Musalla taşı üzerinde bir fırt çekelim !...

Taner ULUTAŞ

KKTC’de henüz yozlaşmamış ve yazılanlara duyarlı davranan kurumlarımızın olması inanın çürümeye yüz tutmuş, nemelazımcı ve umursamaz kesime örnek olmaya devam ediyor. Dün, Detay Gazetesinde çıkan haberimde, Başbakan Ömer Kalyoncunun evinin önünde bekleyen Polislerin nöbetçi kulübesinin olmadığını ve Polislerin araçları içerisinde güvenliği sağladıklarını, tuvaleti olmayan görev yerlerinde, Polisin zor durumda kaldıklarını dile getirmiştim. Gazetemiz Detay’da dile getirdiğim haberimiz sonrasında, Polisten aldığım telefonda, kulübenin konulduğunu ve elektrik teşkilatının da yapılacağını öğrendim. Polis Genel Müdürü Sayın Manavoğlu ile Yardımcıları Barbaros Savaşçı ve Hüseyin Yeşildağlı’ya duyarlı davrandıkları için teşekkür ederiz. Yine geçenlerde yaptığımız bir başka haberimizde Merkezi Cezaevindeki yanlışlıktan dem vurmuş ve bazı gardiyanların haklarının ellerinden alınarak bazı yandaşlara kıyak geçildiğini belirtmiştik. Bir dosttan aldığımız telefonda Müdürün yanlışlığı kabul ettiğini ve bundan sonra adaletli bir şekilde sınav yapılacağını söylediğini öğrendim. Yanlışlığı kabul etmek ve özür dilemek de bir erdemdir. Bu nedenle Cezaevi Müdürünü de kutlamak gerek. Akdoğan’dan eski bir dost aradı. Uzun zaman görüşmediğimiz, telefonda bile konuşmadığımız eski dost, gardaş müsaitsen senin ile bir şey paylaşmak isterim deyince bizim henüz oksitlenmemiş antenler birden dikildi. Buyur gardaş müsaittim deyince eski dostumuz, kısa bir süre önce Akdoğan Belediyesi tarafından düzenlenen festivalden dem vurdu. Festivalde defile yapıldığını, hemen hemen cami duvarına dayanan podyumun ve sponsorluğunu Efes Pilsen’in yapması nedeni ile cami avlusunda biraların içilmesinin de yanlış olduğunu belirtti. Özellikle ölülerin konduğu ‘Musalla’ Taşının bara dönüştürülerek üzerinde bira içilmesini, mübarek Cuma günü Camiye gidenlere festival nedeni ile caminin kapatılmasının yanlış olduğunu dile getiren eski dost, Din İşleri Dairesi Başkanı Talip Atalay’ın bu duruma nasıl izin verdiğini anlayamadığını söyledi. Şimdi eğri oturalım ve doğru konuşalım. İnanırsınız, inanmazsınız. Ateistsiniz veya değilsiniz. Alkollü içki satışlarının normalde bile cami ve okul yakınlarında yasaklandığı bir ülkede cami avlusunda içki içilmesinin öncelikle yanlış olduğunu kabul edin. Tamam, belki biz Cuma’ya gitmiyoruz. Mübarek gün Cuma günü cami avlusundan bile iş güç nedeniyle geçemiyoruz. Ama Cuma’yı kaçırmayan ve mutlaka Cami’ye gidip namazını kılan insanlarımız var. Festival adı altında sizin o insanların inançlarına saygı göstermemeniz bence son derece yanlıştır. Adam inanır. Cuma’sına gider ve camide namazını da kılar. Ama o camiye gidince karşısında elinde bira şişesi olan adamı podyumda yürüyen hurileri görürse, sanırım tepkisini de ortaya koyar. Herşey hoş güzel de Din İşleri Dairesi Sayın Talip Atalay’ın böyle bir duruma nasıl izin verdiği de çok bilinmeyenli bir denklem gibi karşımızda duruyor. Sen din denilince ilk akla gelen insan olacaksın ama Cami avlusunda içkili eğlence yapılmasına da izin vereceksin. Pardon hemde Mi Pardon. Sen din uleması olarak atıp tutacaksın. Ama neyse aması mamasını bir tarafa bırakalım. Benden size bir tavsiye, insan önce pahalı parfümleri bir kenara bırakmalı ve insana güven veren gibi kokmalı. Yoksa ne din işleri başkanı nede bilmem ne başkanı olsanız insanlar size asla güvenmez. Neyse bende Sayın Atalay’ı, Akdoğan’da düzenlenen festivalde bara dönüştürülen ‘Musalla’ Taşının bulunduğu yere davet ediyorum. Millet  ‘Musalla Taşı’ üzerinde ‘Fon Deep’ yaparken, bizde çin çin kadeh tokuşturarak bir ‘Fırt’ çekelim. En azından millet Fon deep yaparak son sürat giderken, bizde bir fırt çekerek eski chervoletler gibi ağır ve aheste gidelim. Din işleri başkanım Musalla Taşı üzerinde hadde şerefe. Yarasın başkanım.