Ne ilginç...
Çoğu zaman farkında olduğumuzu sandığımız şeyleri meğer hiç farketmeden yaşıyormuşuz...Ta ki bir tufan kopana kadar...
Yol yakınken ya da uzakken ve henüz ikimiz de ölmemiş yaşıyorken...Böyle bir yol varken;
Dön...
Çünkü biz, yalnız olarak ölmeye mahkum edildik..
En birinci elden..
“Özlediğim kokun, bana boynunun borcudur..”
Kıvama gelmek çok önemlidir...Bu sadece evde pişirdiğimiz helva için değil, herşey için geçerli...
Bazen farkında olduğumuzu sandığımız şeyleri gözden kaçırırız. Bu yüzden, gözümüz hep hayatımızda olsun, kıvama gelen şeyleri ateşten alınız, gözden kaçıyor ve daha sonraları bu yüzden gereksiz yere üzülüyoruz; bununla kalmayıp üzüyoruz da...
Bugün aklımdan geçenleri sizlerle paylaşmak istedim.
Kıvamdayken ateşten alınan herşey bizim için en doğrusudur aslında...
Bazen iyimser hallerimiz var; her nedense insanları melek gibi düşünen ve gören...
Unutmayınız...Akrebin fıtratında sokmak vardır. Fıtratında ne varsa; o insan da odur.
Yüreğinde kötülük olan,
Size haketmediğiniz şekilde, merhametsiz, vicdansız ve sevgisiz yaklaşan insanları; kıvama gelince hayatınızdan hemen çıkartınız. Hem de hiç bir gerekçe göstermeye ihtiyaç duymadan...Aynı yerde, aynı havayı solumak gibi bir zorunluluğunuz olsa bile bunu yapmaktan kaçınmayınız...
Hiç bir zaman kötü insanlar gibi olmayınız, fıtratınızda ne varsa siz öyle yaşamaya, öyle davranmaya devam ediniz...
Mesela ben...
Ne zaman hak etmediğim şekilde merhametsizlik ve vicdansızlık gördüğümde; Simone De Beauvoir’in sözlerini hatırlarım;
“Canımı yakanlardan intikam almayı hiç düşünmedim, hayat benden daha yaratıcı...”
Yazının başında yazdıklarıma dönecek olursak,
Yol yakınken ya da uzakken ve henüz ikimiz de ölmemiş yaşıyorken...Böyle bir yol varken;
Dön...
Çünkü biz, yalnız olarak ölmeye mahkum edildik..
En birinci elden..
“Özlediğim kokun, bana boynunun borcudur..”
Güzel bir haftasonu sizlerle olsun.