Halkın Partisi’nin Mutluyaka ziyaretinde konuşan parti başkanı Kudret Özersay “bu ülkeye, bu topluma yapılan en büyük ihanet partizanlıktır, toplumun yararına olanı yapmak yerine şahsi menfaatlere dayalı siyaset yapmaktır. Bu kadar yıldır hükümete gelen bütün siyasi partiler devletin her kademesinde ve her konuda kendi partililerini kayırdılar ve partizanlık yoluyla devletin içini boşalttılar. Halkın Partisi bu partizanlığa ve şahsi menfaat temelinde ülke kaynaklarının haksız paylaşımına son vermek için kuruldu.” dedi. Özersay “toplum olarak şahsi menfaatleri bir kenara koymanın ve toplumun genelinin yararını düşünerek hareket etmenin zamanı geldi. Hak etmeyenlere devlet arazilerinin kiralanmasından, kırsal kesim arazisi, sanayi bölgesi arsası dağıtılmasına, nitelikleri tutmuyor olmasına rağmen kendi taraftarlarının kamuya istihdam edilmesine, o alanda hiçbir eğitimi veya tecrübesi olmamasına rağmen müdür yahut müsteşar atanmasına bütünen son vereceğiz. Çünkü bu ülkenin tek çıkış yolu partizanlığa son vermekten, eşitlikten ve adaletten geçer” dedi.
Halkın Partisi köy ve bölge ziyaretlerinde vatandaşlarla biraraya gelmeye devam ediyor. Bu çerçevede dün akşam Mutluyaka köyünü ziyaret eden Halkın Partisi yetkilileri vatandaşların sorularını cevaplandırarak partinin sorunlara çözüm önerilerini anlattılar. Ziyarete Parti Başkanı Kudret Özersay, Genel Sekreter Tolga Atakan ve Mağusa İlçe Başkanı Duygu Uzun’un yanısıra Mağusa İlçe Yönetimi üyeleriyle çok sayıda vatandaş katıldı.
“Kimin Üretici Olduğu Netleştirilecek, Haksızlık Önlenecek”
Ziyarette yaptığı konuşmada hayvancılık ve tarım konularına da değinen Parti Başkanı Kudret Özersay Halkın Partisi’nin bu konularda sorunların çözümünü sağlamak için hangi adımları atacağını anlattı. Hem tarım hem de hayvancılık alanında öncelikle kimin gerçek anlamda hayvancı ve “üretici” olduğunu netleştireceklerini, hem devlet memuru olup hem de kuraklık ödeneği alan çok sayıda kişi bulunduğunu, bunun da haksızlıklara neden olarak sıkıntı yarattığını anlatan “elmalarla armutları artık birbirinden ayırmak zorundayız, bunu yapmadığınız sürece hayatını sadece o tarlada üreterek kazanmaya çalışanları mağdur edersiniz. Devletten maaşını alanın, ikinci iş yasağına rağmen sektörde yer alarak yarattığı fiyat adaletsizliği sonucunda normal bir üretici herhangi bir şekilde rekabet edemez ve yok olmaya itilir. Oysa çıkış yolumuz üretimdir. Bu nedenle denetim yoluyla ve “filan bizim partimizdendir ya da destekçimizdir, ona dokunmayalım” şeklinde değil, adil şekilde bu ayrımı yapacağız ve uygulayacağız” dedi. Özersay “hükümetler üreticiye olan borcun ödenmesini sürekli olarak geciktiriyor. Bunu bilinçli şekilde yapıyorlar, üreticiler siyasilerin iki dudağı arasından çıkacak bir kelama muhtaç kalsın diye yapıyorlar. Oysa devletten alacağını alamayan üreticiler, hayvancılar mecburen diğer harcamaları için gidip ayrıca borçlanıyorlar ve faiz ödemek zorunda bırakılıyorlar. Bu ciddi bir ekonomik sıkıntı yaratmaktadır. Bazı üreticilerin bugün mazbata mağduru durumuna düşürüldüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu nedenle göreve geldiğimizde ürün ve diğer sübvansiye anlamındaki ödemelerin zamanında yapılmasını sağlayacak yeni bir modele geçeceğiz. Devletin ürünü satın alıp satmaya çalıştığı örneklerde, maliye bakanlığı bütçesine giren ürün bedellerinin başka yerlere harcanmasını önlemek lazım. Bunun için de üreticilerin birlikler şeklinde örgütlenmesini ve ürünlerini kendilerinin birlikte pazarlayarak satmalarını sağlayacak tedbirleri alacağız” dedi.
Canlı Hayvan İhracatı Ülkeye Ciddi Gelir Sağlayabilir
Hayvancılık alalında yaşanan sorunlara da değinen Özersay “özellikle büyük baş hayvancılığın planlama olmaksızın fazladan desteklenmesi ülkedeki dengeleri alt üst etmiş durumdadır. Bizim küçük baş hayvancılığa özel bir önem vermemiz ve özellikle geçmişte ciddi döviz girdisi elde ettiğimiz canlı hayvan ihracatını yeniden değerlendirmemiz gerekir. Körfez ülkelerinden ülkemizde yetiştirilen, özellikle meralarda otlatılarak, hazır yeme dayalı değil ama doğal yollardan otlatılarak yetiştirilen canlı hayvana özel bir talep hep oldu. Bunu yeniden canlandırmak ve hayvan hastalıklarıyla da ciddi şekilde mücadele edip bu alanda atılım yapmak gerekir. Biz bunlar üzerinde çalışıyoruz ve göreve geldiğimizde bu adımları atacağız. Oysa şu anda hükümette olanlar, seyrüsefer uygulamasını değiştirerek üreticiye de hayvancıya da ciddi bir darbe vurmaya hazırlanıyorlar. Geleceğe dönük planlama yapmak yerine, bugüne değin tahsil edemedikleri, siyasi irade gösterip de kuralları uygulayarak tahsil edemedikleri parayı, garibanın cebine ellerini atarak almaya çalışıyorlar. Biz Halkın Partisi olarak bu yeni seyrüsefer uygulamasından yol yakınken hükümetin vazgeçmesi çağrısı yaptık ve kendilerini uyardık. Gözümüz üzerlerinde olmaya devam edecek” dedi
Halkın Partisi bugün de Lefkoşa’ya bağlı Gönyeli bölgesinde, halka açık bir sohbet toplantısı düzenliyor.