Amerikan The National Interest (NI) dergisi, önümüzdeki yıl Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlama olasılığının bulunduğu dünyanın en ‘sıcak' bölgelerini Güney Çin Denizi, Ukrayna, Basra Körfezi ve Kore Yarımadası olarak sıraladı.
ABD Ordusu Savaş Koleji'nden (USAWC) Prof. Dr. Robert Farley'in NI için kaleme aldığı makalede, ABD ile Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki çekişmesinin şimdilik ekonomik yaptırımlar ve tarife tartışmalarıyla sınırlı olduğunu, fakat ikili ilişkilerin bozulmasıyla çekişmenin bu sınırları aşabileceğini kaydetti.
Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlama olasılığının bulunduğu bir diğer bölgenin Ukrayna olduğu dikkat çekilen yazıda, kısa bir süre önce Kerç Boğazı'nda yaşanan olayın bölgedeki gerilimin tırmanmasına yol açtığı kaydedildi.
Farley aynı zamanda Rusya'nın büyük bir olasılıkla durumu belirsiz bir hale getirebilecek olan Ukrayna'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce ‘statükoyu ihlal etmeye' ilgi duymadığına inandığını ifade etti ve Moskova ile Washington arasındaki ilişkilerin yeterince gergin oluğu bu dönemde en küçük bir sarsıntının dahi hassas dengeyi bozabileceği konusunda uyardı.
'AÇIK BİR ÇARPIŞMAYA DÖNÜŞEBİLİR'
Dünyanın üçüncü ‘sıcak' bölgesinin Basra Körfezi'nin olmayı sürdürdüğüne dikkat çeken yazar, buradaki gerilimin ABD'nin İran'a uyguladığı ekonomik baskı, ayrıca Yemen ve Suriye'deki çatışmalar nedeniyle tırmandığını vurgulayarak, bölgenin stratejik önemi de dikkate alındığında herhangi bir istikrarsızlık belirtisinin Moskova, Washington ve hatta Pekin'i içine çekecek açık bir çarpışmaya dönüşebileceğini ifade etti.
Makalede, dünyanın büyük bir savaşa yol açabilecek dördüncü ‘sıcak' bölgesinin, ABD ve Kuzey Kore'nin son barış girişimlerine rağmen Kore Yarımadası olduğu belirtildi. Farley'e göre Washington ile Pyongyang arasındaki ilişkiler her an bozulabileceği gibi, bunun ötesinde Çin ve Japonya'nın da Kore sorunu ile ilgili görüş farklılıklarına sahip.
Çin ve ABD arasındaki ilişkilerin kötüye gitmesinin gelebilecek ‘bela habercisi' olduğunu vurgulayan Farley, ‘sıcak noktalarınsa' diğer ülkelerde de oluşabileceğini, aynı zamanda ABD'nin askeri hegemonyasıyla şimdiki dünya düzeni arasındaki krizin yakın geleceğin yakın geçmişe göre daha çok tehlike barındıracağını ortaya koyduğunu vurguladı.