Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, ABD'nin silah ambargosunu kaldırmasını “hayra alamet değildir” diye yorumladı.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Özersay, “ABD’nin ulusal çıkarları için bölgesel barışı ve istikrarı gözden çıkarabileceğini ya da en azından riske edebileceğini hepimize bir kez daha göstermiştir” dedi.
İşte o paylaşım:
ABD’nin Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırma kararı Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğum dönemde iki yıl önce yani Eylül 2020’de gelmişti. O tarihte yaptığımız açıklamada bu hamlenin bölge barışı ve istikrar açısından tam bir hayal kırıklığı yarattığını vurgulamıştık. O kararda bu ambargonun kaldırılması için Rumların birtakım şartlar yerine getirmesi gerekiyordu ve ABD yönetimi bu açıdan Rumları takip edecek ve şartlar yerine geldiğinde ambargoyu kaldıracaktı.
Peki neydi bu şartlar? Mesela Rus savaş gemileri artık Kıbrıs Rum limanlarına uğrayarak ikmal yapamayacaktı ve yine ağırlıklı olarak Rus mafyasının ve oligarkların güney Kıbrıs’taki kara para hareketlerini önlemek maksadıyla “kara paranın aklanması konusunda Rum yönetimi hem mevzuat hem de uygulamada ABD ile tam bir işbirliği yapacaktı”.
Bugün itibariyle ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD Kongresi’ne Rumların bu şartları yerine getirdiğini bildirdi ve silah ambargosu (üstelik kapsamı daha da genişletilerek) kaldırıldı.
ABD’deki Kıbrıs Rum lobisinin de etkisiyle hareket eden senatör Menendez aslında bu kararın mimarıydı ancak bu adım ABD yönetiminin Kıbrıs’ta ve genel anlamda Doğu Akdeniz bölgesinde Rusların etkisini (nüfuzunu) kırmak hedefiyle de uyumlu olduğu için atıldı.
Oysa silah ambargosunun neden yürürlüğe girdiğine dair o dönemki açıklamalar bu kısıtlamanın Kıbrıs’ta iki taraf arasında gerginliğin önlenmesi ve çözüm çabalarıyla ilişkilendirildiğini gösteriyordu. O dönem de sormuştuk, şimdi de aynı soru geçerlidir:
ABD Doğu Akdeniz’de çatışma riskinin ve gerginliğin artmasından eskisine göre daha mı az rahatsız? Yoksa sırf Rusların etkisini kırabilmek için bu yönde bir tercihte mi bulunuyor?
Güney Kıbrıs’ta 2012’de başlayan ekonomik kriz sonucunda yine Rus oligarkların Rum tarafındaki bankalarda bulunan parasına müdahale ile (hair-cut) Rus etkisi kırılmaya çalışılmıştı ancak geçen 10 yılda bu etkinin aslında kırılamadığı ortaya çıktı. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu ve benzeri adımlar Güney Kıbrıs’taki Rus etkisini kırmaya yetmeyecek çünkü aslında güneyde yaşayan, yerleşen, taşınmaz mal satın alan, yatırım yapan ve Kıbrıs Rum kilisesiyle birlikte ticari faaliyette bulunan Rus sermayesi ve yer yer Rus mafyası bu türden silah ambargosu kaldırmakla ve dış politikada Rum tarafını yanına almakla çözülebilecek nitelikte değildir. Kaldı ki gelecek yılın başında Rum tarafında yapılacak olan başkanlık seçimlerinden kimin galip çıkacağına bağlı olarak bu ambargo kaldırma hamlesi Rus etkisini kırmayacağı gibi tam anlamıyla yeni gerginlikleri de tetikleyebilecektir.
Özetle ABD ambargoyu kaldırarak Rum tarafındaki Rus etkisini kıramayacağı gibi Kıbrıslı Türklerle Türkiye’yi karşı tedbir almaya itebilecek, bölge barışını ve istikrarını tehlikeye atabilecektir. Trump döneminde başlatılan ve Biden döneminde hayata geçirilen bu adım ABD’nin Kıbrıs sorununa bakışının yeniden sorgulanmasını gerektirecek niteliktedir. Global güç mücadeleleri çerçevesinde ABD’nin Rusya ile olan çekişmesi ve bunun bölgesel yansımaları, ABD’nin ulusal çıkarları için bölgesel barışı ve istikrarı gözden çıkarabileceğini ya da en azından riske edebileceğini hepimize bir kez daha göstermiştir.
Özetle, bu ambargonun kaldırılması hayra alamet değildir. Hele hele küresel ekonomik bir kriz ile karşı karşıya kaldığımız böyle bir dönemde. Konuları yakından takip edip görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşacağız.