Kudret Özersay’ın yüzünü görmeden önce, onu okumuş olduğum 3 kitabından tanıdım. Hakkında aklımda oluşan ve vermiş olduğum karar; onun aydın, çağdaş, ileriyi düşünen, toplumsal kaygıyı kendisine dert eden bir kişilik olduğu yönündeydi. Oldukça bilinçli ve çalışkan bir bilim adamı olduğu su götürmez bir gerçekten ibarettir. Daha sonra attığı bir twitle yeni bir oluşum başlattı. Bu süreci ilk gününden itibaren onunla birlikte kurgulayanlardan biriydim. Ta ki ben istifa edip ayrılıncaya kadar. İstifa gerekçelerim, istifa dilekçemde yazılıdır. Verdiğim kararın doğru olduğuna da hala daha inanmaktayım. Toplum Sözleşmesi’ne atmış olduğum imzanın da arkasında olduğumu bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum. Orada şunlar yazılıdır: 1) TEMİZ Toplum 2) TEMİZ Siyaset 3) Kendi İrademize Dayalı Bir Gelecek Bu 3 başlık altında yazılı olanlar çok önemli ve değerli şeylerdir. Kudret Hoca seçim kampanyasını da bunlar üzerine kurguladığını açık ve net olarak vurgulamıştır. Seçim Manifestosunun 5nci sayfasında da bunlar açıkça yazmaktadır. Basın toplantısından çıkan sonuç hiçbir tereddüte mahal vermeyecek şekilde bundan ibarettir. Seçim sürecinde bu ilkelere TAM ve KESİN uyum sağlandı mı? Bence HAYIR! Yukarıdaki 3 ilkeye uymayanların ne kendisi kabul edilmeliydi, ne de oyları. Bir Belediye Başkanını, hem asker olan oğlunu işe aldırdı diye dava edeceksiniz, hem de desteğini kabul edeceksiniz! Olamaz ve bu kabul edilemez. Daha niceleri var ama konumuz bu değil diye kısa geçiyorum. STATÜKONUN bekçilerinden aldığı desteği tez zamanda iade etmelidir. Hem de hiç gecikmeksizin. Bunlar yakasına yapıştığı anda tüm GELECEK çöpe gidecektir. Konumuz basın toplantısında ne dendiğidir. Başka bir deyişle ne denmediğidir. Oy verecek yaşa gelen herkes bu ülkenin GERÇEKLERİNİ yaşayarak bizzat öğrenmiş durumdadır. Bu ülkeyi bu hale getirenleri hala daha öğrenememişsek zaten boş yere sandığa gidip zahmete girmenize hiç gerek de yoktur. TEMİZ Toplum, TEMİZ Siyaset ve Kendi İRADEMİZLE geleceğimize sahip çıkanlarla, KİRLİ Toplum, KİRLİ Siyaset ve VESAYET idaresi çağıranlar APAÇIK ortadadır. Kudret Hoca’yı yakından takip eden biri olarak ve eğer onu biraz olsun da tanıdığımı iddia ediyorsam, şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Mevcut STATÜKONUN devamından yana KESİNLİKLE işaret vermemiştir. Sandığa gitmeyi de bir yol olarak dile getirdiğine göre!! Karar sizindir.