NEW YORK Türkiye’de, 2000'li yılların başındaki ekonomik krizde iflas eden tekstilci Osman Gönül'ün, Avrupa ülkelerinden ret aldıktan sonra, ABD vizesine başvurmasından vatandaşlık almasına kadar giden yolda başından geçenler roman konularını aratmıyor. Malatya doğumlu Osman Gönül, ilkokuldan sonra geldiği İstanbul’da kendine bir yer edinmeyi başarır. Evlenerek kendisine yuva kuran Gönül, el becerisi sayesinde, tekstil tasarımcılığında ilerler ve kendi atöylesini açar. 2000'li yılların başında, ülkenin içine düştüğü ekonomik krizde, çalışanlarının giderlerini karşılayamacak duruma gelen işadamı Gönül, işyerinin kapısına kiliti vurarak Avrupa’da şansını deneme kararı alır. Tüyap'ın bahçesindeki banka oturduğumda, tam karşımda bir bayrak gördüm Başvurduğu 3 ülkeden red cevabı alan Malatyalı işadamı, ''Bitmiş bir haldeydim, moralim sıfır vaziyette vize alamadan İngiliz Konsolosluğundan çıkıp, Tüyap’ın bahçesindeki banka oturduğumda, tam karşımda bir bayrak gördüm, Amerika bayrağıydı. Bir de buraya başvurayım dedim'' sözleriyle yeniden geçmişi yaşar gibi maziye dalıyor. Dört çocuk babası Osman Gönül, sıradakilerin ''Bugün sana sıra gelmez boşuna bekleme'' demelerine rağmen bir form alır ve sırada tanıştığı bir Karadenizlinin yardımıyla doldurur. 3 gün sonra geldiği randevudan 10 yıllık vize almanın şaşkınlığı ve sevinciyle ayrılan Gönül, vakit kaybetmeden atöylesinin resmi kapatma işlemlerine koyulur ve ailesi dışında Türkiye ile tüm bağlarını sonlandırır. Hayatında hiç görmediği, ilgi duymadığı için hakkında pek araştırma da yapmadığı Amerika’nın New York kenti havalimanına ulaşan Türk işadamı, Bangladeşli 5 Müslümanın kaldığı bir eve geçici olarak yerleşir. İkimiz de kanlar içinde kalmıştık ''Bir süre sonra kendime Malatyalı hemşeri bularak, New York’un Queens şehrinde bir zemin kat daireyi kiraladık'' diyen Gönül, bu evde yaşayacağı ilginç olayın hayatının akışını değiştireceğinden habersizdir. Geceleri bir markette çalışarak geçimini sağlayan Gönül, o günü şöyle anlatıyor: ''Gündüz vakti, evde dinleniyordum. Pencereden içeri girmeye çalışan bir hırsız, ayağı takılınca yatağıma düştü. Ben de bir refleks haliyle fırlayıp nevresimi hırsızın başına geçirdim. 10 dakika kadar mücadele ettik. Hırsız iri yarı olduğu için, ben can havliyle olanca gücümle hırsıza vuruyordum. Onun iki dişi, benim de bir parmağım kırılmış, ikimiz de kanlar içinde kalmıştık.'' Sesi duyan komşuların haber vermesiyle eve gelen polisin kapıya dayandığını söyleyen Gönül, çarşafa doladığı hırsızı da sürükleyerek kapıyı açınca, polislerin silahları kendisine çevirerek, "teslim ol" çağrısında bulunduğunu söylüyor. ''Bu durumdan faydalanan hırsız, mağdur rolüyle kendini dışarı attı ve kaçmaya başladı. Ben ise İngilizcem olmadığı için derdimi anlatamıyordum. Sonra üst kattaki komşu, polislere benim ev sahibi olduğumu söyleyince polisler gerçeği öğrendi'' diyen Türk işçisi, kısa sürede yakalanan gerçek hırsızla önce karakolda ifade verir. Ertesi gün ise tanık olarak hakim karşısına çıkarılır. Amerika'da turist olarak bulunan Gönül, ülkeden atılırım korkusuyla şikayetçi olmasa da daha önceden birçok suçtan arandığı ortaya çıkan ve başına ödül konulan Güney Amerika kökenli sanık 18 yıl hapse çarptırılır. Hakim, böylesi bir suçlunun adalete teslim edilmesine yardımcı olduğu için Türk vatandaşı turiste teşekkür eder ve bir isteği olup olmadığını sorunca, Gönül, ''Green Card istiyorum'' diye cevap verir. Hakim, önce böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyler. Ardından, kendisinin bu sene Yeşil Kart için çekilişe katılıp katılmadığını sorar. Evet cevabını alınca, ''O zaman yapabileceğimiz bir şey var'' diyerek, göçmenlik ofisine bir yazı yazar. Bir hafta sonra, göçmenlik ofisinde Osman Gönül'e burada işinin bittiği, Türkiye'ye gidip Amerikan Büyükelçiliği'nden haber beklemesi söylenir. Gönül, gideceğini söylese de Amerika'dan ayrılmaz çünkü bu yolla Yeşil Kart sahibi olabileceğine hala inanmamaktadır. Türkiye'deki ailesine durumu haber vererek, kendisine ABD makamlarından sarı bir zarf gelirse acilen haber vermelerini tembihler ve beklediği haber 2 ay içinde gelir. Osman Gönül, bunun üzerine ilk iş olarak, Türkiye’ye giderek Yeşil Kartını alır. İşin güzel tarafı, ailesi de aynı haktan yararlanabilmektedir. Hep beraber New York'a yerleşirler. Bu sayede çocuklarını ABD’de okutma fırsatını da yakalayan Gönül, kendisi de yeterli seviyede İngilizce öğrendikten sonra, New York’ta mesleğiyle ilgili bir okulu bitirir ve tekrar işinin sahibi olur. Bir süre sonra Amerikan vatandaşı olma hakkını da kazanan Türk vatandaşı, bugün New Jersey eyaletinde, New York manzaralı apartman dairesinde, hem kendi modellerini tasarlayıp dikebileceği hem de içinde yaşayabileceği mütevazi bir ortam oluşturmuş.