Özgürgün'den 'FETÖ' açıklaması: "En küçük ihbar değerlendiriliyor"

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından örgütün KKTC'deki faaliyetlerine ilişkin en küçük ihbarın bile değerlendirildiğini ifade etti.

Başbakan Hüseyin Özgürgün, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından örgütün KKTC'deki faaliyetlerine ilişkin en küçük ihbarın bile değerlendirildiğini ifade etti.

Başbakan Özgürgün, FETÖ'nün 15 Temmuz'da Türkiye'yeki darbe girişiminin ardından KKTC'de örgüte yönelik yürütülen çalışmaları, Kıbrıs'ta çözüm arayışları ve müzakere sürecinde gelinen son noktayı AA muhabirine değerlendirdi.

Göreve gelmesinin ardından ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye'ye yaptığı bu dönemin, FETÖ'nün darbe girişiminin sonrasına denk geldiğini belirten Özgürgün, 15 Temmuz'da Türk halkının demokrasiye sahip çıkarak bu girişimi bertaraf etmesinden duyduğu sevinci dile getirdi.

"BİR DAHA 15 TEMMUZLAR YAŞANMASIN"

Darbe girişimi sırasında demokrasi için mücadele ederken hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır dileyen Özgürgün, "Ana vatan Türkiye ile ilişkilerimiz kardeşlik ilişkisidir. 15 Temmuz'da yaşananlar Türk halkının demokrasiye sahip çıkması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) büyük bir bölümünün katılmaması ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın çok ciddi bir liderlik sergileyerek ortaya koyduğu duruşla çok kısa sürede atlatmıştır." diye konuştu.

KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti ile Anadolu halkı ve Kıbrıs Türk halkı arasında çok güçlü bir bağ olduğunu, Türkiye'deki bir sıkıntının KKTC'ye kat kat yansıdığını söyleyen Özgürgün, "Bildiğiniz gibi, 15 Temmuz Yunan darbesi 1974'te çok felaketlere yol açmış ve Kıbrıs, Türkiye'nin müdahalesiyle barışa ve huzura kavuşmuştu. Buradaki 15 Temmuz da Türk halkının müdahalesiyle defedilmiştir. Bir daha 15 Temmuzlar yaşanmasın, bizim en büyük dileğimiz ve talebimiz bu." dedi.

"EN KÜÇÜK İHBAR DEĞERLENDİRİLİYOR"

Özgürgün, KKTC'nin 21 Temmuz’da FETÖ/PDY’yi terör örgütü listesine dahil ettiğini ve tüm faaliyetlerini yasakladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"O günden sonra gerek polisimiz gerekse güvenlik kuvvetlerimiz, komutanlarımız bu anlamda gelen en küçük ihbarı değerlendirerek bu örgütün KKTC'deki bağlantısı, hareketi veya herhangi bir faaliyeti varsa, bununla ilgili en küçük ihbarlar bile değerlendirilerek gerekli hareketler yapıldı. Ancak bu anlamda herhangi bir bulguya şu ana kadar rastlamış değiliz. Ben sürekli güvenlik güçlerimiz ve polisimizle istişare halindeyim. Bana sürekli bilgi aktarılıyor. Bu anlamda en küçük ihbar değerlendiriliyor. Ancak somut olarak herhangi bir örgütsel faaliyete ilişkin tespitimiz şu ana kadar bize ulaşmış değil."

Özgürgün, FETÖ'nün darbe girişiminin bastırılmasının ardından Türkiye'den KKTC'ye kaçan örgüt üyelerinin olduğu yönündeki haberler hakkında ise "Türk hükümetinin, 'Şu isim aranmaktadır ve bulunamamıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde tespit edildi.' gibi böyle bir tespit yaptığı anda bu eğer Kuzey Kıbrıs'ta ise kısa sürede ortaya çıkar. Bu da, Türkiye'ye karşılıklı işbirliğimiz anlamında mutlaka değerlendirilir." ifadelerini kullandı.

FETÖ'NÜN KKTC YAPILANMASI

KKTC'de sadece Milli Eğitim Bakanlığı izni ve Bakanlar Kurulu kararıyla okul açılabildiğini, üniversiteler dışında özel okul açılamadığını anımsatan Özgürgün, bu düzenlemeden dolayı FETÖ'nün KKTC'de okul açarak yapılanamadığını söyledi.

Örgütün finans kaynaklarını KKTC'de yönettiği ve akladığı iddialarına yönelik ise Özgürgün, "Mali polisimiz bunu araştırır, bu konuda mutlaka ihbar da gelir ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne para girişleri de çıkışları da çok sıkı kurallara bağlıdır. Bir kişi yanında belli bir miktar dövizi bile çıkaracak durumda değildir. Sermaye girişleri de kontrol altında. Ciddi bir para gelişi veya zamanla bölüm bölüm bile gelse böyle bir birikim oluşabilir, oluşmaz demiyorum. Ancak o anlamda şahıslara ait tespit edilen, örgüt bağlantısı olan veya bu yasaklanmış örgütün olduğu tespit edilen bankalarda bir şey varsa onlar çok kısa sürede ortaya çıkar." şeklinde konuştu.

MÜZAKERE SÜRECİ

Özgürgün, Kıbrıs konusunda liderler düzeyinde yürütülen müzakerelerde gelinen son durumu da değerlendirdi.

Görüşmelerin sonunda bir çözüme varılmasını ümit ettiğini belirten Özgürgün "Bir çözümün olması için mutlaka iki tarafın da istekli olması gerekir. İki tarafın da karşılıklı saygı ve Birleşmiş Milletler (BM) parametreleri çerçevesinde ortaya konan ilkeleri benimsemiş olması lazım." dedi.

İki halkın eşitliği, iki kurucu devletin eşit statüsü, iki kesimlilik ve garantiler konularının kabul edilmesi halinde Kıbrıs'ta anlaşmanın yakın olacağını söyleyen Özgürgün, "Bugüne kadar Güney Kıbrıs'tan bunların kabul edildiğine dair en azından mentalite olarak, 'Biz Kıbrıslı Türkleri eşit bir ortak olarak görüp bu anlamda müzakereleri eşit olarak yürüteceğiz' gibi bir yaklaşım hiçbir zaman görmedik. Bu anlayışı zaten görmüş olsaydık bugüne kadar çoktan anlaşma olurdu." değerlendirmesinde bulundu.

Özgürgün, KKTC'nin yıl sonuna kadar bir çözüme ulaşma hedefiyle masada olduğunu vurgulayarak, "Yıl sonundan sonra Rum tarafının daha fazla beklenmemesi gerekiyor. Yıl sonuna kadar niyet varsa zaten anlaşma olur. Eğer olmayacaksa da artık Kıbrıs Türk halkı kendi yolunu çizer." diye konuştu.

"GÜNEY KIBRIS SAMİMİ DEĞİL"

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin (GKRY) müzakere sürecindeki tutumunu değerlendiren Özgürgün, "Ben Güney Kıbrıs'ın samimi olduğunu düşünmüyorum. Masaya otururken sadece görüşmüş olmak için oturduğunu düşünüyorum. Bunda yanılmayı çok isterdim ama bugüne kadar olan gelişmeler doğru düşündüğümüzü gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Rum tarafının ve Yunanistan'ın, garantör ülkelerin de katılacağı bir toplantının yapılmasını daha önce reddettiklerini hatırlatan Özgürgün, "Hala o noktada olduklarını düşünüyorum." dedi.

Toprak, garantiler ve güvenlik başlıklarının garantör ülkeler olmadan konuşulabilecek konular olmadığını vurgulayan Özgürgün, "Burada İngiltere ve Yunanistan'dan önce Türkiye'nin hareketi önemli. Çünkü Kıbrıs Türk halkı ana vatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin olmadığı bir anlaşmayı kabul etmez." diye konuştu.

Özgürgün, TSK'nın KKTC'deki varlığının barışı sağlayan ve olası çatışmaları engelleyen caydırıcı bir güç olduğunu da bildirdi.

GKRY'nin 3 bin yeni uzman asker alma kararını değerlendiren Özgürgün, Rum tarafının samimi hareket etmediğini, "Türkler bize saldıracak." söylemiyle ciddi boyutta silahlanmaya devam ettiğini ifade etti.

TÜRKİYE'DEN KKTC'YE SU PROJESİ

Türkiye'den KKTC'ye su temini projesiyle Torosların temiz ve berrak suyunun adaya ulaştığını, bu proje olmasaydı kuraklık nedeniyle KKTC'nin bu yıl su bulma şansının olmayacağını söyleyen Özgürgün, "Bu suyun ulaşması gerçekten makus tarihimizi değiştiren bir durum ortaya koydu." dedi.

Toplamda 477 kilometre yol katederek denizin altından KKTC'ye ulaşan suyun "barış suyu" olduğunu belirten Özgürgün, bunu ancak büyük bir devletin yapabileceğini, bunun da ana vatan Türkiye olduğunu kaydetti.