İşte açıklama;
Tam bir buçuk ay önce Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde gecikmeden bir güven/güvensizlik oylaması anlamına gelecek bir seçim yapılması gerektiğini açıklamıştık, hala aynı noktadayız. Akademik ve idari tüm DAÜ personeli maaşının bir bölümünü üniversiteye borç olarak verecekse (ki şu anda bu kesintiler yasa dışı şekilde yapılmaya başladı), 13. Maaşını yitirecek ve normal hayat pahalılığı artışını da alamayacaksa, Özlük haklarını ilgilendiren bu kadar kapsamlı bir paketle ilgili olarak GÜVEN DUYACAĞI bir üniversite yönetiminin varlığı şarttır. Bu olağan dışı tedbirlerin uygulanabilmesi için yönetim ile çalışanlar arasında karşılıklı GÜVEN ŞARTTIR. Bu türden bir güvenin olup olmadığının tespiti için REKTÖRLÜK seçim sürecinin başlatılması ama eş zamanlı olarak VYK’nın da hükümete ne yapıp yapmadığı konusunda bir izahatta bulunması gerekir ki orada da bazı değişiklikler gerekliyse yapılabilsin. Her durumda bu sürecin bu kadar gecikmemesi gerekiyordu şimdi tam da üniversiteye kayıtların yapılacağı bir dönemde yeni öğrencilerin geleceği bir dönemde bu sürecin ertelenmiş ve geciktirilmiş bir biçimde gündeme oturması maalesef yanlış oldu. Güven yoksa bu sandıkta görülür zaten ve güven duyulan yeni bir yönetim oluşur yok eğer zaten bir güven varsa sandık ile bu tazelenmiş olur. Karşılıklı güvenin bulunmadığı ortamlarda hiçbir ekonomik tedbir paketi başarılı şekilde uygulanamaz. Evet çok geç kalındı ama zararın neresinden dönülse kardır misali hem rektörlük “seçim süreci” hem de VYK’nın kendisini göreve getirenlere hesap verme süreci hemen başlatılmalıdır. Umarım bu durumu fırsat bilip birileri DAÜ’de yerleşmiş bir teamül haline gelen demokratik eğilim yoklamasını gözardı etmeye kalkışmaz.