Özelleştirme

Taner ULUTAŞ

Özelleştirme lafını duyduğum zaman inanın tüylerim diken diken oluyor. Be arkadaş avuç içi kadar ülkenin 3 Ana saç ayağını elimizden alacaklar bizi don gömlek bırakacaklar diye düşünüp asılmak için İngiliz ipi aradığım günleri hatırlıyorum. Ülkenin röntgenini çeken bankaların ağır ağır yerliden, yabancıya dönüşmesi sonrasında fotoğrafa bakıp iç geçirirken vay be nerden nereye geldik diye hep hayıflandım. Ben hayıflanırken, yerli bankalar da halkı fena öpmenin zararını görmeye başladıklarını anladıkları an goca garının ununu eleyip eleğini astığını çok sonra fark ettiler. 15 tane zengini daha çok zengin etmek için uğraşan Kıbrıs Türkünün, gelen de Türk giden de Türk Ata Sözünden sonra  bukez ülke dışından gelen zenginleri de baslemek için çaba sarf ettiğini gördükçe ayranımın daha çok kabardığını hissettim. Bir ülkenin olmazsa olmazları dediğimiz enerji, İletişim ve Ulaşımın yabancıların eline geçmemesi düşüncesiyle bugüne kadar kalem oynattım. Oynatmasına oynattım ama Ulaşımı sağlayan Ercan’ın tasını tarağını toplayarak görücü üsülü ile sevgiliye verildiğini görmenin de dayanılmaz hafifliğini yaşadım. Asla vermeyiz dediğimiz dünyalar güzeli İletişim kızımızın kaşla göz arasında GSM oparatörleri ile nikah kıydığını görmezden gelerek, Telefon Dairesini asla özelleştirmeyiz söylemleri ile gönül eğlendirmeyi marifet saydık. Atı alanın Üsküdarı geçtiğini ve Beykoz sırtlarında dörtnala giderken atının çıkarttığı tozları da görmezden geldik. Kısacası goca garı yapacağını yaptıktan sonra kapıya at nalı kadar kilit asmanın ‘Namusu’ kurtardığını sandık. Hem iletişimde hemde ulaşımda  ‘Anamız’ bizi fena öperken, nedense hep ona ‘Şükran’ çekmeyi marifet saydık. Giden de Türk gelen de Türk diyen mümtaz liderlerimizin bu konulara parmak basanları ‘Casus’ ilan etmesi ve belgeleri bende gördüm diyerek onları içeri tıktırmasına küçük bir azınlık dışında sessiz kalmayı tercih ettik. Telefonu asla vermeyiz diyenler, biraz da kabahatin kendilerinde olduğunu görmezden gelerek küçük kızın elimizden çoktan uçup gittiğini hala daha fark etmemelerine şaşıyorum. İletişim, Ulaşım derken sıra üçüncü kızımız Enerjiye geldi. Türkiye denizdeki petrol için bu benim derken bizim ‘Lilliyetçi’ pardon ‘Milliyetçi’ takımı hala daha ‘Şükran’ çekmenin yollarını arıyor. Elektrik özerkleştirilecek söylemlerinin aksine perde arkasında Maliye Bakanı Zeren Mungan ile Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun perde arkasında ‘Konken’ oynadıklarını nedense birileri görmezden geliyor. Entekkonnek sistemin KKTC’ye gelmesi gerektiğine vurgu yapılırken bunun ülke adına faydalı olacağını bende düşünüyorum. Çünkü her 15 günde 2000 TL elektrik parası ödeyen bir iş yerinin sahibi olan yakınlarım, bizi Elektrik Dairesi fena öpüyor. Bu durumda ha Elektrik Dairesi haa Anamız öpmüş ne fark eder diyor. Yani bu güne kadar hep Allah Kerim diyen halk Kerim’in kuyusunun derin olduğunu ve İngiliz ipi yerine Elektrik Dairesinin ipi ile indikleri kuyudan çıkmakta zorlandıklarını gördü. Ve ya herro ya merro demeye başladı. Halk ağır ağır Elektrik Dairesini kapsama alanı dışına çıkartmaya başladı ise işte o gün yandı gülüm keten helva. Elektrik de gitti gider. Ve işte o zaman Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğu net bir şekilde görülür.


Sahibine Mesajlar

  Sayın Zorlu Töre DP- UG’den ayrıldıktan sonra bakıyorum sana partiden ayrılmaman için imzalattılan senet ortaya çıktı.  İstenen 500 bin Törkiş Lira ayrılma parası çok be vekilim. Serdar Denktaş isterim ve alacağım derken sende ‘Vermem’ diyorsun. Vallahi bu iş Zorlu bir yokuşa dönüştü. Vallahi isteyenin bir yüzü kara ama vermeyen ‘Zenci ‘ diyor büyüklerimiz. Sen ne diyrosun Zorlu beyciğim. ** Sayın Serdar Denktaş, Mecliste yaptığın konuşma Meclisin Altın Sayfalar literatürüne girecek kadar önemliydi. Konuşmanızda birbirimize madik atmak için Meclise geliyoruz. Göç Yasası Kamu bütçesine ne kadar yük getirir. Hükümet bulsun ödesin. Nerden bulacak söylermisiniz? Alem ahkam yolumuza devam edeceğiz. Madik atmaya da devam edeceğiz. Verip veremeyeceğimin hesabını ne kadar muhalefet at gitsin nasıl olsa iktidara gelemeyeceğim. At gitsin diyor dediniz. Da, Ercan’ı geri alacağım. Ekonomiyi OZON tabakasına çıkartacağım. Filanı falanı  yapacağım diyen siyasiler millete madik atmıyor mu? Haaa anladım sizinki atmasyon değil, ama muhalefetinki fırlatmasyon. ** Sayın Alkan Değirmencioğlu, Lefkoşa Kaymakamı olarak Telefon Dairesi adına yapılması düşünülen dilenciliğe okey verip vermeyeceğiniz merak konusu oluyor. Aslan Bıçaklı ile Tamay Soysan’ın ziyaretinde Telefon Dairesine yardım için dilenciliğe çıkıyoruz çünkü kuruma 2 TL yatırım yapılmıyor. Halkımızdan verimli ve kalite için dileneceğiz halkımızdan. Maksat devlet ekonomi sıkıntı içinde bu nedenle müracaat ettik açıklaması yapıldı.  Yasalar çerçevesinde ne yapılması gerekirse devlet sahip çıkmalı. Ayakta durması gereken bir kurum olması gerekir ne gerekirse yapılacak dedin ama kurumlar dilenme noktasına gelmişse yandı gülüm keten helva. Gemi su almaya başladı demektir. Ne dersin? ** Sayın Tamay Soysan hükümete sitemede bulunarak bütçeye aktarılan kaynak hedeflenen  projenin geçmemesi demektir.  Değerlerimize sahip çıkmak açısından sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz ve kutu ile dilenme izini  alınırsa ilk önce yardım toplama kutusunu Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy’a uzatacağız dedin. Selimiye Camii’nin köşesine mendil açarsanız gelir bende orada para toplamak için çığırtkanlık yaparım. Tamay’ım hedef yeni projelerin yapılması değil hedef Telefon Dairesinin özelleştirilmesidir. Anamızın yavruya mehel gördüğü bu durumdur. Yaaaa ‘.. ** Sayın Menteş Aytaç Kar – İş eyleme verdikleri hizmetin karşılığını alamıyor. 15 Eylül’de hizmete başladık o günden sonra ödeme almadık. Eğitim bakanı ile mukavele sürecini de başlatamadık. Bakan değişikliği nedeni ile herşey durduruldu. 27 Kasım’da greve gidilecek. Devlet bizi duymuyor eylem ile sesimizi duyaracağız. Hükümetin küçük ve büyük ortağı da duyarsız. Koperatifleşme sürecimiz var ama izin makamı sürüncemede bırakıyor. Popülizm uğruna izin kurulu istediklerine izin veriyor. Gençlermiz de bundan etkileniyor dediniz ama acaba siyasilerin kulaklarındaki tıkacı görmediniz mi? Görmüyor, duymuyor ve konuşmuyorlar. Menteş gardaş burası KKTC For Ever. ** Sayın Ahmet Kaptan Sinir ve Ruh hastanesinde 4 kişi ile eylem yaptınız. Adanın ikinci büyük hastanesinin işlemleri eylemden dolayı durdu. Eczacı kalfası istifasını verirse yarın sabayh buradan ilaç alınamaz. Sıkıntı giderilmezse daha büyük eylem yapılacak açıklamasında bulundun. ** Sayın Önder Sennaroğlu, gıda tarım ve enerji bakanı enterkonnek sistem olumlu dur. KKTC şebekesi ile Güney ile enterkonnek avrupadan herhangi bir yerden elektrik alınır. Aksa ve Kıb-Tek’e ihtiyaç duyulmayacak diye birşey yok. Onlardan da faydalanılacak dediniz. Vallahi ben iş yeri için elektrik ücreti olarak 2000 TL ödedim. 15 gün sonra 2000 daha ödedim. Etti 4000 bin. Ama buna rağmen geriliğim varmış. Kısacası o Mersedes, BMW, Lamburcini ile giderken ben el arabası ile onu yetişmeye çalışıyorum. ‘Ceryan’ cebimi de elimi de yakıyor.  Eeeh Yuh artık demeden şu enterkonnek sistem bir gelsin diyorum..


GÜNÜN FOTOĞRAFI

                [review]