Aslında çok da yanlış bir izlenim değil, bu. Ruh sağlığı uzmanları, narsisizmin gündelik yaşamda çok daha yaygın ve aşikar bir hal aldığını düşünüyor.
Bu eğilimin artmasıyla birlikte son yıllarda narsisizm alanında yazılan blog ve kitapların sayısı da arttı.
Tüm bunların sonucunda a "selfie nesli" olarak bilinen özellikle genç kuşak tarafından sosyal medyada "narsist avı" başladı.
Peki ama neden etrafımızda daha önce hiç olmadığı kadar çok narsist var? BBC muhabiri Jolyon Jenkins bu sorunun yanıtını araştırdı.
Narsisizm nedir?
Öncelikle narsisizmin ne olduğuyla başlamak gerek. Türk Dil Kurumu'na göre, narsisizmin karşılığı özseverlik.
TDK, özseverlik kelimesini "işinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, narsistlik, narsisizm" olarak tanımlıyor.
Narsisizm, birçok kişilik özelliğinin bir araya toplanmasıyla ortaya çıkıyor ve bu kişilik özellikleri aslında birçok kişide mevcut.
Ancak bunun ileri boyutlarda olmasına ise tıpta Narsisistik Kişilik Bozukluğu adı veriliyor.
Birinin narsist olduğunu nasıl anlarsınız?
Narsisistik Kişilik Bozukluğu alanında uzmanlaşan İngiliz terapist Dr. Tennyson Lee, psikiyatristlerin kullandığı rehber kitaba göre dokuz kriter bulunuyor.
Bir hastanın narsist olarak değerlendirilmesi için bu dokuz kriterin en az beşini taşıması gerekiyor:
- Büyüklenir: Başarılarını ve yeteneklerini abartır
- Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır
- Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna inanır
- Çok beğenilmek ister
- Hak ettiği duygusu içindedir
- Kendi çıkarı için başkalarını kullanır
- Empati yapamaz
- Başkalarını kıskanır
- Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş tavırlar sergiler
Etrafımızda muhtemelen bu sıralanan davranışları sergileyen insanlar vardır.
Ancak Lee'ye göre, "kişilik bozukluğuna işaret eden şey bu özelliklerin kişinin etrafındaki kendisi ya da etrafındakilere zarar verecek şekilde tezahür etmesi."
Nasıl tedavi edilir?
Lee, Narsistik Kişilik Bozukluğu'ndan mustarip birçok kişinin kendilerini depresyonda zannettiklerini söylüyor. Lee, antidepresanların bu kişilik bozukluğu üzerinde tedavi edici bir etkisi olmadığının altını çiziyor.
Lee, "Narsistik Kişilik Bozukluğu'nun tedavisi kolay değil" diyor.
Lee, tedavi sürecindeki en büyük sıkıntının kişiyi rahatsızlığının bulunduğuna ikna etmek olduğunu belirtiyor ve narsisizmin yaşla birlikte azaldığını söylüyor.
Narsisizm tanımlaması kolay ancak ölçümlemesi oldukça zor bir durum.
Uzmanlar, sosyal medyanın da narsistik davranışları teşvik edici bir rol oynadığını belirtiyor.