Nerden baksan tutarsızlık

Oshan SABIRLI

[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Biz gazeteciler kimi gün köşe yazısı yazmak için neredeyse yazacak konu bulmayız. Tıkanırız, yoruluruz, usanırız. Adeta zaman durur, beynimiz durur, sürece anlam veremez, hayatın içinden kendimize malzeme bulamayız böyle anlarda. Kim gün ise nerden başlasam, nasıl anlatsam, hangisini yazsam dediğiniz bir günde olduğunuzu fark edersiniz. Ülke o kadar garip bir durumdan geçiyor ki adeta “nerden baksan tutarsızlık” dedirtiyor. Gün 1 Eylül tarihini gösteriyor. Biz yine gökyüzüne, barış istencimizi haykıracağız. Sesimizi AB, hatta BM duysun diye toplanacağız meydanlarda. Oysa biz sesimizi bu gece de sınırın 50 metre uzağına bile iletemeyeceğiz. Kendisine barış güçleri diyenlerin birçoğunun, aslında emperyalizmin kanatları altında ezildiğini göreceğiz. Liberalizm içerisindeki, insan hakları, çoğulcu demokrasi, sivil haklar, inanç özgürlüğü, bireycilik, serbest ticaret, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve özel mülkiyet gibi fikirlerin savunuculuğunu üslenen birçok kişinin bal gibi “liboş” olduğunu da samimiyetle tekrarlamakta zarar görmüyorum. Her ne şartla olursa olsun barışın bize uzak düşmemesi temennisiyle… *** Dedik ya, nereden baksan tutarsızlık diye, işte böyle bir zamanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ülkemize ziyaret gerçekleştiriyor. Son Osmanlı Padişahına, el pençe divan duracak bizim vekiller. Ne de olsa, bizde Osmanlı’nın tohumları ve torunları değil miyiz? Anadolu’daki soydaşlarımızdan bir farkımız var ama. Günahkarız biz, hatta besleme ve çapulcu. Öyle çok maaşımız da sorulduğuna veya rapor verildiğinde. İşsizlik deseniz gırla. Sırf şarabı için göçtük ve tam 443 yıldır tırnaklarımızı geçirdik bu toprağa. Sürgüne gönderildik belki ama sevdik. Vardı elbet suçu atalarımızın. Baf’ın güzel bağlarını ve şarabını bilmesek de şimdilerde, biz şarabı da sever, kadeh de kaldırırız şerefine Tayyib’in.   *** Kime kızmalı, kime lanet etmeli. Daha hayatının baharındaydı Asya, dünyalar güzeliydi. Onu da meze yaptık gazetecilik mesleğinde. Üstelik feryat figan içinde, ölümü ile ilgili tüm detayları verdi gazeteci dostlarımız. Trafik kazasının oluş şekline mi kızmalı? Alkollü sürücüye mi? Yoksa gazetelerdeki haberlerin veriliş şekline mi? Biz yargıçta oluruz, “basın özgürlüğü”, “haber alma özgürlüğü” gibi sözde “ilkelere” de sığınırız. Burası KKTC nereden baksan tutarsızlık. Okuyucu severmiş şiddet haberlerini ve haberlere ifşa etmek gerekirmiş her şeyi, tüm çıplaklığıyla.  7 yaşındaki oğluna tecavüz edip öldüren babanın tecavüz ediş şeklini de vermedi mi ayni safsatalarla bu kötü medya.   **** Temenni yine değişmiyor. Bir hafta başı, bir pazartesi. Günahları ile sevapları ile başladı hafta. İyi geçeceğinden ciddi şüphe duysam da, iyi haftalar.       MESAJLAR   Sayın Özkan Yorgancıoğlu, Mehmet Ali Talat’ın tek bir Twitter mesajı ile olrtalığı bu kadar karıştırabileceğini inanın biz de tahmin etmezdik. Talat’ın bu açıklamasının Erdoğan ziyareti öncesine denk gelmesi ve CTP’de Soyer dışında hiç kimsenin gıkının çıkmaması oldukça enteresan gözüküyor.   Sayın Pervin Gürler, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyereti ile ilgili olarak bir kez daha gözler size çevrili. Umarız KTHY önünde yaşanan o gergin günün ardından benzer olayları bir kez daha yaşamayız. Biz polisimizi seviyoruz. Umarız polisimizin de bizi sevdiğini göstermeyi başarırsınız.   Sayın Serhat Akpınar,  Girne Amerikan Üniversitesi’nin kartallarını da “Barış ve Sağlık” için seferber ettiğinizi görmek bizi oldukça duygulandırdı. 2015 yılının özelde Kıbrıs ve genelde dünya için barış ve sağlık yılı olması temennisine canı gönülden katılıyoruz.   Sayın İsmet Akim, CTP’de fırtınalar durulmazken ülkede sizin gibi bir kişinin böyle zor bir dönemde KIB-TEK başkanı olması hiç kuşkusuz ülke için çok önemli bir fırsat anlamına geliyor. Umarız CTP bir yanılgıya düşüp sizin ile daha fazla uğraşmaz.   Sayın Fatma Özok, ülkemizde bir çok kişinin gözü British University of Nicosia (Lefkoşa İngiliz Üniversitesi) üzerinde gözüküyor. Ülkenin çok renkliliği ve çok sesliliği içerisinde üniversitenin üstleneceği misyonu biz de merak ediyoruz doğrusu.   Sayın Kudret Özersay, #toparlanıyoruz hareketinde çatlakların oluştuğunu görüyoruz. Üstelik “ben demiştim” yorumları da eş zamanlı duyulmaya başladı. Böylesi entelektüel ve güçlü bir oluşumu bu noktaya kadar getirmek ve geliştirmek bile büyük başarıydı doğrusu.         NOSTALJI Bu resimdeki kadının ve çocuğun kim olduğunu, dinini, dilini, ırkını tahmin edebilir misiniz? İlk bakışta Kıbrıslı bir göçmenin resmi. Biraz araştırınca yıl 1974 ve aylardan Ağustos olduğu karşımıza çıkıyor. Fotoğrafı, Reg Lancaster çekmiş savaş yıllarında. Şu an yaşıyorlarsa Bu Kıbrıslı Türk kadın 60’lı yaşlarında olmalı. Çocuk ise en fazla 41-42 olsa gerek.         Günün resmi Gün gelir Kıbrıslı Türkler Eurovision Şarkı yarışmasına katılıp şarkı söyler mi dersiniz. Üstelik ne Kıbrıslı Rum, ne de Türkiye bayrağı altında olmadan. Taşımaktan gurur, göstermekten övünç duyduğumuz bir kimlik ve pasaportla birlikte. Üstelik eğreti hissetmediğimiz bir bayrağın altında.