Ben mi ülkeme, yoksa ülkem mi bana sahip çıkmalı? İşte yeniden, kendi kendime bu soruyu soruyorum. Yaz mevsimin gelmesi ile birlikte, gurbette olan birçok Kıbrıslı Türk yeniden adaya gelmeye başladı. Eskiden ötekileştirdiğim birçok insanı şimdi çok daha iyi anlıyorum. Göç bu ülkenin hep kaderi olmuş. Üstelik adada bulunan nüfusumuzdan, çok daha fazlasının yurt dışında olduğu söyleniyor. Doğrudur, inanırım. Neredeyse her evde, her ailede göç eden birileri var. Adresler farklılık gösterse de, uzaklarda, bu ülkenin insanı olan, terk edip gitmek zorunda kalanlar var. Devlette çalışmayı, devlet memuru olmayı hiç istemedim. Hiçbir zaman düşünmedim. Aile baskıları (deneyimleri), devletten düzenli gelecek maaş için çalışmam yönünde oldu. Devlette memur olarak çalışmam karşılığında ödeyeceğim bedel, beni hep düşündürdü. Birçok kez göç beni de teğet geçti. Farklı zamanlarda yurtdışı deneyimlerim oldu ve dişlinin çarkları arasında ezildiğimi de hissettim. Ne bildiğimin, önemli olduğunu oralarda daha yakından keşfettim. Maalesef, ülkemde yaptığım işlerin değer görmediğini düşündüm defalarca. Devlet eliyle değersizleştirildiğimi hissettim. Şu an göç eden kime soracak olsanız, ülkenin sahip çıkmamasını sebep gösterecektir. Berbat çalışma koşulları, insan kayırmacılığı, vizyonsuz patronlar, kalitesiz iş ortamları hayatlarımızda hep oldu. Ucuz iş gücünün, kalitesizleştirdiği bir ülkedeyiz. İş gücü gibi, alınan maaşlar kadar ucuzuz. Ucuz siyasetin, devleti bile çiftlikleştirdiği, memurlukta bile başarısız yüzlerce kişinin köşe tuttuğu, bilgin hiç değerinin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Birçok Kıbrıslı Türk için adres belki İstanbul, belki Ankara, hatta Londra ya da, Sydney’dir. Göç dedik ya, farklı nedenlerle sınırın öte yanına gidenlerde çok var. Yazının başında sormuştum ya hani, “ben mi ülkeme, ülkem mi bana sahip çıkmalı?” diye, cevap ortada. Göç edenlere sorduğunuz zaman, kendilerine sahip çıkılmadığını söylerler hep. Kıbrıslı Türk doktorun başarısı, diye duyduğumuz zaman göğsümüz kabarır. Kıbrıslı Türk sanatçı, modacı, mimar, düşünür, iş insanı ve dahası yurt dışında çalışmalarda bulunur. Anne ve babam, göç etmemem için zamanında çok savaş verdi. Ben ülkede kalmak için çok savaş verdim. Gerek ailemin ekonomik imkanları, gerekse şansımın yardımı ile ülkeme tutundum. Şanslıydım. Oysa çift diplomalı, kafası dinamo gibi çalışan gençleri gördükçe, vasıfsız iş gücünü tanıdıkça, ucuz işçilerin, devletin denetimsizliklerinin, popülizmin içinde çok daha iyiye gitmeyeceğimiz, çocuklarımızı bu ülkede tutamayacağımız bir realite. Gençlerin bu ülkede gelecek görmesini sağlamak için, iş imkanlarının gelişmesi için, yerli sermaye ve iş gücünün artırılması için burs, kurs, teşvik, hibe ne yapılacaksa bir an önce yapılması, kalan akıllı insanlarımıza sahip çıkılması gerek.