniden görülmesini kararlaştırması da ülke yönetimini zor durumda bıraktı. Ülke, etkisi ve yaygınlığı her gün artan protestolarla boğuşurken 15 Ocak'ta, askerleri taşıyan bir trenin Bedreşin bölgesinde devrilmesi ve kazanın 18 askerin ölümü, 118 kişinin de yaralanmasına yol açması yeni bir kaos sürecinin kapısını araladı. Hükümet ve Müslüman Kardeşler Teşkilatı (ihvan) aleyhinde gösteri yapan muhalif gruplar, 25 Ocak Devrimi'nin 2. yıl dönümünde bu olayı da bahane ederek protestolarını artırdı. Adım adım koas Hükümet ve İhvan'a yönelik protestoların ağırlık merkezi 3 sahil kenti Port Said, Süveyş ve İsmailiye oldu. Bu kentlerde Mursi'ye yönelik protestolara şiddet karıştı, göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalara kan bulaşınca, Mursi 27 Ocak'ta bu üç kentte gece saat 9 ile sabah 6 arasında bir aylık sokağa çıkma yasağı ilan etti. Böylece bu kentlerde suların bir nebze durulması hedeflenmişti. "Black Block" adlı maskeli grubun yaptığı şiddet içerikli protestolar, Tahrir'de yoğunlaşan gösteriler ve bu süreçte git gide artan elektrik kesintileri, akaryakıt kuyruklarının uzaması ve Sina'da 7 Mısır askerinin kaçırılması ile ülke yeni yılı yarıladı. Mursi'ye ve hükümete yönelik gösterilere Haziran'a kadar tepki göstermeyen ordu, Tahrir'i dolduran kalabalıkların, erken Cumhurbaşkanlığı seçimi isteme taleplerinde taraf olmuş ve 30 Haziran'da, siyasi taraflara ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkmak için 48 saat süre tanıdığını bildirdiği bir açıklama yayınlamıştı. 3 Temmuz'da Mursi devrildi Mursi, ordunun çağrısına 2 Temmuz'da yanıt verdi. Ancak erken seçim taleplerini karşılamayınca, 3 Temmuz'da, Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi, ülke yönetimine el koydu. Ve yeni başkan seçilene dek askeri yönetimin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'u geçici süreyle ülkenin Cumhurbaşkanlığı'na getirdiğini açıkladı. Darbeye direnen Mursi, yapılan baskınla gözaltına alınarak bilinmeyen bir yere götürüldü. Tahrir'de, eski rejimin yanlıları Mursi'yi deviren darbeyi bir devrim olarak karşılayıp, çılgınca sevinç gösterileri yaparken, Mursi yanlıları da, Rabiatül Adeviyye ve Nahda meydanlarını doldurarak, karşıt gösteride bulundu. Askeri yönetimin uyguladığı sert tedbirler, Mursi yanlılarının direniş ve kararlılığını daha da güçlendirdi. Rabia ve Nahda'da başlayan darbe karşıtı gösteriler diğer tüm kentlere yayılınca, darbe yönetimi olayları bastırmak için katliamlara başvurdu. Önce 8 Temmuz'ta Cumhuriyet Muhafızları Alayı önünde Mursi'nin saklandığı kabul edilen bölgede konuşlanan kalabalık sabah vakti silahlı saldırıya uğradı. Sonra 15 Temmuz'da Ramses'te, 27 Temmuz'da Enver Sedat'ın kabri önündeki alanda ve 14 Ağustos'ta Rabia ve Nahda meydanlarında kanlı baskınlar gerçekleşti. Rabia ile Nahda meydanında göstericilere hedef gözeterek açılan ateşte, Mısır Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı verilere göre, aralarında bu kanlı baskının sembol ismi Esma Biltaci'nin de bulunduğu 578 kişi öldü, 4 bin 201 kişi de yaralandı. İhvan'a yönelik gözaltılar Rabia ve Nahda'daki bu katliam bütün dünyada büyük infiale yol açtı. Müslüman Kardeşler Teşkilatı ile Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP), darbe yönetiminin baskılarına karşı sonuna kadar direnme çağrısı yaptı. 17 Ağustos'ta, El-Fetih Camisi'ne sığınan 300 gösterici güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında AA muhabi Hiba Zekeriya ile TRT Kahire muhabiri Metin Turan da vardı. Gösterilere katılım arttıkça darbe yönetimi bu kez İhvan ve HAP'a yönelik yeni ve sistematik bir gözaltı furyası başlattı. İlk önce İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii 20 Ağustos'ta gözaltına alındı, ardından dalga dalga büyüyen operasyonlar kapsamında Rabia'daki katliamda kızını kaybeden HAP Genel Sekreteri Muhammed Biltaci'nin de aralarında olduğu binlerce kişi tutuklandı. Kızının cenaze namazına katılamayan Biltaci, Esma'ya yazdığı duygu dolu mektupla sürece damgasını vurdu. O mektubun ardından Esma, gösterilerin sembol kızı, Rabia işareti de tüm dünyada darbe karşıtlığının sembolü oldu. Bu olayların ardından Sina'da başlayan çatışmalar ve patlamalara eş zamanlı olarak Gazze'yi dünyaya bağlayan tüneller kapatıldı. Ülke, "Darbeyi Ret ve Meşruiyete Destek için Ulusal İttifak" hareketinin organize ettiği geniş katılımlı protestolar eşliğinde 4 Kasım'a gelince, gözaltına alındığı 3 Temmuz'dan bu yana gizli bir yerde tutulan Muhammed Mursi, aralarında Muhammed Biltaci'nin de bulunduğu "dava arkadaşları" ile hakim karşısına çıkarıldı. Mursi, burada Rabia işareti yaparak, mahkemeyi tanımadığını söyledi ve hakimleri, gayri meşru ilan ettiğini açıklayarak, beyaz mahkum elbisesi giymeyi de reddetti. Mursi yargılamanın ardından Burcu'l Arab Hapishanesi'ne, Biltaci ile diğer sanıklar da Tora Hapishanesi'ne nakledildi. Mursi'nin dik duruşu darbe yönetimini zor durumda bırakınca, İhvan ve HAP'a yönelik gözaltı operasyonlarına ağırlık verildi. Bu arada Anayasa Uzlaşma Komisyonu, hazırladığı yeni anayasa metnini Cumhurbaşkanı Adli Mansur'a sundu. Mansur, Aralık ayı başında metni onayladı ve Ocak ayı ortasında yeni anayasanın referanduma sunulacağını açıkladı. İhvan, referandumu boykot edeceğini duyurdu. İhvan "terör örgütü" ilan edildi Kanlı baskınlar ve ardından gelen gözaltı operasyonları da, darbe karşıtı gösterileri dindirmeyince bu kez İhvan'a yönelik yeni yaptırımlar gündeme alındı. Dekahliye'de, Emniyet Müdürlüğü'nde 24 Aralık'ta meydana gelen ve 16 kişinin ölümü, onlarca kişinin de yaralanmasına yol açan saldırı darbe yönetimine beklenmedik bir fırsat sundu. Saldırıyı El-Kaide bağlantılı Ensar Beyt el-Makdis örgütü üstlense de, darbe yönetimi İhvan'ı saldırılardan sorumlu tuttu ve daha önce kapatılan Müslüman Kardeşler Örgütü (İhvan), bakanlar kurulu kararıyla terör örgütü olarak ilan edildi. İhvan için alınan bu karar üniversiteler başta olmak üzere, ülke genelinde tüm darbe karşıtları tarafından protesto edildi. 2013'ü askeri darbe, kanlı baskınlar, gözaltı operasyonları ve siyasi çalkantılarla geçiren Mısır halkı, bütün baskılara rağmen demokrasi yürüyüşüne kararlılıkla devam edeceği mesajını vererek ve Ocak'ta yapılacak anayasa referandumu, ardından gelecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleriyle ülkenin yeniden düze çıkabileceği umudunu taşıyarak 2014'e girdi.