Orucun manevi etkileri kadar beden ve ruh sağlığına da pek çok faydası bulunuyor. Uzmanlar başta sindirim sistemi ve karaciğer olmak üzere bütün organları dinlendiren orucun bazı hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde de önemli etkileri olduğunu belirtiyor.
‘‘Oruçla vücut bir onarım sürecine girer. Ancak bunun gerçekleşmesi için iftar ve sahurda bilinçli beslenmek yani sağlıklı besinleri tercih etmek, iftarda hafif beslenmek, mutlaka sahura kalkmak, iftar ile sahur arasında 8-10 bardak su içmek, kafein ve sigaradan uzak durmak şart. Tabii kronik hastalığı olanların ve hamilelerin doktora danışmadan oruç tutmamaları gerekir'' diyen İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, orucun sağlığa 10 faydasını şöyle sıraladı…
Vücuttaki iltihaplanmayı engeller
Metabolizmamız patojenik bakterilerle ve enfeksiyonlarla mücadele ederken oluşan doğal bir tepki olan iltihaplanma (inflamasyon) metabolizma dengesi sağlanmadığında kronikleşebilir. Kronik inflamasyon ise uzun vadede kronik hastalıklara zemin hazırlar. Oruçla birlikte uzun süreli açlığın inflamatuvar belirteçleri azaltarak birçok yaygın hastalığın ana nedeni olan yangıya (iltihaplanmaya) karşı vücudu korur.
Beyin hücrelerini yeniler
Oruç, Beyin Kökenli Nörotrofik Faktör (BDNF) adı verilen kimyasalı artırarak beyin hücrelerinin fonksiyonlarını iyileştirir ve aynı zamanda yeni beyin hücrelerinin üretilmesini sağlar. Bu da beyin hücrelerinin dejenere olmasını önleyerek Demans (bunama), Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların ortaya çıkışını engeller. Hafızayı güclendirir, ruh halini düzeltir ve depresyonu önler.
Kanserli hücrelerin gelişimini önler
Oruç tutmak vücutta bozulan ve dejenere olan hücre yapılarının ortadan kaldırılmasını sağlar ki buna otofaji adı verilir. Bunun bir ileri aşaması ise hastalıklı hücrelerin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Buna da apoptozis denmektedir. Oruç, hem otofajiyi hem de apoptozisi artırarak, vücut sağlığına olumlu etkide bulunur.
Bağışıklığı destekler
Karbonhidrattan ve fruktozdan zengin rafine gıdalar, fazla kalori alımı, alkol, sigara, antibiyotikler, antiromatizmal ve kanser ilaçları bağırsak florasında bozulmaya yol açar. Bağırsaklar bilindiği gibi ‘ikinci beyin' olarak nitelendirilir ve bağışıklık sistemi hücrelerinin en yoğun yerleştiği bölgedir. Dolayısıyla bağırsak sağlığı insan sağlığını belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Oruç tutmanın da bağırsak sağlığını direkt olarak etkilediği, bağırsaklarda yerleşmiş bulunan faydalı bakterilerin sayısını artırdığı, zararlı bakterilerin sayısını ise azalttığı çalışmalarla gösterilmiştir.
Vücudu toksinlerden arındırır
İftar ve sahurda tüketilen gıdalara dikkat edilmesi halinde oruç vücutta detoks etkisi yapar. Vücutta biriken toksinlerin (zehirli maddeler) atılmasını sağlar.
Yaşlanmayı geciktirir
Oksidatif stres, yaşlanmanın yanında daha pek çok kronik hastalığa (diyabet, obezite, kanser vb.) neden olan durumlardan biridir. Yapılan araştırmalar oruç tutmanın vücudun oksidatif strese karşı direncini arttırdığını ortaya çıkarmıştır. Oruç esnasında adrenalin ve büyüme hormonu seviyeleri giderek artar.
Kalp sağlığını korur
Yapılan çalışmalar orucun kötü kolesterol olarak bilinen LDL düzeyini yüzde 25 kadar azaltabildiğini göstermiştir. Bu kolesterol düşüklüğü için kullanılan statin türü ilaçlardan beklenen düşüşün de üzerinde bir değerdir. Kalp hastalıkları halen dünya çapında bir numaralı ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Oruç kan basıncını ve kolesterolü düşürdüğü için kalp-damar sağlığına olumlu etki yapar. Kalp atım hızını azaltır, kalp kasını güçlendirir.
Yağ yakmayı sağlar
Oruç açlık hormonu olan ghrelini azaltır ve tokluk hormonu olan leptini artırarak açlık-tokluk hormonlarını dengeler. Özellikle karın bölgesinde ortaya çıkan yağ kütlesinin azalmasını sağlayarak ideal kilolara ulaşmayı sağlar. Oruç diyetlerden çok daha fazla işe yarar. Kolaydır, yan etkisi yoktur ve güçlü bir etkiye sahiptir.
İnsülin direncini azaltır
İnsülin direnci, obezite ve diyabetin en önemli nedenlerinden biridir. Kilo alıp vermede insülin düzeyleri kritik öneme sahiptir. Kilo verebilmek ve vücut yağ dokusunu yakabilmek için insülin düzeylerinin düşük olması elzemdir. Günümüzün beslenme anlayışıyla yani üç ana öğün ve aralarda sürekli atıştırarak insülin düzeylerinin düşürülmesi mümkün değildir. İnsülin yağ depolar ve yağ yakımını engeller. Diyabetik hastalarda hücrelerde tıka basa bulunan glikojen ve yağ molekülleri insüline direnç yaratarak insülini etkisizleştirir. Tek çare glikojen depolarını boşaltmak ve vücudu yağ yakma ayarlarına getirmektir. Dışardan verilen insülin ve ilaçlar bunu asla başaramaz. Bunun da yolu oruç tutmaktan geçmektedir. İleri derecede diyabetik hastalarda oruç tutmanın cerrahi bariatrik işlemlerden daha da etkili olduğu gösterilmiştir. Oruç, Tip 2 diyabeti tedavi edebilir ve tersine çevirebilir.