Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, ekim ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin çok önemli bir kırılma noktası olduğunu düşündüğünü, siyasi ideolojiden gelen liderlerin ve müzakere yöntemlerinin tüketildiği bir eşikte seçim yapılacağını söyledi. Halkın iradesinin son derece önemli olduğuna işaret eden Özersay, seçilecek kişinin devletin başı olarak en önemli misyonunun toplumu birleştirmek olacağının altını çizdi.Katıldığı televizyon programında soruları yanıtlayan Özersay, “Sadece seçimi kazanabilmek için toplumu bölen, geren bir siyaset izlenirse, bunun seçime yararı olsa bile seçim sonrası toplumu yeniden birleştirmek zor olur. Kıbrıs Türk toplumunun ihtiyacı olan şey, toplumu ortak paydada birleştirebilecek bir liderliktir. Ben bunu gerçekleştirebileceğime inanıyorum.”
“Aynı ezberi devam ettirmek, müzakere masasına hapsolmak demektir”
“Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili kim neyi savunuyor, kimin vizyonu nedir diye henüz daha halk çok fazla odaklanmadı. İhtiyacımız olan şey içeriğin daha çok konuşulmasıdır” diyen Kudret Özersay, ortaya koyduğu vizyona ilişkin şöyle konuştu: “Benim iddiam şudur; biz 52 yıldır federal ortaklığı müzakere ediyorsak ama aynı zamanda neredeyse hepimiz bu şartlarda Kıbrıs Rum Yönetimi liderliğinin ve toplumunun bizimle federal yönetim içinde yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmadığını görüyorsak, o zaman aynı konuyu müzakere etmek demek müzakere masasına hapsolmak demektir. Kıbrıs Türk halkına müzakere masasına hapsolmayı vadetmiyorum. Kıbrıs’ta farklı bir yoldan yürünerek ortaklık denenebileceğini ama bunun bugüne kadar alışılmış noktadan gitmeyi doğru bulmuyorum. Şartlar değişmedikçe, Rum tarafı bu adada tanınan tek devlet olmaya devam ettiği sürece AB’ye üye olduğu sürece, uluslararası toplum güneydeki doğalgazı tek başına yönetmesine izin verdiği sürece hiçbir şeyi paylaşmaya yanaşmayacaktır.”
“Doğu Akdeniz’de Cumhurbaşkanı düzeyinde irade ortaya konulmalıdır”
Cumhurbaşkanı olarak seçilecek yeni ismin öncelikli olarak Doğu Akdeniz bölgesindeki bu kaynakların paylaşımını müzakere etmeyi zorlaması gerektiğini ifade eden Kudret Özersay,bu fikri 4-5 sene önce ortaya koyduğunda‘Kıbrıs sorunu çözülmeden bu konu konuşulamaz’ cevabını aldığını anlattı. Bugün farklı bir noktada olduğumuza işaret eden Özersay, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rum tarafına verdiği öneriyi Dışişleri Bakanlığı geliştirdi. Bugün geldiğimiz noktada AB komisyon komiserlerinden birisi yapmış olduğu görüşmelerde tarafların çözümden önce de doğalgazı paylaşmayı konuşabileceğini söylemeye başlamıştır. Almanya’da Merkel yapmış olduğu temaslarda ilgili tarafların oturup çözümden önce müzakere etmeleri gerektiğini, çatışma ve gerginliği önlemek için bunun gerekli olduğunu söylemiştir. BM yetkilileri de buna benzer mesajlar gönderiyor. Bir yerden başlayalım, çözümden önce doğalgazı paylaşmayı zorlayalım. Bu göreve geldiğim takdirde bunu başarabileceğime inanıyorum. Bugün olduğu gibi sözde değil sahada da Türkiye’yle işbirliğine devam etmemiz gerekir. Doğu Akdeniz bölgesinde, cumhurbaşkanlığı düzeyinde de bu konuları takip edip doğal zenginliği paylaşma konusunda irade ortaya koyabilirsek Kıbrıs Türkü bu bölgede oyun kurucu olabilir. Rum tarafını da bunu paylaşma noktasına getirebilir. Bu hakları söyleyecek ve savunacak bir Cumhurbaşkanı Kıbrıs Türk halkının yararına olacaktır. Başımızı kuma gömerek müzakerelere devam etme anlayışı statükocu bir anlayıştır.”
“Dışişleri Bakanı olarak ilk ziyaretimi Roma’ya yaptım, proaktif bir dış politika izlemek şarttır, iddiam budur”
Kudret Özersay, Kıbrıs müzakerelerine odaklanıp oradaki başarısızlıktan sonra federasyon görüşmelerinde sürecin tükendiğini söylemesine rağmen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk halkını müzakere masasına hapsedecek siyasi bir çizgi takip ettiğini ifade etti. Özersay sözlerini şöyle sürdürdü: “Akıncı’nın doğalgaz konusunda KKTC’nin haklarını proaktif bir diplomasi ve siyasetle takip etmemiştir. Bizim hazırladığımız öneriye aracı olsa da bu konunun uluslararası alanda takipçisi olmaya çok istekli olmamıştır. Dışişleri Bakanı olarak göreve gelir gelmez ilk ziyaretimi hep yapıldığı gibi Ankara’ya değil Roma’ya yaptım. ANY şirketinin yetkilileriyle Kıbrıs Türk halkının haklarıyla ilgili görüştüm. Cumhurbaşkanı proaktif bir siyaset izlemeli. Şartları halkın lehine değiştirmek için inisiyatif alması gerekir. Bir enerjiyle, konulara hakimiyetiyle bu konuların üzerine gidilmesi gerekir. Benim vizyonum budur. Sayın Akıncı’nın bunu doğalgaz konusunda yaptığını düşünmüyorum.”
“Halkımızı anayasa değişikliğini desteklemeye çağırıyorum”
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olan Kudret Özersay, cumhurbaşkanlığı seçimi dışında önemli bir konu daha olduğunu hatırlattı. Seçimle birlikte bir anayasa referandumu olacağını söyleyen Özersay, “Anayasa’da tek bir madde olsa dahi, bu maddenin değiştirilecek olması önemlidir. Bunu değiştirilmesi için destek veriyorum, halka da bunun gerekliliğini anlatıyorum. Yüksek Mahkeme şu anda Anayasa gereğince bir başkan yedi yargıçtan oluşuyor. Bu değişiklik olursa bir başkan 16 yargıç olabilecek. Bu da yargıdaki tıkanıklıkların tamamını değilse bile bir bölümünü aşmamızı, mahkemedeki davaların daha hızlı ilerlemesini sağlayacaktır. Seçimle eş zamanlı olarak oy kullanmaya girdiğimizde anayasa değişikliği için de oy vereceğiz. Bu değişikliğin de gerekliği olduğunu vatandaşımızın görüp ona göre davranması konusunda çağrı yapıyorum.” şeklinde konuştu.