2002 Sonrası CTP’yi çok çok eleştirdik. Bunun temel nedeni da Annan planı döneminde çözüm yanlısı davranışlar ve bunu destekleyen sivil toplum örgütleri ile sendikaların da birlikte hareket ederek ‘’Bir evet deyin Avrupa’ya bağlanalım’’sloganı ile birlikte savundukları ‘’İş, emek, Özgürlük’’sloganıydı.
1993’deki DP-CTP deneyiminin başarısızlıkları CTP’yi olgunlaştırmış ve de başarısızlıklarını sorgulamış yeniden hata yapmayacağı konusunda halkı inandırmıştır.( Şeçim öncesi yaşananları burada yazma gereğini duymuyorum)
Maalesef seçim sonrası halkımıza söylenenler gerçekleşmediği için evinde inzivaya çekilen Derviş bey tekrar sahne almış ve2009 seçim döneminde tek kelime sarf etmeden UBP’yi tek başına iktidar yapmış,2010’da da kendisini Cumhurbaşkanı.
2013’e geldiğimizde UBP’nin konumunu koruyamayacağı belli olmuştur. Bu kez CTP karşımıza ‘’Akıl kitabı’’diye bir program, DP ise ‘’Geleceğin yol haritası’’diye bir planla halkın karşısına çıkmışlardır.
Halk her iki partinin bu programlarına güven duymuş ve onları birlikte hükümete taşıyacak sayıda vekil vermiştir.
Maalesef hükümete gelen her iki parti da seçim öncesi bize vaat edilenin aksini yapmışlardır.
‘’Akıl kitabı’’ile yola çıkanlar bizi, akılsız hale getirmiş.’’Geleceğin yol haritası’’nı savunanlar bizi uçurumdan aşağıya yuvarlamışlardır.
Bu sıkıntıların yarattığı sorunlar nedeniyle CTP-DP hükümeti bozulmuştur. Tekrar partiye dönüp başkan olan Talat’ın özlediği CTP-UBP hükümeti ‘’Reform hükümeti’’olarak kurulmuş fakat reform hükümetinden fazla aklama hükümeti olmuştur.
Sonuçta her iki parti da vekil sayılarında fire vermeye başlamıştır. Her dönemde olduğu gibi vekil kaybetme şampiyonluğunu DP korumuştur. Kimisi siyasi parti yasası geçmeden ayrılarak UBP’ye katılmış. Kimisi sonrasında ayrılarak bağımsız kalmışlardır.
Netice malum aslı ile kopya bir araya gelerek yeni bir hükümet oluşturmuştur. Görev bellidir son kalanları üleşmek, ekonomik programı harfiyen uygulamak ve de polis yasalarını meclisten geçirtmek.
Yeni kurulan bu hükümete biçilen süre çok uzun değil. Zaten kurulmadan konudan vazife çıkaranlar büyük bir kampanyaya başlamışlardır.
Erken seçimi sezen partiler da yeni stratejilerini uygulamaya koymakta gecikmemişlerdir.
Yeni kurulan HP toparlanıyoruz hareketinin sloganı olan ‘’Temiz toplum temiz siyaset’’sloganı ile yola çıkmış ekonomik konularda ve de Kıbrıs görüşmeleri konusunda yuvarlak söylemlerle halka ulaşmaya çalışmakta.
TDP ve BKP son Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan oyların yeniden yakalanması hususunda stratejiler belirlemektedir
Bana göre en enteresan gelişme CTP’de yaşanmaktadır.1993’de devrimci sosyalist olan bu parti,200’de CTP-BG’ye dönüşerek liberal politikalara doğru bir evrimle göstermiş,2013 seçimlerinden sonra bu evrimle liberalleşmenin galibiyetine doğru giderken tekrardan ‘’Devrimci sosyalist parti’’olma çabasına girmiştir. Partinin seçim konsepti olan yeşil bayrak kaldırılmış ve tekrardan sandıklardaki kırmızı bayraklar çıkartılmıştır.
Evet politikada tablo bu seçmen olarak kime neden inanacaksınız karar sizin.
Ben mi HP başkanı Kudret beyin 2013 seçimlerinde söylediği noktadayım. Ne demişti
‘’Oy vermek istediğiniz birileri varsa seçin ve karma oy verin eğer beğenmiyorsanız Denize gidin’’