Geçtiğimiz günlerde dostum Abdullah Korkmazhan’ın Tamamladığı Doktora tezinin genişletilmiş şekli olan ‘’TÜRKİYE SOLUNUN KIBRIS ÇIKMAZ’’adlı kitabının tanıtım etkinliğine katıldım.
Her şeyden önce böylesi araştırmaya dayalı bir eseri bize kazandırdığı içi Abdullah dostuma teşekkür ederim.
Benim gibi Kıbrıs Tarihine ilgisi olan ve bu süreci az çok takip eden bir için ideal bir kitap olmuş.
Bölük pürçük olan bu konudaki bilgilerimi bilmediğim yönleri ile birlikte daha da geniş şekilde okuyucusuna sunmuş. Bu alanda bir el kitabı olacak değerde bir kitap.
Bu kitabın özetine bakacak olursak hiçbir dönemde Türkiye solu Kıbrıs konusuna bir Kıbrıslı gibi bakmamış.
Nazım Hikmet gibi evrensel boyutta meseleye bakanlar gibi. Milliyetçi yaklaşımlarla konuya yaklaşmıştır.
Solun hiçbir döneminde meseleye Kıbrıslı Türkler veya Türkçe konuşan Kıbrıslılar gibi bakmamış bakamamıştır.
Günümüze geldiğimizde dahi Türkiye’de hangi kendini solda gören parti Kıbrıs'a fetih zihniyeti dışında bir yaklaşım göstermektedir. Bize bu konuda en yakın duranı HDP’dir. Onlarsa sol teori üstünden değil bağımsızlık olgusu üzerinden bize yakın durmaktadır. Fakat HDP’nin da Kıbrıs’ta Kıbrıs solunun düşüncelerine %100 katıldığını söylemek mümkün değildir.
Buna rağmen Kıbrıs konusunda bana göre en güzel benzetmeyi yapan HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder olmuştur.
‘’KKTC TÜRKİYENİN KALIN BARSAĞIDIR’’
Kıbrıslılar Türkiye'nin bırakın sağını, Solunun Kıbrıs'a bakış açısından memnun mu?
1974 yılına kadar Kıbrıs Türk'ü Türkiyeyi Ana vatan olarak kabul etmiştir.
Kıbrıslılar hep Türkiye gelecek bizim buradaki direnişimizi taçlandıracak. Yıllardır başta İngiliz ve Rum’a karşı yürüttüğümüz egemenlik savaşımız kazanılacaktı.
Bu uğurda şarkılar bile söylenir olmuştur.
Türkler ‘’Bekledim da gelmedin’’şarkısını söylerken
Rumlar kışlalarına ‘’erkeksen gel al’’panoları asmaktaydılar.
Sonuçta beklenen gün geldi ve 20 Temmuz 1974 günü Türkiye adaya 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Garantörlük anlaşmasından doğan bir hakla ’’Bozulan düzeni yeniden kurmak’’gerekçesi ile çıkartma yapmıştır.
İşte galiba sonun başlangıç tarihi bu olmuştur.
Adanın tüm bölgelerinde yerleşmiş Türkler ikili anlaşmalar ile Kıbrıs'ın Kuzeyine Türk askeri ve Türkiye'nin egemenliğinde bir bölgeye yerleşmiştir.
Aradan 43 yıl geçmesine rağmen hala daha ‘’Bozulan Anayasal düzenin sağlanması’’’gerçekleşmemiş veya daha net şekilde bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmemiştir.
Üstelik Kıbrıs Türkü endi ülkesinde varlıklarını tüketmişlerdir. Tüm makamları göstermelik ve Türkiye'nin çıkarlarına hizmet etmek için oralardadırlar yoksa oralarda olamazlar.
Kıbrıs'ın Kuzeyi artık ne nüfus, ne toprak, ne yer altı veya yer üstü kaynakları ne de sermaye yapısı olarak Kıbrıslı Türklerin değildir. Zaten Uluslararası olarak Türkiye'nin alt yönetimi olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye'nin solu bu durumdan şikâyetçi mi? Hayır tam tersi neredeyse daha da ileri giderek il olma konusuna daha sıcak bakmaktadırlar.
Bütün bunlar gelişirken Kıbrıs Solu neler yapmıştır? İrdelenmesi gereken en önemli konu başlığının bu olması gerekir.
Görev yine akademisyenlerimize düşer. Erken zamanda kitaplaşacak bir doçentlik veya doktora tezi olur.
Abdullah böylesi bir çığır açmadan dolayı da sana çok çok teşekkürler.