Öğretmen aileleri huzursuz

Taner ULUTAŞ

*Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu’nun her öğretmen kendi bölgesinde görevlendirilecek sözü verdiğini ancak henüz bu sözü yerine getirmediğini dile getiren öğretmen aileleri ‘Çocuklarımızı’ yollarda kaybetmek istemiyoruz diyoer.   Öğretmen aileleri Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu’nun televizyonda öğretmenlere verdiği sözü yerine getirmesini bekliyor. Öğretmenleri kendi bölgelerinde görevlendireceği sözü veren Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu’nun yeni ders yılı başlamadan bu görevlendirilmelerin yapılarak öğretmen olan çocuklarının yollarda zaman harcamamasını istiyor. MUSTAFA ARABACIĞLU SÖZ VERDİ SÖZÜNÜ TUTSUN İsmi Kıbrıs Sözcü’de mahfuz bir öğretmen babası yaptığı açıklamada  ben Öğretmen babasıyım. Kendi kızım ve tüm öğretmen ve aileleri adına Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu’ndan bir ricam olacaktı. Eğitim Bakanımızın Arabacıoğlu’nun, televizyonlardan duyulan bir sözü vardı. Herkesi kendi bölgesine vereceğini söylemişti. Lütfen bu sözünü okullar açılmadan yerine getirsin dedi. SINAVLAR YAPILMADI ATAMALAR GERÇEKLEŞMEDİ Ayni öğretmen babası açıklamasına devamla şunları kaydetti. ‘ Yeni ders yılı başlamadan görevlendirmeler yapılsın.  Biliyorsunuz ki geçen yıl 3 tane öğretmen trafik kazasında ve hayatlarını kaybetmişlerdi.  Çocuklarımız yolda ölmesin. Okullar açılıyor ancak ne KHK’nın  ilkokul öğretmeni sınavı yapıldı ne de ilk öğretimdeki öğretmenlerin atamaları gerçekleşti. Bunların yapılmasını bekler çocuklarımızı yollarda kaybetmek istemediğimizi Sayın Bakana bir kez daha duyururuz’                


  Sahibine Mesajlar Sayın İrsen Küçük, uzun bir aradan sonra gül cemalinizi yeniden görme şerefine nail olduk. Serhat’ın dili sivridir ve soru sormaktan çekinmez. Ona nasıl konuk olmayı kabul ettiniz şaşırdım. Halbuki Ada TV’de bizi sivri dilimiz için meşhur bakanınız ve  onun yaveri ile şikayet et et bir hal olmuştunuz. 5 defa programına geliyorum dediğiniz noktada size sorulacak çanak soruları kabul etmediğimiz için kapı önüne konmuştuk. Sayın Küçük, çam ağacından ağıl, el çocuğundan oğul olmaz. Benim bildiğim yedi buçuk sekizden de Cumhur olmaz. Sayın Ertan Ersan İngiltere ve Ankara’dan ne zaman döndünüz. Döner dönmezde ayağınızın tozu ile bakıyorum demeci patlattınız. Soykırımı unutmayacak ve unutturmayacağız açıklamanız göğsümüzü kabarttı. Da asli göreviniz olan gazi ve şehit çocuklarına da seyahatleri bir tarafa bırakıp göz ucu ile şöyle bir baksanız diyorum. O demeçten sonra iyiki sizi Rum tarafına salmadılar. Yoksa bütün Rumları Magarına bulli niyetine temizlerdin. Sayın Mustafa Arabacığlu, öğretmen aileleri dertli. Öğretmen aileleri sıkıntılı. En kıymetli varlıklarını yollarda gözetlemekten  gözlerinin farı bitti. Bir söz vermişsin. Öğretmenleri bölgelerine tayin edeceğiz demişsin. Bak bir öğretmen babası yap bir ‘Babalık’ sayın bakan diyor. Sayın bakan nasılki deveyi güden, ahuyu yutan bilirse kızı ile oğlunun yolunu gözleyen de acının daniskasını bilir Sayın Hatice Özler Şahin, Sosyal Medya’da üzerinde KKTC yazılı fotoğrafınızı gördük. Güneşin yakıp gara gavurma ettiği KKTC’de, dışı yeşil içi kırmızı ama gabaktan bozma olduğu için tadı olmayan karpuzu da gördük. Umut diye diye çıktığımız yolda umutsuzluğu yaşamanın dayanılmaz hafifliğini de yaşadık. Belki yeni gelecek olan vekiller umutsuzluğu umuda çevirirken gabaktan olma karpuzu nefis Akdeniz karpuzuna çevirerek tatlı tatlı ışıldayan güneşin altında keyif ile yememizi sağlarlar. Sayın Ahmet Gulle, şu sağlık denen bataklığa bir battınız pir battınız. Siyasette sizin kadar iyi niyetli, dürüst bir birisinin böylesi bir çıkmazın içine sokulmasını da doğru bulmayanlardanım. Sayın Bakan siyaset turşu suyu gibidir. İçenin midesi bulanır içmeyenin ağzı sulanır. Eminim sizin gibi adam gibi adam olanların midesi sürekli bulanır. Sayın Niyazi Düzgün, Örgüt Sekreteri olarak yedi bölümden oluşan 42 sayfalık tüzükte, kuruluş ve ilkeler, üyelik, partinin örgüt yapısı, seçimlerde adaylık, mali işler ve parti defterleri, çeşitli hükümler ve tüzük ile ilgili hükümler yer alıyor. Ama bence en önemlisi şu 3 devre hikâyesidir. Neme lazım ama galiba CTP kedi olalı bir fare yakalıyor. Yeni Birikim’lere, Armağan’lara, Doğuş’lara ve Tufan’lara hoş geldin keyfini yaşayacağız. Sayın Osman Korahan Suistimalleri , ham humları ve cebellezileri ortaya çıkartmak için canını yedin bitirdin. Raporcukları da en güzel şekilde hazırlayıp efendiler buyurun dedin. Eeeee sonrasında Yes be annem demelerini beklerken Sory be annem demelerine ne dedin? Ben gurguralarında galsın demek isterdim ama bal  kazanının yanında olanların kepçelerini yanlarında taşıdıklarını görünce vaz geçtim. Sayın Osman Erçiner, maşallah havuz başında güneşlenip havuzun keyfini çıkartmak sanırım  bir başka oluyor. Hele hele böylesi sıcak ve nemli ortamlarda deymen benim gamlı yaslı gönlüme şarkısı ile iyi gider. Gider de senin bıraktığın kimlik dairesinde işler ‘Baddoz ‘ olmuş. Senden sonra sekreterini de Kaymakamlığa göndermişler. Eeee senin izleri galbolit sabunu ile yıkamaya çalıştılar ama silemediler. Yaaa Sayın Sera Çiçeksever sosyal medyada paylaştığın güzel fotoğraflar yanında bidda börek ve lokma resimleri midemize kramp girmesine neden oluyor. Hele öğle üzeri şak diye karşımıza çıkan görüntüler öff yeme de yanında yat cinsinden. Sevgili Sera, deveyi yardan uçuran bir tutam ottur da, bizim akılı baştan uçuran da o lokmalardır. Haberin olsun.


  Biliyor muydunuz?

  1. Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasında Atatürk’ün Büyük Nutku’nun çıktığını…”
  2. Fidel Castro’nun 12 Mayıs 1961 tarihinde Havana’da görevli genç Türk diplomatı Bilal Şimşir’den ABD’nin bilgisi olmaması şartıyla “Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?” dediğini,
  3. 1935’teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şangay Meydanı’nda toplanan binlerce Çinli’ye seslenen Mao’nın ilk sözlerinin, “Ben, Çin’in Atatürk’üyüm…” olduğunu,
  4. Yunan Başkomutanı Trikopis’in hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina’daki Türk büyükelçiliğine giderek Atatürk’ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
  5. 1983’de General Mc Arthur’un en buhranlı döneminde danışman, senatör ve bankalardan oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; “Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim” dediğini,
  6. 1983’de Ata’nın ölümünde Tahran gazetesinde yayımlanan bir şiirde “Allah bir ülkeye yardım etmek ve onun elinden tutmak isterse, başına Mustafa Kemal gibi lider getirir” denildiğini…