[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Çocuktum ufacıktım dediğim zamanlarda beden eğitimi dersi çok sevdiğim bir ders değildi. Ailemde çok fazla sporcu olmasından ve çocukça düşüncelerimde, inatçı ruhumdan mıdır bilmiyorum ama spor ile aram çok da iyi olmadı. Beden eğitimi derslerinde öğretmenler önümüze bir top atardı ve biz top peşinde koşuştururduk. Çok iyi bir futbol oyuncusu değildim, olamadım ve bu noktadan sonrada futbol oynama konusunda kendimi ne kadar geliştirebilirim ciddi şüphelerim var. Aradan yıllar geçti, fanatik denilebilecek bir taraftar oldum fakat hala abuk sabuk sorularla, maç seyrederken çevremdekileri sinir ediyorum. Aidiyet düşüncesinde takım çelişkilerini de yaşıyorum. Bir yanım Mağusa Türk Gücü (MTG) diyor diğer yandan Fenerbahçe.. Hangi takımı tutuyorsun diye sorsanız Fenerbahçe derim. Fenerbahçeli yanım hep ağır bastı. Çocuğum başka bir takım tutabilir mi? Sanırım evladıma miras kalacak bir sevda bu… Garip bir çelişki değil midir ülkemde yaşadığım? Kendi ülkem maçlarına gitmezken, kilometrelerce uzağa gidip maç seyretmem ve o takımı kendi ülkemin takımlarından daha iyi bilmem, ürünlerini satın almam hatta cebimde taşıdığım kredi kartlarımda bile Fenerbahçe’nin renklerini taşımam düşündürüyor beni. Hafta sonu yazılarında siyasetten, politikadan, hayatımızı çekilmez yapan olaylardan bahsetmek istemiyorum. Yine yaşam politikamızdan bir kesit sundum sizlere. Futbolun dostluk ve barış getirmesi düşüncesi ile iyi pazarlar.