Kıbrıs sorunu müzakerelerinin yeniden başlamasına katkı koymayı hedefleyen referans şartlarının, artıları olduğu kadar eksilerinin de olduğu ve bu şartların, birtakım “tuzaklar” içerdiği iddia edildi.
Fileleftheros gazetesi “Süreçte Tuzaklar Saklı… Hedef, Referans Şartlarının Belirlenmesi Çerçevesinde Minimum Anlaşma” başlık ve spotuyla aktardığı haberinde, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs için görevlendirdiği geçici danışmanı Jane Holl Lute’n taraflara tezlerini hazırlamaları için 90 gün mühlet verdiğini ve belirlenecek tezlerin akabinde, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in nihai kararını alacağını yazdı.
Gazete, şu anda Rum tarafının düşünmekte olduğu ve ön hazırlığını yaptığı referans şartlarının artıları arasında, Kıbrıs sorununda bir hareketlilik yaratmasının ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasadis’in, Kıbrıs sorununun “bittiğini” düşünenler için yanıtını teşkil etmesinin bulunduğunu kaydederek, referans şartlarının “iyi bir ön hazırlık” anlamına geldiğini belirtti.
Haberde, sürecin BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) adadaki görevi konusuna da katkı koyduğu ifade edildi.
Gazete, referans şartları konusunun; ilk kez referans şartları hazırlanıyor olması ve dikkatli olmayı gerektirmesi, Ankara’nın ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın takvimlerde ısrarcı olması olasılığını içermesi, doğalgaz konusunun da bu şartlara dahil edilmesi olasılığının bulunması, çabaların boşa çıkması halinde ne olacağının belirsiz olması ve yetkilerin desantralizasyonu ile iki devletli çözüm gibi konuların müdahil taraflarca ortaya konmasının söz konusu olması bakımından eksilerinin bulunduğunu yazdı.
ANASTASİADİS LUTE’UN MÜHLET VERDİĞİNİ TEYİT ETTİ
Gazete devamla, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in dünkü açıklamalarında, Lute’un taraflara tezlerini hazırlamaları için 90 günlük mühlet verdiğini teyit ettiğini yazdı.
Habere göre Anastasiadis, herkes tarafından mantıklı bir yaklaşım sergilenmesi halinde, referans şartlarının Aralık ayı sonuna kadar hazırlanabileceğini kaydetti.
Anastasiadis, açıklamasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı, “devletin işleyemez olmasında ısrar etmekle” eleştirirken; Akıncı’nın, devletin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” kurulmasından sadece iki yıl sonra, dönemin vergi yasaları yüzünden felç edildiği 1960’lı yıllarda yaşananların tekrarlanmaması için, işleyebilir olması gerektiğini anlaması gerektiğini belirtti.
Kıbrıslı Türklerin, devletin bütün organlarına katılmalarını hiçbir zaman reddetmediğini söyleyen Anastasiadis, hakların korunması için, Kıbrıs Türk toplumu kendini güvende hissetsin diye gereken şeyin, Kıbrıs Türk toplumunun hayati çıkarlarını etkileyebilecek noktalarda olumlu oy hakkı kullanılması olduğundan bahsetti.
ANDROS KİPRİANU’DAN ANASTASİADİS’E ELEŞTİRİ
Gazete, bir diğer haberinde ise, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e yönelttiği eleştirileri aktardı.
Habere göre Kiprianu, Rum tarafının kararlılık ve siyasi irade göstererek, uygun ön hazırlığı yapması gerektiğini vurgularken, Anastasiadis’ten federal çözümü isteyip istemediği ve Kıbrıs sorununa federal çözüm bulunmasının ötesinde bir şey tartışmadığı konularını netleştirmesini istedi.
Anastasiadis’in referans şartları konusunu tartışmaya açması gerektiğini belirten Kiprianu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından müzakerelerin yeniden başlaması için gereken ön koşullar daha net ve daha basit olmasına rağmen, bugün, referans şartlarıyla daha karmaşık bir şey hazırlanmaya çalışıldığını söyledi.
Kiprianu, referans şartları tartışmaları çerçevesinde hangi noktada olunduğunun, varılan uzlaşıların ve tarafların bu uzlaşılarla ilgili aynı anlayışa ve aynı yorumlamaya sahip olup olmadığının netleştirileceğini ifade ederek, bunların netleştirilmesinin akabinde, hedefin belirleneceğini ve ortak hedefin başarıya ulaşması sürecinin başlatılacağını kaydetti.
Akıncı’nın basın toplantısıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Kiprianu, Akıncı’nın iki toplumlu ve iki kesimli federasyonda ısrar ettiğini belirterek, Rum tarafının federasyondan başka bir şey tartışmadığını ikna edici bir şekilde netleştirmesi gerektiğini söyledi.
Rum tarafının referans şartlarını tartışmasının zaman kazanmak için yapılıp yapılmadığı konusundaki bir soruya ise Kiprianu, bunun yeterince tehlikeli olduğu yanıtını vererek; en tehlikeli olan şeyin de, referans şartlarının şekillendirilmesi çabalarının başarısız olması olduğuna işaret etti.
RUM SİYASİ PARTİLERDEN “AKINCI’YA SÖYLEDİM, ANASTASİADİS ANLASIN”
Gazete, Rum siyasi partilerden DİKO’nun, Akıncı’nın basın toplantısıyla ilgili açıklamalarda bulunarak, Anastasiadis’e de göndermelerde bulunduğunu yazdı.
Habere göre DİKO, Kıbrıslı Türklerin bir olumlu oyu sorununun, Anastasiadis’in dediği gibi gevşek federasyon ile çözülemeyeceğini kaydederken, doğalgaz konusunun Kıbrıslı Türkler için hayati önem teşkil eden bir konu olarak lanse edilmesinin ve bu konuda da veto hakkı talep edilmesinin, Kıbrıslı Türklerin tüm konuların hayati önem teşkil ettiği iddiasında bulunacağını gösterdiğini öne sürdü.
Öte yandan Ekologlar ise, Akıncı’nın sert açıklamalarının, Anastasiadis’in basın toplantısında sarf ettiği özensiz açıklamalardan kaynaklandığını belirtti. Ekologlar, Akıncı’nın açıklamalarının, azınlık-çoğunluk mantığıyla merkezi hükümet düzeyinde karar alınmasının Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilmeyeceğini gösterdiğini de öne sürdü.
Kıbrıslı Türklerin, “vermeden alma” politikasını devam ettirdiğini iddia eden Ekologlar, Kıbrıs sorununda hareketlilik olmasının iyi bir şey olduğunu, ancak yeterli olmadığını belirtti.
EDEK ve Dayanışma Hareketi ise, Maraş’ın Kıbrıs sorununun çözümünden bağımsız olarak yasal sakinlerine iadesinin ezeli tezleri olduğunu ve iki yeni geçiş kapısının açılmasının, yalnızca Kıbrıslı Türklerin menfaatine olduğunu kaydettiler.
BAŞPİSKOPOS II. HRİSOSTOMOS İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMDEN YANA ENDİŞELİ DEĞİL
Gazete, bir başka haberinde de, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’un, “Türkiye’nin bütün Kıbrıs’ı istediğini bildiği için, iki devletli çözümden yana endişeli olmadığını” söylediğini yazdı.
Habere göre II. Hrisostomos, çözümün hükümete veya başkana bağlı olmadığını; karşılarında Avrupa yolunda değil İslamiyet yolunda giden bir Türkiye olduğu sürece, Kıbrıs sorununda çözümün imkansız olduğunu öne sürdü.
İki yeni geçiş kapısı açılması konusuna da değinen II. Hrisostomos, Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin ancak Erenköy Barikatı’nı açmaları halinde iyi niyetli olduklarını söyleyebileceğini ifade etti.