Şov devam ediyor…
BÜYÜK HARFLE YAZIYORUM…
ANLAŞILAN BİZİM MİLLETE YEDİĞİ KAZZIKLAR AZ GELİYOR Kİ GEÇİRDİKÇE GEÇİRİYORLAR, BİZİM MİLLET DE AFİYETLE YİYOR…
AFİYET OLSUN, ŞEKERİNAN BAL OLSUN...
SERMAYE BABALARI ÇİFT MUHASEBE TUTMAYA, İSTEDİKLERİ GİBİ VERGİ KAÇIRMAYA DEVAM ETSİNLER, MAFYA MEMLEKETİ MESKEN TUTSUN, MEMLEKET KARA PARA AKLAMA VE UYUŞTURUCU CENNETİ OLMAYA DEVAM ETSİN, ESKİ BAŞBAKAN HESABINA GİREN ÇIKAN MİLYONLARIN “AHBAPLARI” TARAFINDAN VERİLDİĞİ HİKAYESİNİ UYDURA DURSUN, MEMLEKET KUMARCILAR HANINA-KERHANECİLER CENNETİNE DÖNSÜN, KUMARHANELİ OTELLER TURİST GETİRİYOR DİYE TEŞVİK ALSIN, ELEKTRİĞİ HALKTAN UCUZA KULLANSIN, KUMAR TURİSTİNİN UÇAK BİLETİ BEDAVAYA OLSUN, KUMARCININ ÖDEMEDİĞİ BİLETİN ARA FARKI SIRADAN VATANDAŞ VE ÖĞRENCİ TARAFINDAN ÖDESİN, MEMLEKETİN EKONOMİSİNİN BEL KEMİĞİ OLAN ÜNİVERSİTE SEKTÖRÜ HER ŞEKİLDE DARBE ALSIN, KUMARCILAR TAYFASI CEBİMİZDEN ENSEMİZDE BOZA PİŞİRSİN, BİR ELLERİ YAĞDA BİR ELLERİ BALDA KEYİF YAPSIN, TARIMCI YAĞMAYAN YAĞMURDAN ZARAR ETTİ DİYE BİZİM CEBİMİZDEN KESİLEN VERGİLERLE ZARAR ZİYAN TAZMİNATI ALSIN, AYRANIM YOK İÇMEYE AMA MERCEDESLE GİDERİM GEZMEYE DESİN, İNEKÇİ İNEĞİ SÜT VERMEZ, YEM PAHALI DİYE HİKAYE OKUSUN, ZARARLARI ZİYANLARI ÖDENSİN, DEVLETİ SÖĞÜŞLEME STATÜKOSU DEVAM ETSİN, KKTC DENEN ÇAKMA DEVLET ALİ’NİN KÜLAHINI VELİ’YE, VELİ’NİN KÜLAHINI ALİ’YE GİYDİRMEYE DEVAM ETSİN, CEBİMDE PARA YOK DİYEN VE DEVLETİ SÖĞÜŞLEMEYİ KENDİNE YAŞAM TARZI HALİNE GETİREN ZÜPPE EN LÜKS MERCEDES'TE, EN LÜKS JİPTE GEZMEYE DEVAM ETSİN, AMA MEMLEKETTE TRAFİK, EĞİTİM VE SAĞLIK İFLAS ETSİN, TRAFİK İÇİN TOPLANAN VERGİLER RESMEN İÇEDİLSİN, DEVLET BİZİ GÖZ GÖRE GÖRE DOLANDIRSIN, HERŞEYİN RESMEN YERLE BİR OLDUĞU BİR ORTAMDA BİLE HALA İNATLA GANİMET DÜZENİ DEVAM ETTİRİLSİN, AKARYAKITA TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ ZAMLAR GETİRİLSİN, VE DAHA NELER DA NELER...
AMA BU HALK DA GIK DEMEDEN BÜTÜN BU REZİLLİKLERİ SEYREDE DURSUN...
ALLAH BİN DEĞİL, MİLYON BETER ETSİN...
GELELİM “UFAK” İŞLERE ve küçük harfle yazalım!
Yapımı aylardır yılan hikayesine dönen ve en sonunda ortalıkta hayvan ölüsü gibi kalan Girne-Lefkoşa yolu...
Yine aynı şekilde Güzelyurt’tan Lefkoşa’ya gelirken Gönyeli belediyesinin yapmaya çalıştığı mahkemeye takılan ve trafiği rezil eden hesapsız kitapsız alt geçit projesi...
Yollar, yolların bakımı, güvenliği, trafiğin genel olarak güvenliği ve sürdürülebilir altyapısı ve bakımı kimin sorumluluğunda?
Tabi ki Ulaştırma Bakanlığı’nın...
Peki Ulaştırma Bakanlığı ne yapıyor?
Elini attığı her işi yüzüne gözüne bulaştırıyor, rezil ediyor, içinden çıkılmaz hale getiriyor, trafiği iyileştireceğine kaosu artırıyor, hesapsız kitapsız işlerle kaş yapayım derken göz çıkarıyor, veya göz çıkarılmasına göz yumuyor...
Belediye tüm sorumluluklarını bir tamam yerine getirmediği ve tüm problemleri ortadan kaldırmadığı sürece Güzelyurt-Lefkoşa anayolu üzerinde Gönyeli’nin iki yakasını bağlayacak bir alt geçit projesi başlatmasına izin verilmemeliydi...
Ama bu ülke isteyenin istediği haltı istediği gibi edeceğini sandığı bir tür Dingo’nun ahırı...
Bunu bir yere kadar beceriyorlarda...
Girne-Lefkoşa anayolu tam anlamıyla rezil rüsva durumda, bu güzergahta yaşana trafik kaosundan hem de kazalardan doğrudan doğruya Ulaştırma Bakanlığı ve bakanlık koltuğunda oturan zat-ı muhterem sorumludur!
Kendisinden önceki bakanlar da aynı şekilde sorumludur, eğer bu ülkede hukuk kuralları adam gibi işleseydi, bu ülke hukuk ve medeniyet ülkesi olsaydı, bugün Ulaştırma Bakanlığı koltuğunda oturan gelmiş geçmiş bakanların tümü hapiste olurdu...
Tümü de bu ülkede trafik kazaları nedeniyle yaşanan can ve mal kayıplarının birinci derecede sorumlusudurlar, çünkü bugüne kadar hiçbiri o koltukta oturup da üzerine düşeni layıkıyla yapmamıştır.
Yok öyle “dikkatsiz sürüş” deyip de kolaycılığa kaçmak...
İki anayol arasında bariyer yokken dikkatsiz sürüş neticesinde diğer yola geçen ve başkasının canına, malına zarar veren değildir esas sorumlu, esas sorumlu olması muhtemel böylesi kazalar için gereken tedbirleri almayıp da yolları azraile teslim eden devlettir, daha da öze inersek, Ulaştırma Bakanlığı ve başında oturan bakandır...
Peki yollar allem gallemken bizim muhterem Bakan ne yapıyor?
Devlet gücünü kullanıp da halkı nasıl kazıklayacağının, vermediği hizmetin vergisini nasıl alacağının hesabını yapıyor...
Neymiş efendim, seyrüsefer çıkarmayan sigorta da çıkaramayacakmış!
Sigortacılar da bu haydutvari uygulamaya, devletin zorla vatandaşı sömürme, dolandırma çabasına alet oluyor, neden acaba!
Arada onlara da bir avanta mı vaat edildi, bunu bilemiyoruz, eğer aralarında imzaladıkları protokolü ve varsa gizli bir başka protokolü kamuoyuna açıklarlarsa, bunu öğreneceğiz...
Türkiye trafiğin iyileştirilmesi için bu memlekette toplanan seyrüsefer vergisinden en az üç kat daha fazlasını buraya gönderiyor, ama para ancak proje üretilmesi şartıyla kullanılabilir, öyle hobbidik cebimize girmiyor...
Ancak bizim muhteremlerin öyle oturup da proje üretmek gibi bir dertleri yok, zaten kadrolarında bir tek trafik mühendisi bile yok, olan tek kişi da dıştan destek veriyor, onun da ne kadar destek verdiği belli değil, adamdan ne kadar faydalandıkları belli değil...
Bizimkilerin dertleri vermedikleri hizmetin vergisini zorla almak, yani halkı dolandırmak, ve aldığı sıcak parayı bütçedeki havuza atıp memur ve emekli maaşlarını ödemek...
Zaten bizim devletten başka her halta benzeyen devletin kurulma amacı memur maaşlarını ödemek, memlekette bir memurlar imparatorluğu yaratmak, siyasilerle memurların ve sendikacıklarının kol kola giderek, bazen de gündüz kavga edip, gece hırsızlığa beraber çıkmak, çıkarları karşılıklı kollayarak memleketin tüm kaynaklarının kaymağını yemek...
Peki göz göre göre bu kazzıkları yiyen, hastanede doktor ve ilaç, okulda öğretmen ve eğitim bulamayan halk ne yapıyor?
Hiç, kocaman bir hiç, sadece zır zır havaya şikayet ediyor, tepkisini eylem olarak ortaya koymuyor...
Trafik dökülüyor, eğitim dökülüyor, sağlık dökülüyor, hükümet ise halkı kazıklamanın yollarını arıyor ve icatlar çıkarıyor, halkı göz göre göre kazıklıyor...
İşin özeti bu...
Müstahakımızdır...Hem de fazlasıyla...
...................
Bu arada, hemen yanıbaşımızda savaş tamtamları çalıyor, Fransız gemilerinden uzun menzilli füzeler atılıyor, Rus ve İsrail uçakları havada birbirine giriyor, patlayan füzelerden vurulan uçaklardan gökler inliyor, denizler titriyor...
Ve tabi ki bizim memleketin kuyruk tarafına yakın olanlar bu gürültüleri duydu, ödleri patladı...
Bizim millet sandı ki çevremizdeki her yer ve herkes yanıp tutuşurken bizim memleket güllük gülüstanlık olacak, ganimet düzeni, ülkenin her köşesini saran mafya düzeni al gülüm ver gülüm devam edecek...
Yok öyle bir dünya, yok öyle bir yağma düzeni...
Kendimizi alemin akıllısı sanırken aslında alemin ahmağı olduğumuzu dünya görüyor da, bir biz göremedik...